Verdes tradutor Espanhol
2,971 parallel translation
Atrocitus, birliği parçalamak isteyenlerden biriydi sadece.
Atrócitus era uno más de los que había intentado destruir a los Linternas Verdes.
Birliğimizin çeşitliliği, bir kez daha en değerli varlığımız olduğunu kanıtladı. İster bir gezegen şeklinde olsun isterse bir gezegeni silaha dönüştürme becerisine sahip genç bir kadın.
Nuevamente, la diversidad de los Linternas Verdes ha demostrado ser su mayor virtud sea representada por un planeta o una joven con el ingenio de convertirlo en un arma.
Genellikle yeşil olurlar.
Tradicionalmente son verdes.
Çocuklar şişko suratlarını şekerle doldurup cadı dedikleri, yeşil suratlı yaşlı kadınlardan kaçıyorlar.
Los niños alimentan sus gordas caras con dulces y... corren asustados por verdes hechiceras malas a las que llaman brujas.
Dolfin şort ve yeşil boa atkısından başka hiçbir şey giymiyordum.
Ugh. Yo estaba usando nada pero cortos de delfín y una boa de plumas verdes.
Etrafımda kimi kırmızı... kimi yeşil... konteynırlar var.
Estoy... al lado de... unos... contenedores... rojos... y algunos... verdes.
Göz önünde olmayı seviyor 2 yıldır aynı yeşil şortu giyiyor
Le encanta tener la atención, ha llevado unos shorts verdes durante dos años.
- Son yemekleri... hamburger ve yeşil fransız kızartması.
Su última comida, hamburguesas y papas fitas verdes.
Yeşil puanlı turuncu bikini istiyorum.
Uno de color naranja con manchas verdes.
- Yeşil puanlı turuncu, anladım.
Naranja con manchas verdes, entendido.
İçinde yeşil şekerler de vardı. Kimse beğenmedi.
Había MM verdes adentro también... todo el mundo creía que era asqueroso.
Yeşil sıralar.
Mire los bancos verdes.
Seni yüzündeki kocaman gülüşünle hatırlamak istiyorum, yeşil gözlerin ve sırıtmanla.
Quiero recordarte con una gran sonrisa en tu rostro, con tus ojitos verdes y tu sonrisa de oreja a oreja.
- Yeşil gözlü zenci neye bakıyor lan?
- ¿ Qué ve ese negro de ojos verdes?
Her birimizin içindeki gözlerimizin mavi ya da yeşil, boyumuzun uzun ya da kısa olacağımıza karar veren kitap.
Es la receta dentro de cada uno que decide si nuestros ojos son azules o verdes, si somos altos o bajos.
Neden gözlerin yeşil değil?
¿ Por qué no son tus ojos verdes?
- Buna Yeşiller karar veremez.
Bueno, la decisión no es cosa de los Verdes.
Yeşiller'in ve kendi Orta Yol Partisi'nin barışçı politikalarına saplanıp kalmış.
Está secuestrada por los Verdes y la corrección política pacifista de los Moderados.
- Amir ve Yeşiller ne diyorlar?
- ¿ Y qué pasa con Amir y los Verdes? Les preguntaré.
Biraz sıkı ama kolay bir su ve yeşil fasulye rejimiyle oldu. Eğer başım dönerse sığır kuyruğu çorbası içiyorum.
Juro que es por un régimen estricto, pero simple, agua y granos verdes, y si me siento mareada, tomo un sorbo de sopa de rabo de buey.
Yeşil hindistan cevizi suyu, kan plazması ile aynı elektrolit dengeye sahiptir.
! El agua de los cocos verdes tiene el mismo balance de electrolitos que el plasma sanguíneo.
Yeşil ve mavi olanlar.
Los verdes y los azules.
Yeşil mi kahverengi mi?
Verdes o cafés.
Sen fasulyeleri doğra.
Tú trocea las judias verdes.
Çünkü Scotty harika bir aşçıdır, sana muhteşem fasulyeler yada patates yemekleri yapabilir.
Porque Scotty es un buen chef, él te hará creer que las judías verdes son patatas fritas.
Her ilişkinin kıskançlıkla yüzleşeceği lanet olası o an gelecektir.
En toda relación, llega el momento en el que los celos, ese monstruo de ojos verdes, levanta su horrible cabeza.
Yeşil ayakları var ve burnu biraz kıvrık.
Tiene pies verdes y la nariz está un poco torcida.
Şimdi gidip şu yeşil ilaçlarından getir ve kimseye bir şey olmasın tamam mı?
Ahora, ve a conseguirme más de esas ampollas verdes tuyas y todo irá bien. ¿ Entendido?
Hadi yürü bana yeşil ilaçlardan getir.
Ahora, ve y consígueme esas ampollas verdes. Ya!
Beni yemyeşil çayırlarda yatırır sakin suların kıyısına götürür ve içimi tazeler.
Me hace descansar en verdes pastos, y me guía por las aguas tranquilas y restaura mi alma.
Emily cinsel esprileri sevdiğini söyledi, o yüzden...
Emily me ha dicho que te gustan los chistes verdes, así que...
Bel altı esprilerden nefret ediyordu.
Odiaba los chiste verdes.
Kırmızılar, yeşiller ve maviler çok gerçekçi.
Los rojos, verdes y azules son todos tan reales.
Yeşil çayırlarda dinlenmeme izin verin.
Déjame descansar en verdes praderas.
Benim yeşil çayırlara uzanmama sağlıyor. Beni suya doğru götürüyor. Ruhumu yeniliyor.
Él me hace descansar en verdes praderas me lleva al agua, Restaura mi alma.
Çoğu sanayi yeşil ürün kullanır.
Tu sabes, la mayoría de las industrias están usando productos verdes.
Zavallı yeşil gözlü çocuk.
Oh, pobre señor ojos verdes.
Yeşil ve siyah, kırmızı ve sarıya karşı.
Verdes y negros contra Rojos y Amarillos.
Şehir olayı çözmek için günlerce uğraştı. Mükemmel değiştirme sistemlerindeki arızanın ne olduğunu aradılar. Bizim tek yaptığımız yeşil lambaları kırmızı lambalarla değiştirmekti.
La ciudad pasó días tratando de descubrir que pasaba con sus costosos sistemas de intercambio, pero todo lo que hicimos fue cambiar las bombillas verdes por rojas.
Yeşil göz değil. Koyu korkutucu gözler.
no ojos verdes, ojos oscuros intimidantes
Tabii, içeri gel. Tam da Yeşil Rus hazırlamıştım.
Sí, pasa justo estaba preparando más rusos verdes.
O kahrolası Yeşil Rus yüzünden oldu.
Fueron esos malditos rusos verdes.
Yeşil olanları seviyor.
A ella le gustan los verdes.
Küçük yeşil adamlar mı?
Enanitos verdes?
O berbat kırmızılı beyazlılardan değil Todd, yeşil ve çikolatalı.
No son los cutres rojos y blancos. Todd, son verdes y de chocolate.
Müstehcen takvimler, eşek şakaları, açık seçik mesajlar.
Ya sabes, calendarios guarros, chistes verdes, sms marranos.
Yeşil sebzeli diyeti yüzünden ölüyor.
Es su saludable dieta de verduras verdes lo que lo está matando.
Yeşil gözleri vardı.
Tenía ojos verdes.
Severim. Özellikle de çilli, sarı saçlı, yeşil gözlü, 1.60 boyunda olanını.
En especial a las de cabello rubio rojizo de ojos verdes, 1,62 cm...
Dolaşırken Xavier'in yoluna parlak yeşil gözlü bir hayat kadını çıksaydı kesinlikle onu seçerdi.
Si una prostituta negra con brillantes ojos verdes hubiese cruzado el camino de Xavier cuando estaba recolectando, seguro que la escogería a ella.
Yeşil gözlü, açık kahverengi saçlıydı.
Ojos verdes pelo color miel.