Verdigim tradutor Espanhol
7,399 parallel translation
Sana gecici bir kart verdigim anda, ogrenci birligindeki ATM'ye gidersen cekersin.
Ni bien te entregue la tarjeta temporal... y vayas al cajero automático del consejo estudiantil.
Parayı ikiye katlamak için verdiğim hapları su ile karıştırdı.
Diluyó las medicinas que le di para duplicar su dinero.
Anlayacağın üzere sizin öğretmeniniz olarak birine verdiğim sözü tutmak istedim.
Lo ves, Decidí ser tu maestro para proteger a una promesa que le hice a alguien.
Dün sana verdiğim ödevi çözdün mü?
¿ Ha resuelto la asignación que te di ayer?
Son anda haber verdiğim için özür dilerim.
Y siento mucho la poca antelación.
Ben arada verdiğim sürede kadın olmuşum ve jimnastik küçük kızların oyunuymuş.
Que me había hecho mujer en el receso y la gimnasia era para niñas pequeñas.
Tüm kardeşlerini eşit olarak önemseyeceğime dair verdiğim sözü tutuyorum.
Estoy cumpliendo mi promesa de querer a todas tus hermanas por igual.
Verdiğim cevaptan daha iyi "Tamam, sodayla yerim." Evet.
Sí.
Söz verdiğim her şeyi teslim ettim.
Entonces he cumplido todo cuanto prometí.
Emri verdiğim anda adamların yarısı benden nefret edecek.
La mitad de los hombres me odiarán en cuanto dé la orden.
Cersei'ye verdiğim türden.
De la misma clase que le di a Cersei.
Eskiden ona verdiğim oyuncak denizaltılarla oynardı, artık öyle değil.
Solía jugar con un submarino de juguete que le regalé, pero ya no.
Bu bilgiyi size verdiğim için beni yeni Paddy'nin güvenlik şefi yapmanızı istiyorum.
Así que, con esta información, os voy a sobornar para que me hagáis jefe de seguridad del nuevo Paddy's.
Bunun olmasına izin verdiğim için yeterince acı çekmediğimi mi sanıyorsun? Yaşadığım sürece vicdan azabı çekeyim diye mi Randall'ın piçine ismimi verdin?
¿ No crees que sufrí lo suficiente con lo que pasó para que nombraras al bastardo de Randall como yo para que sea un reproche por el resto de mi vida?
Finansa olan aşkımı yeniden canlandırmasının yanında değer verdiğim insanlarla irtibat halinde kalmama sebep oldu.
Además de reanimar mi pasión por las finanzas, me permite estar con gente que me importa.
Söylediklerine verdiğim tepki için özür dilerim.
Y lo siento... por la forma en que reaccioné a lo que me dijiste.
Verdiğim kararın hatalı olduğunu anlıyorum.
Ahora veo mi error.
Yaptığım şeyden sonra o adam hayatta olduğu sürece değer verdiğim hiç kimse güvende olmayacak.
Después de lo que he hecho, mientras ese hombre siga vivo, ninguna persona que me importe estará a salvo.
Emir verdiğim zaman, onlara sadık kalınmasını isterim.
Cuando doy instrucciones, las sigues.
Sana, ücretsiz çalıştırdığım bir stajyer gibi değil de para verdiğim bir stajyer gibi davranmalıydım.
Te he estado tratando como una ayudante no remunerada, cuando debería haberte tratado como una remunerada.
Tabutların üzerindeki o bayraklar, savaşa gönderip sonra toprağa verdiğim onca asker.
Y esas banderas en los ataúdes de los soldados, a quienes- - Los desplegué y después los enterré.
Sana verdiğim listeki konuklar.
La lista de invitados que te di.
- Sana anahtarını verdiğim evde?
- En mi casa. ¿ Te di una llave?
Şimdi sana bir hediye verdiğim için burada oturup bana eşlik edeceksin.
Ahora que te he dado algo, puedes sentarte ahí quieta y hacerme compañía.
İstediğim son şey zalim bir diktatörü ikna etmek için UASAID'den para verdiğim için eleştiriye uğramak.
Lo último que quiero es que nos critiquen por dar dinero extra a un dictador brutal para persuadirlo.
Önümüzdeki birkaç saat boyunca ona verdiğim iki şişe viskiden başka kimseyle konuşmayacaktır.
Esas botellas de whisky serán lo único de que hable en varias horas.
Verdiğim her kuruşa değiyor o tecrübe.
Como experiencia vale cada centavo.
Bu saatte rahatsızlık verdiğim için özür dilerim, biraz konuşabilir miyiz?
Siento molestarle a estas horas, ¿ pero podría hablar con usted?
Gallinger Düğümü adını verdiğim bu yeni dikiş, dokuyu birleştirmek adına mükemmel iş çıkardı.
Esta nueva sutura, que llamé el nudo Gallinger, hizo un excelente trabajo en unir tejido.
Her zaman verdiğim miktarda.
La misma dosis de siempre.
Ya da benim sana verdiğim beş para etmez barmenlik işiyle mi?
O... o con casi nada que realice el servir un trabajo que te di?
Emek verdiğim onca şeyi, sen kızın şantaj faciasına kapıldın diye riske atmayacağım.
No voy a arriesgar todo por lo que he trabajado sólo porque todavía estás atrapado en su... Chantaje de drama.
- Söz verdiğim gibi yüksek alan.
- Lo prometido... terreno más alto.
Değer verdiğim için yaptım.
Lo hice porque lo quería.
İşte sana teklifim. Sana verdiğim ilk ip ucu bedavaydı. Sadece kendin olduğun için verdim.
Así que, este es el trato... ese primer consejo que te di... gratis, solo porque eres tú.
Benden ibretlik yapacak ve değer verdiğim herkesi teker teker bulacak ve aynısını onlara da yapacak ki benim yaptığımı bir daha kimse yapamasın.
Luego encontrará a todos mis seres queridos y les hará lo mismo, para que nadie haga jamás lo que acabo de hacer.
Rebekah sana verdiğim ultimatomu söylemiştir diye düşünüyorum.
Asumo que Rebekah te dio mi ultimátum.
Ben söz verdiğim zaman tutarım. Karşılığında başkalarının da sözlerini tutmalarını beklerim.
Cuando doy mi palabra, la mantengo, y espero que los demás hagan lo mismo.
Zarar verdiğim insanlar için kendimi kötü mü hissetmeliyim? Yoksa bu öldürdüğüm adam için kendimi suçlu mu hissetmeliyim?
¿ Se... se... se supone que me sienta mal por esas personas que lastimé, se... se supone que me sienta culpable por este... por este hombre al que maté?
Ne cüretle kızıma verdiğim değeri sorgularsın!
¡ Cómo te atreves a cuestionar mis intenciones para mi hija!
Eğer işe yaramazsa değer verdiğim birisinin hayatı tehlikeye girecek bu durum da benim canımı sıkıyor.
Si esto falla, la vida de alguien a quien quiero mucho estará en peligro, y eso me desagradaría muchísimo.
Konu yalnızca Kol'a verdiğim söz değil.
No es sólo mi promesa a Kol.
O meclis üyesi benim verdiğim karar yüzünden öldü.
Ese concejal murió por culpa de la decisión que tomé.
Şimdi, işaret verdiğim anda koşuyorsun!
¡ Ahora adelante, corre!
Ona yeterince motivasyonu verdiğim zaman.
Una vez que le dé la suficiente motivación.
Şehre verdiğim Arrow'u adaletin karşısına çıkarma sözümü tutacağım.
Voy a honrar la promesa que le hice a esta ciudad y ayudarles a llevar a Arrow ante la justicia.
Sizler verdiğim sözleri ne pahasına olursa olsun tuttuğumu biliyorsunuz.
Tú, mejor que nadie, sabes que cumplo con mis promesas.
Şunu unutma, sana verdiğim tüm bilgiler aramızda kalacak.
Ten en cuenta que cualquier información que te dé queda entre nosotros.
Pekala, sana verdiğim bu rüyalar onları kurtaracak mısın yoksa onları hayal edecek misin?
Ok, ¿ esos son los sueños que yo te di? ¿ Los guardaste o alguna vez realmente los soñastes?
Hayatımda değer verdiğim insanları tekrar incitmesine izin vermeyeceğim.
No lo voy a dejar lastimar a las personas más importantes de mi vida de nuevo.
Yatak odası için sipariş verdiğim şu yeni lambaları almaya gitmem gerekiyor.
Tengo que ir a buscar esas nuevas lámparas para el cuarto.