Vermeni tradutor Espanhol
2,620 parallel translation
Yas değerlendirmelerini dün vermeni bekliyordum.
Esperaba los informes de las evaluaciones de duelo, ayer.
Cesar'ın zaten bir geleceği var. Ve bana, ona müdahale etmeyeceğin konusunda söz vermeni istiyorum.
Cesar tiene un futuro, y necesito que me prometas que no vas a interferir con esto.
Bana bu gece kızımı kullanmayacağına dair söz vermeni istiyorum.
Júrame que no te aprovecharás de mi hija esta noche.
Ama bana bir şey için söz vermeni istiyorum.
Pero me prometes una cosa.
Sophia, söz vermeni istiyorum birlikte çalışmaya devam edeceksek sözünü tutacaksın ve Amerikan halkının canını bağışlayacaksın.
Sofía, necesito tu palabra de que si continuamos trabajando juntos, harás lo que dijiste y protegerás al pueblo estadounidense.
Site, açık arttırmayı kabul etmeden önce sattığın şeyi vermeni istiyor.
Lo que vendes lo tienes que entregar al sitio antes de que acepten la subasta.
Tanrı'm, senden kardeşimiz Peder Sam'e şifa verip onu bize geri vermeni istiyoruz çünkü ona ihtiyacımız var.
Señor, te pedimos que cures a nuestro hermano Sam y que nos lo devuelvas porque le necesitamos.
Senden paranın sorumluluğunu başka birine vermeni daha önce de rica etmiştim.
Ya te he pedido antes que le des la responsabilidad de guardar el dinero a otra persona.
Gördüğün ve duyduğun her şeyle ilgili ifade vermeni istiyorum.
Quiero que cuente todo lo que vio y lo que oyó.
Mike, bana yol vermeni şiddetle tavsiye ederim.
Mike, te advierto seriamente que me dejes pasar ahora mismo.
Ruhuna zarar vermeni geçtim, bütün geleceğini mahvedeceksin.
Sabes, te joderás todo tu futuro por no mencionar la corrosión de tu alma
Jenna, bana hemen yanıt vermeni istiyorum. Evet ya da hayır.
Jenna, tienes que decirme ahora... si sí o si no.
Lütfen. Senden bir ödün vermeni istiyorum.
Por favor, te pido que hagas un sacrificio.
Beni hiçbir zaman incitmeyeceğine dair söz vermeni istiyorum.
Quiero que me prometas que nunca vas a lastimarme.
Sana da karşılık vermeni öneririm. Tabii hapishaneye gidip kendini kurtların önüne atmayı tercih etmiyorsan.
Te sugiero que lo golpees con un puñetazo... a menos que creas que prefiere ir a la cárcel a mandarte a los lobos.
Ben de vermeni umuyordum.
La verdad es que esperaba que lo hicieras.
Paramı hemen vermeni istiyorum, acilen! ... Bu mektubu getiren onurlu insana ver parayı!
Yo pido que le des la cantidad de mi chit RS 1 0.5 millones de dólares a esta velocidad... Que trae esta carta y ser una persona honorable
Hayatın senin için çok zor olduğunu biliyorum. Bir çocuk değilsin artık. Hak ettiğin şekilde yaşamaya başlaman için söz vermeni istiyorum.
Sé que la vida ha sido dura para ti, pero ya no eres un niño, y quiero tu promesa de que vas a empezar a vivir con el potencial que tienes.
Dikkatini vermeni sağlamanın tek yolu var.
Sólo hay una manera de hacer que prestes atención.
Sana da karşılık vermeni öneririm. Tabii hapishaneye gidip kendini kurtların önüne atmayı tercih etmiyorsan.
Sugiero que lo entregue primero... a menos que crea que él prefiere ir a la cárcel que lanzarlo a los lobos.
Ben soru sorduğum da senden cevap vermeni beklerim.
Cuando te hago una pregunta, Solo espero una respuesta.
Ama, bana, bu kuralları çiğnemeyeceğine dair söz vermeni istiyorum yoksa seni kovmak zorunda kalacağım.
Pero necesito que me prometas que no infringirás ninguna de estas normas, o tendré que despedirte.
Şimdi, acele etmeden cevap vermeni istiyorum.
Así que, quiero que te tomes tu tiempo antes de responder.
Bu insanlara o kadar değer veriyorsan yemek paranı da vermeni öneririm ama benimkini isteme.
Te preocupas mucho por esas personas de verdad, sugiero que les des el dinero de tu almuerzo pero no me pidas del mío.
Nedenini bilmek istemiyorum, ama geri vermeni istiyorum. Şimdi.
No necesito saber por qué, pero sí necesito que lo devuelvas.
Devam etmeme izin vermeni öneririm.
Así que te aconsejo que me dejes seguir adelante.
Seni öldüremiyor olabiliriz ama senin zarar vermeni engelleyebiliriz.
Tal vez no podamos matarte pero podemos seguir haciéndote daño.
O nedenle özellikle Koryo çayı vermeni istediler.
Por eso fuiste asignada conmigo.
Bazı çocukların aksine ben oturup da insanlara açıklayacak kadar iyi miyim değil miyim diye karar vermeni beklemem.
Sabes, a diferencia de otros tíos, No voy a esperar a que te decidas si soy o no lo suficientemente bueno para contárselo a la gente.
Linda'yı gördüğün zaman ona bir şey vermeni istiyorum.
La próxima vez que veas a Linda, dale algo de mi parte.
Seni temsil etmeme izin vermeni istiyorum.
Quiero que me dejes representarte.
Tek başına okuyup kararını vermeni istedim.
Quise que lo lea solo y tome una decisión.
Hayır baba. Morgan'a zarar vermeni istemiyorum.
No quiero que hagas daño a Morgan.
Eminim "Carter Damon" da ufak bir ara vermeni mazur görür.
Sin duda a Carter Damien le vendrá bien un breve respiro.
Onları bulursak, onlara zarar vermeyeceğine dair bana söz vermeni istiyorum.
Si los encontramos, prométame que no les hará daño.
Bana sahte not vermeni istemiyorum.
No quiero que me des una nota falsa.
Çünkü gitmeme izin vermeni istiyorum.
Porque quiero que me sueltes.
100 milyon insanın önünde mi? Sana öğrettiğim gibi nefes alıp vermeni istiyorum.
¿ Delante de 100 millones de personas? Quiero que respires como te enseñé.
Andrew'un onunla çalışmasına izin vermeni takdir ediyorum doğrusu.
Te doy crédito, permitiendo que Andrew trabaje codo a codo junto a eso..
Çiçeklere su vermeni söylemiştim. Öyle mi?
Te dije que regaras las plantas.
Çiçeklere su vermeni söylemiştim.
Te dije que regaras las plantas.
Sadece bana bir şans vermeni istiyorum.
Lo único que te pido es que me des una oportunidad.
Senden bir parti vermeni istiyorum. Açık büfe, bir sürü pasta, en sevdiğimiz gruptan canlı müzik belki.
Quiero hacer una fiesta... barra libre, todos los canolis que puedas comer, un concierto, quizás, de nuestro grupo favorito... un poco de KISS... y, ya sabes, podemos tener a esa chica tatuada
Hemen karar vermeni beklemiyorum.
No espero que tomes una decisión ahora.
Ama eğer bir şeyler olursa, bunu Jax'e vermeni istiyorum.
Sólo por si acaso quiero que se lo entregues a Jax.
Bana umut vermeni istemiyorum.
No quiero medias tintas con esto, doc.
Bu ailenin bir parçasi olmaya karar vermeni umuyordum.
Estaba esperando que eligieras ser parte de esta familia.
Bak, senden çocuk için nafaka vermeni istemiyorum.
Mira... No te estoy pidiendo que respondas económicamente.
Jaime, kendine zarar vermeni istemiyorum ama nasıl göründüğünü iyice hatırlamanı istiyorum.
Jaime, no quiero que te hagas daño, pero quiero que intentes con fuerza pensar en qué aspecto tenía.
Monica'nın yanında olduğunu biliyorum ve telefonu ona vermeni istiyorum.
Sé que Monica está allí contigo y necesito que la pongas al teléfono.
Magnus, bu beni bezdiriyor bu iğrenç bu onların normal davranışlarının bir parçası anormalilerin bazıları gizli yerler diğerleri, besovitler gibi olanları senden tüm dikkatini vermeni ister onlar teşhircidirler yemeklerini birbirlerinin üzerine bulaştırıyorlar ve sonra onları yalıyorlar bu sanki'9,5 hafta'nın
Magnus, esto me repugna. Es repugnante. Es parte de su comportamiento habitual.