English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ V ] / Vieja

Vieja tradutor Espanhol

18,345 parallel translation
Orda yürüyorsun, tepenin üstündeki büyük eski beyaz ev, Onu özleyemezsin ve ona eski Trey'nin seni gönderdiğini söyle.
Vive ahí en el tope de la colina, en esa casa blanca vieja, no puedes perderte, y dile que el viejo Trey te envió.
Çok eski bir şarkının sözleri, yaşlılar bilir.
Es de una canción muy vieja, para ancianos.
Yaşlı sol el nefretin işi artık bitmişti.
"La vieja mano izquierda, el odio, " estaba fuera de combate ".
- Ne boktan eski püskü bir ev!
- Maldita casa vieja.
O eski "senin uzmanlığın ne" sorusuna ne oldu?
La vieja pregunta : "¿ Qué estudias?".
Şimdi, eski odasında yatak hazırladık.
Ahora, he preparado la cama en tu vieja habitación.
Eski ocağında balığa gidiyor?
¿ Ir a pescar por la vieja cantera?
Sanırım eski taş ocağının diğer tarafta olabileceğini düşünüyorum.
Creo que podrían estar al otro lado de la vieja cantera.
Kutup ayısı tüyü... Sıçan müziği, fiyakalı bardak.
¿ Piel de oso polar, vieja música, vaso elegante?
Şu eski bir eve.
Es una buena casa vieja.
Eski, güzel bir ev.
Una buena casa vieja.
Burası sadece eski bir bina. Korkacak bir şey yok.
Es solo una vieja edificación, no hay nada que debas temer.
Futbolu bıraktığımda beni...
Cuando acabe el fútbol, sólo ven a buscarme en esa vieja casa,
Herhalde tuhaf tiplere meraklı yaşlı bir hayırsever kadındır.
Seguro es una vieja caritativa que aprecia a los tontos.
- İstersen ünlü bir yere gidebiliriz.
Podríamos ir a un lugar en la ciudad vieja.
Ancak bazı fotoğrafları, eski okul stilini, Ve beğeneceğini düşündüm.
Pero solo hice unas fotos, vieja escuela, y pensé que te gustarían.
Kaybolan yaşlı kadınla ilgili bir şey duydun mu?
¿ Te enteraste de esa vieja que ha desaparecido?
Yargıç Fromm'un yaşlı kadını, kendi evinde sakladığını gördüğünü söyledin, değil mi?
Dijiste que viste como el Juez Fromm escondió a la vieja... en su apartamento, ¿ no?
Sadece aptal, geri zekalı ve yaşlı küçük bir kafam varken.
Sólo en mi pequeña... estúpida y retrasada cabecita de vieja.
Baba eski kutu tamiri mi yapıyorsun?
Oye, papá. ¿ Es un vieja caja la que estás reparando?
Eski tarz müzayede savaşlarına zaafın olduğunu biliyordum.
Sabía que tenías debilidad por las subastas a la vieja escuela.
Eski ekiple çalışmak istedim ama benim kadar iyi yaşlanmamışlar.
Intenté reunir a la vieja banda, pero ellos no maduraron tan bien como yo.
Çirkin resmim.
Mi vieja cara.
Yaşlısın ama burada bu boka meraklı birçok adam var.
Eres vieja, pero... hay un montón de tipos que realmente les gusta ese tipo de mierda.
Eski bir depo.
Una bodega vieja.
Tamam ya! Eski ranzama bile razıyım!
Bien, de acuerdo... incluso aceptaré mi vieja litera.
Yaşlı kadın evi ve içi de yaşlı kadın eşyaları ile dolu.
Es la casa de una vieja con cosas de viejas.
Eski ve paslanmış görünebilir ama bir klasiktir!
Luce vieja y oxidada, pero es clásica.
İçeri adım attığımızdan beri, beni kesip duruyor.
La vieja, me ha hechado el ojo desde que entramos.
Çocuklar, şu eski İmparatorun Dönüşü adlı filmi izlediniz mi?
¿ Chicos, alguna vez vieron esa película muy vieja, El Imperio Contraataca?
Sokağın karşısındaki barda kalacaklar.
Diez a uno, a que terminan en el bar cruzando la calle, la vieja casa de Harry.
Kelly evi... oranın ıssız olduğunu biliyorum.
La vieja casa Kelly, pasando la 322. No creo que alguien estuviera ahí en años.
Eski değildi.
Esa pulsera no se veía vieja.
- Bu demode şey mi?
¿ Esta? ¿ Esta cosa vieja?
Ed de onu durdurmak için canından mı oldu yani?
¿ Alguien caminó 26 km para robar una vieja camioneta y Ed se mata para evitarlo?
İnsanı çok çabuk yaşlandırır, çirkinleştirir.
Te vuelve inmediatamente vieja y fea.
- Eski okul.
- La vieja escuela.
Ben çocukken evimizin karşısında yaşayan tuhaf ve yaşlı bir kadın vardı.
Cuando era niña, había una extraña y vieja mujer quien vivía cerca del hogar.
Bu eski tüyler ürpertici eşsiz eşyalarımda ölmüyorum.
No moriré en esa vieja tienda harapienta.
Seni neredeyse tanıyamayacaktım. Bu arabada, biraz.. anladın işte. Motorunla gelmeni bekliyordum.
Casi no te reconocí en este auto, estaba... ya sabes esperaba que vinieras en la vieja moto.
Bu eski motorun mu?
- ¿ Es la vieja moto?
- Benimkilerin eski yazlığındaydı. - Öyle mi?
- Se queda en la vieja dacha de mis padres durante el verano. - ¿ De verdad?
Seni görmesi için eski bir arkadaş getirdim.
Traje a una vieja amiga para que te vea.
Yaşlı, pis karı.
Vieja y sucia bruja.
Bu yeni Susannah oldukça eski Susannah'ya benziyor ama daha güçlüsü.
Esta nueva Susannah, se parece mucho a la vieja Susannah, pero es mucho más fuerte.
Bu eski mayın, muhtemelen paslanmış ve bozulmuştur.
Esta vieja mina debe estar oxidada y muerta.
Önlerine bir parça kemik atarım biz İngilizler, böyle söyleriz.
Darles un pequeño reductor, Como decimos en la buena vieja Inglaterra.
Solgun bir çiçeksin biliyorum ama bütün çiçekler su ister?
Eres una flor vieja, pero aun deseas que te toquen.
Yaşlı Yahudi.
La vieja Judía.
Eksi de.
Y vieja.
Bak, Alma. Tüm hayatını eski yaraları kaşıyarak geçirebilirsin. Acıyı besleyip iyileşmezsin.
mira Alma, puedes pasarte toda la vida metiendo el dedo en la vieja herida, alimentar el dolor y no dejar que se cure, pero hay veces que es mejor dejar las cosas ir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]