Vives tradutor Espanhol
7,477 parallel translation
Wendell, senin kafan kuma gömük yaşamadığını biliyorum.
Wendell, sé que no vives con la cabeza escondida bajo la tierra.
Asıl soru şudur sonrasında bununla yaşarız?
La verdadera pregunta es... ¿ cómo vives contigo mismo después?
- Çok fazla ev arkadaşın var.
- Vives con mucha gente.
Gerçekten buralarda mı yaşıyorsun?
¿ En serio vives por aquí?
ABD'de yaşayan bir Amerikalıysanız, bunu yapmak için mahkeme kararına ihtiyaçları vardır ama o kararı da her zaman alırlar.
Si eres estadounidense y vives en EE.UU., tienen que pedir permiso judicial, aunque siempre se lo conceden.
Bir blok ötede yaşıyorsun.
Tú vives a una cuadra.
- Buralarda mı yaşıyorsun?
¿ Vives por aquí?
Dünyada, pornoya erişimi olmayan tek evde yaşıyorsun.
Vives en la única casa en la que no se puede ver porno.
Vay. Burada yalnız başına mı kalıyorsun?
¿ Vives aquí sola?
Evet, zaten çok belalı bir mahallede yaşıyorsun.
Sí, porque vives en un vecindario muy peligroso.
Yalnız mı yaşıyorsun?
¿ Vives sola?
Gregorie'yi yakalarız sen de yaşarsın.
Gregorie muere, y tú vives.
Bilirsin... Yani, Al, bir garajda yaşıyorsun, bilirsin ya.
Ya sabes... quiero decir, Al, vives en el garaje, ya sabes.
Yani, orada kızına yakın, olabilmek için yaşıyorsun.
Quiero decir, sé que vives allí... para estar cerca de tu hija y todo.
Buralarda mı yaşıyorsun?
¿ Vives por aquí?
Yani sen neysen osun ve çok da kötü sayılmazsın, demek istediğim bu.
Es decir, vives donde vives y donde vives no está tan mal, es todo lo que digo.
Seni düğün günü mihrapta bırakıp 2 ay ortalarda olmayan bir adamla hala nasıl beraber olduğunu anlamaya çalışıyorum.
¿ Sabes? Sigo intentando descubrir... ¿ cómo vives con el hombre que perdió dos meses de su vida y te dejó plantada en el altar?
Ian'a eski sevgilinle yaşadığın hakkındaki komik gerçeği nasıl söyleyeceksin?
¿ Cómo le dirás a Ian la gran sorpresa de que todavía vives con tu ex?
Kayıtlara geçsin, gidiyorum çünkü eski sevgilinle yaşıyorsun.
Para que conste, me voy porque vives con tu ex.
- Peki, demek eski sevgilinle yaşıyorsun.
- De acuerdo. Vives con tu ex.
Gey bir adamla yaşıyorsun ve bu gey adam seks yapmana yardım edecek.
Vives con un hombre gay, y este hombre gay va a ayudarte a que tengas sexo.
Bu bölgede yaşamak istemiyorum.
No vives en este distrito.
Anne ve babasının adreste, artık yaşamak istemiyorum nerede.
En la dirección de mamá y papá, donde ya no vives.
Gri bölgelerde yaşanır.
Vives en una zona gris.
Annesiyle yaşayan 31 yaşındaki bir Posta Dağıtım Asistanı'sın!
¡ Tú tienes 31 años, eres ayudante de repartidor... de correos y vives con tu madre!
Hayatındaki tüm güzel şeyleri bitirmek için bana yardım edeceksin. Geriye bir şey kalmadığında da yaşayıp yaşamayacağına karar vereceğim.
Vas a ayudarme a gastar hasta la última gota de la felicidad de tu vida, y cuando no te quede nada, yo decidiré si vives.
Narcisse seni kendi çıkarları için korkutup, yanına çekmek istiyor. Gerçekten hayatta olup olmadığını önemsediğini mi düşünüyorsun?
Narcisse trata de asustarte, para que sirvas a sus propósitos. ¿ De verdad crees que le importa si vives o mueres?
Yeterince uzun yaşarsan her şey mümkündür.
Si vives lo suficiente, cualquier cosa es posible.
- Nerede kalıyorsun?
- ¿ Dónde vives? - En el camping de ahí arriba.
- Yakınlarda yaşıyorsun.
¿ Tú vives por aquí?
- Los Angeles'ta mı yaşıyorsun şimdi?
¿ Vives ahora en Los Ángeles?
Tanrım, Sylvester sürekli ölümden korkarak nasıl yaşarsın ki?
Dios mio, Sylvester, ¿ cómo vives estando constantemente con miedo de morir?
- Yakınlarda mı oturuyorsun?
¿ Vives cerca de aquí?
- Ne zamandır burada yaşıyorsun?
¿ Desde cuándo vives aquí?
- Peki nerede yaşıyorsun?
¿ Dónde vives?
Bir adada yaşayıp her şeyi son dakikaya bırakırsan olacağı budur. Darda kalırsın.
Bueno, esto es lo que pasa cuando vives en una isla y dejas las cosas para el último minuto, te quedas con la cosecha de pequeños, Danny.
Hayatını yaşa, sonra akıp geçsin.
Vives tu vida, y luego se acaba.
Nerede oturduğunu biliyorum.
Sé dónde vives.
Sen birisiyle mi yaşıyorsun?
¿ Vives con alguien?
- Evet, aşağı yukarı.
- Sí. ¿ Vives en algo similar a eso Gales? - Bastante similar, sí.
Nerede yaşıyorsun?
¿ Dónde vives?
Başkalarıyla vakit geçirdiğim için kendimi kötü hissediyorum.
Debes sentirlo por mí no por tu hermano. ¿ Dónde vives?
Bunu görürse, sizin iyi yaşadığınızı anlayacak ve üzülmeyecek.
Dejará de preocuparse cuando vea como vives.
Senin yaşadığın yeri, Maureen'in yaşadığı yeri öğrenecekler.
Averiguarán donde vives, donde vive Maureen... - ¿ Así van a estar aqui?
Nerede oturuyorsun Caleb?
¿ Dónde vives, Caleb?
Temel fikir şu : Elmanın yüzeyinde yaşayan bir karıncaysanız elmanın yüzeyi sizin tüm evreninizdir.
La idea básica es que si eres una hormiga y vives en Ia superficie de una manzana Ia superficie es todo tu universo.
Bana yaşadığın yeri göster.
Muéstrame dónde vives.
Burada mı kalıyorsun?
¿ Entonces aquí vives?
Onunla birlikte mi kalıyorsun?
¿ Vives con él?
- Buralarda mı oturuyorsun Jamie?
- ¿ Vives en el vecindario, Jamie?
Burada mı yaşıyorsun?
¿ Vives aquí?