English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ V ] / Volando

Volando tradutor Espanhol

5,537 parallel translation
Bilge, uçuyorsun!
Estás volando, Sabio.
Tıpkı vaaz verirken ya da uçarken olduğu gibi.
Como cuando usted está predicando, y usted apenas está volando.
Ve pilotlarım zaten Orta Amerika'dan, Birleşik Devletlere uçuyorlardı.
Y mis pilotos ya estaban volando desde Centroamérica a los Estados Unidos.
Kaçamayacaksın!
¡ Ahora no saldrás volando!
Düşünün, havalar soğuyor, uçmaya başlıyorsunuz ve göç ediyorsunuz.
Imagina que lo estás viviendo, estás al aire libre, y estás volando. Estás emigrando.
Kafayı buldun.
Estás volando.
2'ye 2 geliyor.
¡ Curveado volando!
Şimdiye dünyanın öbür ucuna uçmuştur bile.
Se habrá ido volando hasta los confines del mundo.
Kessler'ın sevgilisi bunu almaya gitti.
El amante de Kessler está volando para conseguirlo.
- Arabayla mı geldin?
En coche? No, volando.
Tıpkı alevlerin içine güve attığım gibi.
Como una luciérnaga volando... la flama ardiente.
Hidroliklerimiz çalışmıyor ama hala uçuyoruz.
No tenemos sistemas hidráulicos, pero seguimos volando.
Şu an uçuyorum.
Font color = "# ffff80" Ahora, yo estaba volando.
Hadi, daha beni buradan götüreceksin.
Por aquí. Vamos. Me vas a sacar volando de aquí.
Hiçbir şey göremiyoruz. Duyuyor musunuz?
Estamos volando a ciegas aquí. ¿ Me escucha?
Dayton yolunda, hizla eve dönüyordum.
Voy por la carretera de Dayton, volando a casa.
- Kowalski, bu uçak nereye gidiyor?
Kovalski, ¿ Adónde estamos volando?
Ama kuşların buraya uçtuğunu gözümle görünce gelmek zorundaydım.
Pero vi las aves con mis propios ojos, volando acá, y tuve que venir.
Beni güverteden savurdu.
Salí volando de la cubierta.
- Tanrım.
- y salió volando del vehículo.
Eğer yerde olsaydık onu iki saniyede bulup yakalardım ama saatte 805 km hızla giderken, telefonunu izleyemem.
Si estuviera en tierra, lo agarraría enseguida, pero aquí volando a 800 km / hora, no puedo rastrear el teléfono.
Uçağı yardımcı pilot kullanıyor.
El copiloto está volando.
Bu geminin 10 dakika sonra havalanacağını mı söylüyorsun?
¿ Esta cosa va a...? ¿ Va a salir volando en 10 minutos?
- Uçtun dostum, resmen odanın diğer tarafına uçtun.
- Estaré bien. - Casi me engañas. Saliste volando.
Çeviri : Canan Örmen Okan Akar @ cananormen @ yuriokanakar
♪ ¿ Por qué te alejaste volando?
Bu sey ucan bir araç... Ve senin sirt çantanin icinde mi?
¿ Esta cosa está volando una nave con tu mochila?
Aşağıya doğru uçarlar, balinanın sırtına konarlar balinayı ısırarak delik açarlar ve bir parça et ile uçar giderler.
Volarán hacia abajo y aterrizaran en la parte posterior de la ballena, haciendo un agujero en la ballena, y luego se van volando con un pedazo de carne.
Sanırım yola bu kadar yakın uçurmamalıyız ama genelde çok tenha oluyor.
No debería haber estado volando tan cerca de la carretera,... pero por lo general es bastante desolado.
Doğruyu söylemek gerekirse hiçbir fikrim yok.
No, a decir la verdad, no tengo idea. Llegamos aquí volando.
Bir gün babam dışarı çıkmam için bağırdı. Uçurtma uçuruyordu.
Un día, mi padre, me gritó para que saliera... y él salió por ahí volando una cometa.
İşte o zamandan beri uçurtma uçuruyorum.
Las he estado volando, desde entonces.
Şu anda hastanede yatıyor, uçakla onun yanına gidiyor.
Él está en el hospital ahora mismo, y estoy volando de regreso a estar con él.
Neden uçuyorum?
¿ Por qué estoy volando?
Uçuyorum, harika bir şey.
Estoy volando.Esto es increíble.
Buradan neden apar topar gittiğini anlayabiliyorum.
Entiendo por qué te fuiste volando de aquí.
Bugün, daha önce görmediğim bir kuş türü gördüm.
Hoy vi a un ave volando en el cielo
Sigortası bittiğinde, rehabilitasyon annemi evden çıkardı ve babam da sonunda bir şey istiyor o yüzden, ara sıra geliyor.
Mi mamá está volando en algún momento a salir de la clínica de desintoxicación y mi papá recuerda que lo que él se ha olvidado, y luego simplemente nevando puro.
Şayet Tanrı... Uçmayı bilseydik Bize tüyler verirdi.
Si Dios... si Dios nos hubiera querido volando nos habría dado plumas.
Dün gece, üzerimizden uçan sen miydin?
¿ Eras tú el que estaba volando la otra noche?
İlk kez uçağa biniyor da.
Es su primera vez volando.
- Onları insanlara yakın uçarken bulduk.
Los encontramos volando demasiado cerca de los humanos.
Havadan sizi kolluyordum.
Estaba volando, cuidándolos.
- Uçuyor muydun?
- ¿ Estabas volando?
- Uçuyor mu?
- ¿ Volando?
- Ben onu havada görmedim.
Yo no lo vi volando.
- Ben de onu havada görmedim.
- Yo no lo vi volando.
- Ben de onu havada görmedim.
- ¿ Tú lo viste volando?
Tobey Marshall'ın havadan çekilmiş bir görüntüsünü izliyorum. Polisleri peşine takmış şehri geçip gidiyor. Bağırsaklarını dökecek hayalet bir Ford'un içinde.
Son imágenes aéreas de Tobey Marshall volando a través del país con la policía detrás en un Ford fantasma que te hará perder el control.
Siz ikiniz bir şeyleri kanıtlamak için son gaz ülkeyi baştan başa kat edip Amerikan asfaltını ağlatıyorsunuz.
Ustedes dos, ahí afuera, volando a través del país para demostrar algo mientras destruyen el asfalto.
Ben-ben!
¡ Estoy volando!
Redaktör :
♪ Y estoy volando por ese pequeño parche azul

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]