Wimbledon tradutor Espanhol
161 parallel translation
Bale gösterisi ve sonraki hafta da Wimbledon tenis turnuvası başlıyor.
Está el ballet, y habrá tenis desde Wimbledon.
Aldığın derslerin sayısına bakılırsa, Wimbledon'a hazır olmalısın.
Con la cantidad de clases que tomaste, deberías estar lista para Wimbledon.
Wimbledon'a gider misin?
¿ Has estado en Wimbledon?
- Royce'u ve bir gemiyi batıracak mücevheri vardı ama tek istediği Wimbledon'da oynamaktı.
Tiene cuatro Rolls Royce, pero lo que más quería era jugar en Wimbledon.
Bay Aldridge, siz... 10 Savundra Close, Wimbledon'da borsacı mısınız?
Sr. Aldridge, Era... es usted agente de bolsa de... Savundra Close 1 0, Wimbledon?
- Şimdi, Wimbledon'dayız.
- En Wimblendon, De acuerdo?
Wimbledon şehrindeki İngiliz Tenis Şampiyonası'na giriş formu imzalı, tasdikli.
- Un formulario de... participación para el campeonato de tenis de Wimbledon. Firmado y sellado.
Wimbledon giriş formunu eşinize gösterirken bir baktınız eşiniz pelte içinde kayboluyor.
Mostró a su esposa, un formulario de participación para... Wimbledon que había rellenado y cuando se dio la vuelta vio... sus piernas desaparecer dentro de un flan.
Hayır, Wimbledon.
- No. Wimbledon.
Wimbledon en çok hangi sporla tanınır?
Con qué deporte se asocia... normalmente a Wimbledon?
Wimbledon en çok hangi sporla tanınır?
Con qué deporte se asocia normalmente a Wimbledon?
Wimbledon en çok tenisle tanınır.
Wimbledon es asociado normalmente con el tenis.
İskoç erkek giyim mağazasına 48 milyon kilt sipariş veriyorlar İngiltere nüfusunu dünyada en kötü tenis oynayan ulusu İskoçlara çevirerek Wimbledon turnuvası sırasında İngiltere'yi boşaltıyorlar.
Piden 48 millones de faldas a una tienda escocesa de ropa de... caballero, convierten a la población de Inglaterra en escoceses... bien conocidos como la nación que peor juega al tenis de la tierra. Y dejan Inglaterra vacía durante la quincena de Wimbledon.
Wimbledon turnuvası sırasında boş...
Vacía durante la quincena de Wimbledon.
Niyetleri Wimbledon'u kazanmak. NİYETLERİ WIMBLEDON'U KAZANMAK
QUIEREN GANAR WIMBLEDON.
Niyetleri Wimbledon'u kazanmak!
Quieren ganar Wimbledon!
Bu ise onların sonu olabilir Dan çünkü Wimbledon kuralları açıkça diyor ki finalde en az bir insan bulunmalı.
Y ese podría ser su... error, Dan, porque las reglas de Wimbledon establecen con... claridad que tiene que haber al menos un ser humano en la final.
Podgorny pelteye karşı galaksilerarası ilk Wimbledon'da.
Así que tenemos a Podgorny contra Flan en... este primer Wimbledon intergaláctico.
Böylece dünya kurtulmuştu. Angus Podgorny, Wimbledon'u kazanan ilk İskoç oldu on beş yıl sonra.
Y así el mundo se salvó y Angus Podgorny se convirtió... en el primer escocés que ganó Wimbledon.
Sanki değişik bir tür Wimbledon izliyor gibiyim.
Esto es como un incómodo Wimbledon.
Wimbledon'daki evine gittim. Görmem için mektubu kaldırdı.
Estuve en su casa en Wimbledon, la sujetaba mientras yo la leía.
- Leydi Millicent söyledi ya.
Lady Millicent nos dijo que Lavington vive en Wimbledon.
Wimbledon, kocaman bir yer.
Wimbledon es un lugar muy grande, ¿ sabe?
Wimbledon'da yaşayan bir teyzem vardı. - Bir de amcam.
Yo tenía una tía que vivía allí, y también un tío.
Kaçmayı başarıp Japp'e seni çıkarması için haber vermeseydim bu sabah Wimbledon yargıcıyla yüzleşecektin.
Dejando a su pobre amigo Poirot en la estacada. Si no me las hubiera ingeniado para escapar y hacer que Japp le pusiera en libertad en este momento estaría usted ante el juez de Wimbledon acusado de allanamiento.
Lavington, bizimle Wimbledon'daki evinde buluşacaktı ama sahtekar ortalıklarda görünmedi.
Lavington accedió a que nos encontráramos en su casa de Wimbledon pero el muy sinvergüenza no acudió a aquella cita.
- Perry'yi geçen sene Wimbledon'da izlemiş olmak isterdim. Harikaymış diyorlar.
Me hubiera gustado verle en Wimbledon el año pasado, dicen que estuvo maravilloso.
- Wimbledon'a gidecek olan var mı?
- ¿ Piensa ir a Wimbledon?
Ben Wimbledon`a gidiyorum!
¡ Me voy a Wimbledon!
Wimbledon'ı kim kazanacak diye bekliyorum.
Espero ver quien gana Wimbledon.
Ama çiftlerdeki partnerin tenise devam ediyor ve Wimbledon'u kazanıyor.
Tu compañero de dobles juega en Wimbledon y gana.
- Wimbledon.
- Wimbledon.
"Bu öğlen Liverpool için Wimbledon'da bir yenilgi " ve Derby karşısında Arsenal'in kazanması... "
'Una derrota del Liverpool en Wimbledon esta tarde'y una victoria del Arsenal contra el Derby County...'
"Wimblodon'da karşılaştıklarında."
'.. cuando se enfrentan en Wimbledon.'
Korkarım öğleden sonraya kadar Wimbledon'a varamayacağız.
Mucho me temo que no estaremos en Wimbledon al mediodía.
Ve sonra gizlice Wimbledon'a * girdiğim zaman...
Y cuando me colé en Wimbledon.
Ya da belki de şu Wimbledon'ı... ikinci kez kazanan çocukla.
O tal vez fue con el niño quién ganó Wimbledon.
Kafadericisi bize Wimbledon Peruklarının dağıtımını verdi.
Ya tenemos su franquicia de pelucas.
Sanırım Wimbledon Perukçuluk'la görüşmeliyiz.
Llama a Pelucas Wimbledon.
Wimbledon'dan büyük patron...
El jefazo de Wimbledon.
WIMBLEDON PERUKÇULUK Ulster Pazarlama
PELUCAS WIMBLEDON Franquicia del Ulster
Wimbledon Perukçuluk olarak zor bir karar aşamasındayız :
Nuestra empresa se enfrenta a un dilema :
Venedik mi, Wimbledon mı?
¿ Venecia o Wimbledon?
Wimbledon.
Wimbledon.
Hatta aralarında 9 kez Wimbledon şampiyonu olmuş biri de vardı.
Incluído un más de 9 veces campeón de Wimbledon.
Hatta biri 6 kez Wimbledon şampiyonu olmuş biri de var.
Incluído un más de 9 veces campeón de Wimbledon.
Bayanlar ve Baylar. Williams kardeşler bir kez daha Wimbledon'da.
Sras y Sres, las Williams en la pista central de Wimbledon una vez más.
İkinci konuşmacının bulunduğu yer, Wimbledon, Londra, İngiltere.
Ubicación de la segunda voz, Wimbledon, Londres, RU.
Wimbledon'da olağanüstü bir tenis haftasıydı.
Aquí, en Wimbledon hemos tenido una semana de tenis... extraordinario.
Wimbledon'da yaşıyor.
Ah, claro.
- Wimbledon'dan.
- Wimbledon.