Yakuza tradutor Espanhol
818 parallel translation
Bir yakuza sözünden asla dönmez.
Un yakuza nunca rompe su palabra.
Yakuzaların kuvvetli olduğu yalnızca bir masal.
EI poder de los yakuza no es nada más que un mito.
Bir yakuza asla kendini düşünmez.
Un yakuza nunca se preocupa de él.
Onu bir yakuza olarak yaşamaktan vazgeçirecektim.
Pero él nunca quiso dejar su vida como yakuza.
Gel gör ki, yakuzalar sonunda hep yanlışı yapar.
Los yakuza siempre acaban igual.
Kılıç kullanmaya ve adam öldürmeye o kadar yoğunlaştım ki Yakuza'nın içine girdim.
Estaba tan absorto con el manejo de la espada y matar gente, que me hice un yakuza.
Ama bu iş Yakuza yollarıyla halledilmeli.
Pero esto tiene que ser solucionado por el método yakuza.
Yakuza hayatını bırakacağım.
Dejaré a los yakuza.
Senin kim olduğunu bilmiyorum. Ama lchi-san beni dinledi ve bana yemin etti bugünden itibaren kılıcını bırakacak ve Yakuza hayatına son verecek.
No sé quién eres, pero Ichi me acaba de escuchar y me ha jurado que arrojaría su espada lejos, y dejaría a los yakuza.
Bir Yakuza olarak kendini temizle ya da kılıcını çek. Bu sizin aranızda.
Dejar a los yakuza, o arrojar tu espada es asunto tuyo.
Bir Yakuza'ya saldırmanın öcü alınmalı.
Una ofensa a un yakuza debe ser vengada.
Yakuza olarak son dövüşün, tek ve çift olarak anılacak.
Tu última lucha como yakuza será llamada de pares e impares.
Annem Yakuzadan başka birşey değil.
Mi madre es una yakuza.
Bir yakuza gibi, ölüme hazır yaşaman gerektiği için, yasını tutmayacağım.
Pero no me voy a lamentar, para vivir como Yakuze, debes estar preparado para morir.
Yakuza kardeşimiz Kisuke'yi öldüren kör adam.
El tipo ciego que mató al hermano Yakuza Kisuke.
Evet, Yakuza'nındı, ama 5 yıl önce Sakichi'nin varisi tarafından alındı.
Sí, de Yakuza, pero hace 5 años paso a manos del heredero de Sakichi.
Ben Zatoichi, masör bir Yakuza.
Yo soy Zatoichi, un masajista Yakuza.
Ama ben bir Yakuzayım, Bu yüzden o da bir marangozla evlendi.
Sin embargo, soy un Yakuza, así que ella se casó con un carpintero.
Yakuza şerefi olsun olmasın, herkes kötü kalpli.
Con o sin honor de Yakuza, todos tienen un corazón sombrío.
Bu bütün Youshu Yakuza Ailesi'nin itibarını zedeliyor.
Eso está arruinando la reputación de todo el Joushu Yakuza.
Acizlik yapmak bölgesini kaybettirir, bu bir Yakuza kanunu.
Los débiles pierden el territorio, esa es la ley Yakuza.
Bir Yakuza varisi olarak doğmamalıydım.
No debí haber nacido heredero Yakuza!
Ben kör ve suçlu Yakuza'dan başka birşey değilim.
No soy mas que un criminal Yakuza ciego.
Eğer saygı değer bir gangster kör bir adamın kendisini korkutmasına izin veriyorsa, bu kesinlikle onun namına zarar verir.
Si un respetado yakuza se deja intimidar por un lastimoso ciego, podría dañar seriamente a su reputación.
Bu iş bittikten sonra benim kazanacağım şey nam olacak. Bir gangsterin unvanı Zatoichi ortalıkta dolanıp dayılandıkça zedelenebilir.
Lo que me ha convencido ha sido esa parte sobre el serio daño que podría hacer a la reputación de un yakuza que Zatoichi vaya por ahí pavoneándose.
Bunların ötesinde gezgin bir suçlusun.
Y para colmo, eres un yakuza y un vagabundo.
Büyüdüğü zaman senin gibi bir suçlu veya gezgin olmasını mı istiyorsun?
¿ quieres que crezca y sea... un yakuza y vagabundo como tú?
O sabahın erken saatlerinde, hava henüz karanlıkken, köyün dışındaki gölün yanında serseri bir genç ile yaşlı bir adam tartışıyorlarmış.
También fue por la mañana temprano sobre primeros de mes. Aún estaba bastante oscuro, así que no pudo verlo muy bien... pero dice que vió a un hombre mayor y a un tipo joven yakuza... teniendo una acalorada discusión en un estanque fuera de la aldea.
Sanırım bunu gangster arkadaşlarının arasında biraz itibar kazanmak için yaptın.
Supongo que habrá sido para ganar puntos con tus amigos yakuza.
Kendi isteğiyle yöneticinin yanına katılan bir gangster aşağılığın önde gidenidir.
Un yakuza que se alía con el Intendente es lo más bajo que hay.
Bunun sebebi böyle insanlar gansgterlere hor görerek muamele eder.
Es por esa clase de gente que la gente desprecia a los yakuza.
Yasugoro, Sanıyorum ki sen gangster olmanın ne demek olduğunu anlamamışsın.
Yasugoro no creo que sepas lo que significa ser un yakuza.
Bir gangster hiçbir zaman etrafta hindi gibi kabararak dünyanın hakimi olduğunu sanmaz.
No es propio de un yakuza ir por ahí a plena luz del día como si él fuese el dueño del mundo.
Doğru dürüst bir gangster başını eğer ve sıradan halka kibarca uyum sağlar.
Un verdadero yakuza agacha la cabeza y cede amablemente el paso a la gente corriente.
Senin gibi düzenbazlar yüzünden gangsterlere bu kadar kötü gözle bakılıyor.
Es la escoria como tú la que da a los yakuza mala imagen.
Yakuza yasalarını unut, yükümlülük ya da tahammül sınırlarını da. Onu öldürmek zorunda değildim.
Si dejamos de lado al código Yakuza, y a las obligaciones no tenía una razón para matarlo.
Itabana'lı Gonzo aşağılık, rezil bir herif.
Este Gonzo de Itabana es un yakuza despreciable.
Kumarbazların dibe batışından nefret ederim.
Mi desprecio por los yakuza es profundo.
Kardeşinin gerçek bir yakuza olduğunu sanmıyorum.
No creo que tu hermano fuera realmente un yakuza.
Öyle ki, Okichi'de kalan kör masör ; Zato no ichi denilen çok güçlü bir yakuzadır. baştan başa Japonya'yı dolaştığıyla tanınır.
El masajista ciego que se hospeda en casa de Okichi se llama Zato-no-Ichi y es un fortísimo yakuza con renombre en todo Japón.
Kumarbazlar her zaman benim gibi kanunun arka yollarında seyahat eder.
Los yakuza como yo siempre viajan evitando a la ley
Bunu yapan bir kardeş hakkında ne düşünüyorsunuz?
¿ Qué es lo que piensas de un hermano yakuza que haga eso?
Kardeşliğe böyle leke süren birinin yaşamasına izin verilmemeli.
Ningún hombre que deshonre así a la yakuza debería vivir.
Kör olabilir, ama bir kardeşse, o da ekmeğini kazanmak zorunda.
Puede estar ciego, pero si es un yakuza, tiene que ganarse su sustento como cualquier otro.
"Kardeşliğe leke süren hiç kimseye yaşama hakkı tanınmaz."
"Ningún hombre que deshonre a la yakuza debería vivir."
Gangster hayatını bırakması için ona yardım etmeye çalışıyordum.
Le estaba ayudando a dejar atrás la vida de yakuza.
Mafyanın yolculara bedava yiyecek ve yatacak yer verdiğini sanmıştım.
Creía que los yakuza brindaban alojamiento y comida a los viajeros.
Burası da mafya evi.
Y éste es el hogar de los yakuza.
20 gündür bir tek mafya üyesi görmedim.
No he visto a un solo yakuza en veinte días.
Ben de mafyayım.
Yo también soy un yakuza.
Gördüğün gibi ben mafyayım.
Como ves, soy un yakuza.