Yanış tradutor Espanhol
20,122 parallel translation
Benimle birlikte yanışını izleyeceğim senin.
Voy a verla arder junto conmigo. - ¿ Oyó?
Şehrin yanışını izleyecekler.
Van a destruirla.
ÖLdürebilirsin, ölebilirsin ya da burada oturup Cehennem Mutfağı'nın yanışını izleyebilirsin ama bu savaş senden, benden ya da bizim herhangi problemimizden daha büyük.
Así que puedes morir, matar o quedarte de brazos cruzados mientras arde la Cocina del Infierno... pero esta guerra es más grande que tú, yo o cualquiera de nuestros... problemas.
Yasadışı şeyler saklamanın en iyi yolu yasal olanların yanına saklamaktır.
El mejor sitio para esconder cosas ilícitas es junto a cosas legales.
John'a sana güvenmesini ve şans vermesini söylemiştim ama yanılmışım çünkü senin gibiler değişmiyor.
Le dije a John que confiara en tí, para darte otra oportunidad, pero estaba equivocado porque hombres como tú no cambian.
Şimdi izninle, arabayla dolaştığım süredir yanımda duran yarım kutu sıcak biramı bu açık çöplükte içip atacağım.
Ahora, si me disculpas, tengo la mitad de una lata de cerveza caliente que dejaron en un contenedor con el que estado dando vueltas.
İki tane mürekkep yalamış hanımevladını seri katil enselemeye yanımda götüremem.
No podemos tener a un par de chupatintas de mierda andando pegados en la detención de un asesino en serie.
Mick yanılmış.
Mick estaba equivocado.
İyi bir yemeğin yanında iyi bir içkiyi ve edepsiz kızları severim. Sırayla olmasına gerek yok.
Me gustan las bebidas decentes, las comidas decentes... y las muchachitas indecentes... no necesariamente en ese orden.
Pazar kahvaltısının en iyi yanı sonrasında gelen şeydir.
Usted sabe que lo mejor de brunch de los domingos es lo que le sigue.
Altın ipliklerle yaratılmış bir göz yanılsaması.
Una ilusión, creada con un poco de hilo de oro.
Onun ve çılgın kocasının insanlığı yok etme planlarının yanı sıra, kutusunu geri almak için yaptıklarını görmedin.
De acuerdo, dejando de lado el hecho de que ella y el loco de su esposo divino quieren acabar con la humanidad, no viste la mirada en sus ojos cuando intentó matarnos para conseguir recuperar esa pieza de su Caja.
Altın ipliklerle yaratıImış, bir göz yanıIsaması.
Una ilusión, Creado con un poco de hilo de oro.
Görgü tanığını yanıltmış olabilir.
Esto habrá confundido al testigo.
- Sanırım yanılmışım.
Parece que estaba equivocada.
Kapıları kapatın! Benim yanımda mısın?
¿ Estás a mi lado?
Camın yanında olmalıydı ya da camın dışında aslında.
Debería estar al lado de la ventana, o... salir por la ventana, de hecho.
- Olay sırasında benim yanımdaydın, bunu doğrularım.
De hecho, creo que soy tu coartada.
Deniz dediğin tuzlu bir kızdır Rom fıçısını yanında taşır
La mar estaba salada Salada estaba la mar
Vatikan Şehir Devleti'nin Hükümdarı,.. Tanrı'nın hizmetkârlarının hizmetkârı,.. Şüphe ve eleştirilerinize aldırmadığımı söylerken... bunun ışığında, insanın yanılabilir olmasının aksine... benim yanılmazlığımı vurgulamayı gerekli görüyorum.
soberano del Estado de la Ciudad del Vaticano y siervo de los siervos de Dios, deseo comunicar mi total indiferencia a vuestras dudas y críticas, a la luz de las cuales considero necesario reiterar mi infalibilidad en contraste con vuestra falibilidad humana. "
Ama yanılmışım.
Pero me equivocaba.
Bu yeni gelişme sayesinde taleplerinizi göz ardı etmenin yanı sıra daha da büyük bir fırsat yakalıyorum.
Esto no solo me permite ignorar sus peticiones, también me da opción a algo mejor :
Başka şeylerin yanı sıra.
"También" se encargaba de los pobres.
Başka şeylerin yanı sıra.
Entre otras cosas.
Ama yanılmışım.
Pero yo... estaba equivocada.
Yanısıra roman nasıl gidiyor?
¿ Cómo va la novela?
Ama sen Chris'in yanına oturmalısın?
¿ Pero tienes que sentarte al lado de Chris?
- Çok kötü, ailesinin yanına taşınmış.
- Mal, volvió a casa de sus padres.
Yanılmışım.
Me equivoqué.
Arkadaş olduğumuzu düşünerek yanılmışım.
Me equivoqué al pensar que éramos amigos.
Burada yanımda mısın?
¿ Estás aquí conmigo?
Yalnızca karısına cesedi görmesi için kısa süreliğine izin verilirken yanına kötü ruhları uzak tutmak için gösterişsiz bir mamorigatana kondu.
Solamente a su esposa se le permitió ver el cuerpo y colocarle una humilde mamorigatana para alejar los malos espíritus.
Bence yanılıyor. - Bu büyük sıkıntı.
Eso es un problema.
Şu boş sıraya geçebilirsin. İkinci sıra, Maik Klingenberg'in yanı.
Por favor, siéntate en ese escritorio con lugar en la segunda fila, junto a Maik Klingenberg.
Tüm sınıf Tatjana'ya yanık.
Todos en la clase están locos por Tatjana.
Senin yanında benim hiç canım sıkılmadı.
Nunca me aburrí contigo.
Ne derse desin, ne yapmaya çalışırsa çalışsın yanımda kal.
Lo que sea que diga, lo que sea que intente, mantente a mi lado.
Bunlara her kim isim verdiyse daha önce hiç bataklık yanında bulunmamış.
Te dire lo que, el que nombro estas cosas no es nunca ha sido cerca de un pantano antes.
Beni başka birinin yanına kaydıramaz mısın?
¿ No puedes bajo el cargo de algún otro?
Alfa ısırığındaki zehrin yan etkisidir.
Es un efecto secundario del veneno de la mordida.
Şeytan yanıltıcıdır ve kafanı karıştırmaya çalışır.
Él es el diablo, es engañador y tratará de confundirte.
Noel Baba'nın Yat Yarışı'nı yaptık. Noel Baba'yı taşıyan tekne devrildi, Noel Baba suya düştü.
Hicimos Santa's Rocking Holiday Regatta, y el bote que llevaba a Santa Claus se dio vuelta, y Santa se ahogó.
Kızı, okulunun yanı başında tecavüze uğramaktan son anda kurtuldu. Bu yüzden bugün girdiği Romence sınavına gerektiği kadar iyi hazırlanamadı.
A su hija casi la violaron ayer al lado del colegio así que no pudo concentrarse en el examen de rumano de hoy.
- O zaman meslektaşım yanılmış.
Pues mi colega se equivocaba.
Arkadaş olduğumuz yanılgısına kapılma.
No lo malinterpretes como amistad.
Ayakkabımı kaybettiğimde beni Brooklyn Köprüsü boyunca kucağında taşıyan aynı Simon'sın tamam mı? - Hayır Clary, değilim!
El mismo Simon que me cargó en el Puente de Brooklyn cuando perdí un zapato.
Sanırım yanılmışım.
Supongo que me equivocaba.
Madalyayı gördüm üzerine Castle'ın adı kazılıydı Bakan'ın elini sıkarkenki fotoğrafının hemen yanında duruyordu.
Vi la medalla con su nombre grabado junto a su foto dándole la mano al Secretario de Defensa.
Bir katilin kaçışında şüpheli durumunda olmanın yanı sıra mı?
¿ Sin mencionar ser sospechosa en la fuga de un asesino confeso?
Onu dava dışında tanıyan biri gibi mi?
¿ Que lo conocieran más allá del juicio?
Josie'nin barının yanıp kül olduğunu söyleyeceksin şimdi.
Ahora dirás que Josie's se incendió.