Yarasın tradutor Espanhol
1,446 parallel translation
Ailelerin yarasına nasıl böyle tuz basabildiniz? Sizin unvanınıza sahip biri o canavarla arkadaşlık edip nasıl onun lehine mücadele verebildi?
Así es. ¿ Cómo puede echarle sal a las heridas de las familias de ese modo, haciendo campaña a favor de ese monstruo?
Bir kavga sonucu müdafaa yarasını da göstermiyor.
O cualquier herida de defensa... indicando una lucha violenta.
Kurbanın yarasında bulduğumuz yanık kağıt kartonmuş.
El papel quemado que encontramos en la herida de la víctima era cartón,
Kalıntılar kurşun yarasının varlıgını gösteriyor.
Los restos muestran evidencia de heridas de bala.
Çıkış yarasının şekline bakacak olursak, mermi mantarsı yapıda değilmiş yani etrafında onu saran bir tür kaplama olmalı.
El tamaño de la cavidad de la herida, Sugiere que la bala no se deformó, Así que era munición con camisa metálica.
- Evet Tanrının eli çocuğun pantolonuna uzandı ve ona seks yaptırdı yarasını kaşıttı ellerini kadının yüzüne koydu bu sayede ona birkaç ay daha kazandırdı.
Sí, la mano de Dios alcanzó los pantalones del chico lo hizo tener sexo para que tuviese su erupción pegar los dedos a la cara de la chica, y darle unos meses extra.
Pekala, onu arkaya götür ve yarasını dik. Ona yeni bir forma bul.
Bien, llévenlo ahí, cósanlo y búsquenle otra camiseta.
Maktuldeki derin kas yarasını inceledim. Muhtemel her bıçağı....... da soktum. Şimdilik sonuç, sıfır.
Bueno, yo copié la herida profunda en el músculo de su víctima... y le he insertado todo tipo de cuchillos.
Bay Garner, Fisher King'in yarasını kimse iyileştiremez.
Sr. Garner, un Rey Pescador herido no puede ser curado por cualquier persona.
Hayatının yarasını istemediklerini yapmakla geçirdin.
Te pasaste la mitad de tu vida haciendo lo que él no quería, Sam.
Eski polis arkadaşların bir kere olsun işe yarasınlar.
Encuéntrala. Haz que tus ex compañeros de la policía sean útiles, para variar.
İçeri girdiğimizde yarasını gizlemek için Mets şapkası taktı. Ama izler olduğunu gördüm.
Se puso una gorra de los Mets cuando entramos, para taparlo, pero vi que había marcas.
Bana adamın yarasına tedavi uygulandığını, katküt dikiş atıldığını ve saldırı gecesi hastanelere bıçakla yaralanma olayı hiç gelmediğini söyledin.
Dijiste que su herida había sido trata con puntadas disolubles, pero no se reportaron heridas de navaja en ningún hospital la noche que fue atacado.
Çünkü beysbol, striptizciler, ve silahlar yardım edebilirlerken, gönül yarasını iyileştiren tek şey gerçekte "zaman" idi.
Porque si el béisbol, los clubes nudistas y las armas ayudan lo único que puede sanar un corazón herido es el tiempo.
Kesinlikle. Pekala, o kurşun yarasını nasıl aldı o zaman?
Entonces, ¿ como recibió esa herida de bala?
Siz onun sırtındaki iki kurşun yarasını görmemiş olabilirsiniz, ama ben görüyorum.
Quizá Ud. no ha visto sus heridas de bala en la espalda ; yo, sí.
Yarasına tekrar bakar mısın, doktor?
Doctora, mire su herida de nuevo, ¿ sí?
Sid'in Kym Tanaka'nın kurşun yarasında bulduğu siyah kalıntı vardı ya. - Silah ateşi kalıntısı değil. - Adam?
El residuo negro que encontró Sid en el disparo de Kym Tanaka... no es residuo de disparo...
Kurşunu çıkarmak için parmaklarını kurbanın omuz yarasına sokmuş. Hepsi kendini kurtarmak için. Ve uyuşturucu satmak için oradaymış.
El tirador pasó por encima del cuerpo de Kim Tanaka para recoger los casquillos... metió sus dedos en la herida del hombro para sacar la bala, todo para salvar su culo... y estaba allí para vender drogas...
Kurbanın ellerine bağlı misina bulmuşlar. Boston'daki ilk kurbanın yarasında balık pulları varmış.
Bueno, recuperaron hilo de pescar atando las manos de las víctimas y escamas de pescado en la herida de su primera víctima en Boston.
Bu sihirli kafa yarasını açıklamaz.
No explica la mágica herida en la cabeza.
İşe yarasın.
Hazlo contar.
Bana bıçak yarasını gösterdi ama en ufak bir çizik bile kalmamıştı. Garip.
sadasdasdas ¿ sadasdsa?
Zavallı Bay Muggles'ın yarasına tuz basıyorsun.
Esto es como echarle sal en la herida del pobre Mr.
Bıçak yarasını tam görebilmek için her taramayı derlemeliyim.
Tengo que compilar cada escaneado hasta que consiga un completo renderizado de la herida de cuchilla.
Ama bu yaralar, balta yarasının pozisyonuyla uyuşmuyor.
pero la lesión es contradictoria con la posición de la herida del hacha.
- Yarasını kapatıyorum.
- Cerrar la laceración.
Giysinin siyah olması, barut kalıntılarını gizledi fakat sırtındaki yaranın giriş yarasına benzemesinin sebebi nedir?
El vestido negro... Hizo invisible el residuo de disparo, pero, ¿ cómo pudo la herida... De la espalda aparentar ser de entrada?
Muhtemelen Kristen'ın yarasındaki bakır, büyük bir bronz parçasının, saf bir kırıntısı.
Es posible. Que el cobre en la herida de Kristen fuese una esquirla sin impurezas de una pieza de cobre más grande.
Pekala, yarasını dikin.
De acuerdo. Pégalo.
Kurbanın göğsünde bir kurşun yarası var.
Tu víctima sufrió un disparo en el pecho.
Bankacının ölüm nedeni, çoklu bıçak yarası.
Oh, la causa de la muerte de tu banquero es : Multiples puñaladas.
Yüzbaşımızın sağ şakağında tek kurşun yarası var, Jethro.
Nuestra teniente recibió un solo disparo en la sien derecha, Jethro.
Yaşayan kurbanın silah yarası.
La víctima sobrevivió al tiroteo.
Birkaç kontüzyon, karın travması. Ameliyat yarası açılmış.
Heridas múltiples y se le ha abierto una cicatriz quirúrgica.
- O zaman dua et, senin taktik işe yarasın.
- Entonces ruega que a tu modo lo haga.
Kurbanın üzerinde belirgin mermi yarası yok.
No hay heridas de bala en la víctima.
Ama kurşun yarası olmadığını biliyoruz, demek ki... bunu durdurmak için hala bir şansımız var.
Pero sabemos que no me dispararon, así que eso significa que aún tenemos oportunidad de parar esto.
Göğsünde kurşun yarası olan bir kadın var.
Hay una mujer... con una herida de bala en el pecho.
Sen civar hastaneleri yokla. Bacağında bıçak yarasıyla gelen var mı, bakıver. Bu işi toparlamaya bakın.
Ustedes revisen en los hospitales de la zona, a ver si apareció alguien con una herida de navaja en la pierna e intenten mantener esto de forma discreta.
Gönül yarasıyla nasıl başa çıkılacağını bilmiyorsunuz.
No saben reponerse de un desamor.
İsanın 5 tane yarası vardı, 5.
Las 5 heridas de Cristo, la 5.
Karaciğere yakın hançer yarası var.
Tiene una herida de puñal cercana al hígado, tiene un vaso sanguíneo lacerado, tuve que suturarlo.
Hiç savunma yarası yok, tırnaklarının altında deri ya da ip lifleri de yok.
No tenía heridas defensivas, ni piel ni fibras bajo las uñas.
Umarım bana yaraşır bir cenaze töreni yapmışsınızdır.
Shh.
Yarasın!
Sabes, Pam.
Evlenince anlarsın, karın istediği zaman, istediği yere gidip gelen... bir herpes yarası gibidir..
Cuando te casas, te das cuenta de que una esposa es como una llaga de herpes viene y va, cuando y donde se le pegue la gana.
Organik polimer bir sargıyla kaplı. Bir tür "süper kabuk". Genetik laboratuvarında yanık yarası olanların tedavisi için geliştirildi.
Encajonado en un abrigo orgánico de polímero una clase de "super-piel" desarrollada en laboratorios genéticos para ayudar a las víctimas de quemaduras.
Ve boynunun arkasında ölümden sonra oluşan morlukları var. Ve de başın ön yüzünde sivri bir cisme bağlı bir yarası var.
Y tiene hematomas peri mortem en la parte trasera del cuello... y una herida cortante en la frente.
30 yaşında, göğsünden karın boşluğuna kurşun yarası. Nabız?
30 años, un única herida de disparo, de pecho a abdomen.
Bu bebeği çıkarmamamın tek sebebi sezeryan yarasıdır giysimi çıkarttığım zaman küçük bir çarmıhın oraya yerleşmesi garip olur.
La única razón por la que no he sacado a este bebé por mi cuenta es por la cicatriz de la cesárea y mi cicatriz de la fiesta de promoción. haría un pequeño crucifijo extraño exactamente encima de mi pista de aterrizaje.