English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Y ] / Yatırım

Yatırım tradutor Espanhol

7,624 parallel translation
Borsayı dağıttığını duyduğumda yatırım için biraz paramı verdim.
Cuando me enteré que la estaba rompiendo en Wall Street, le di algo de mi dinero para que lo invirtiese.
Rick'in enkazlarından birinde ölmüş. Şu da yatırımcımız.
Murió en uno de los salvatajes de Rick, y ese debe ser nuestro financista.
Meslektaşlarım ve ben Odessa'nın kariyerindeki yatırımcılarız.
Mis colegas y yo somos inversionistas en la carrera de Odessa.
- Yatırım yapmalıyız.
Deberíamos invertir.
Yatırım grubumuz her türlü olaya hazırlıklı olmasıyla övünür.
Nuestro grupo de inversión se enorgullece de estar preparado para cualquier cantidad de eventualidades.
Tanrı vergisi bir şeyi var, bildiği şeyler... Ne zaman yatırım yapıp, yapmayacağını iyi biliyor.
Tiene un don, sabe cosas... cuándo invertir, cuándo no.
Yatırım gibi düşünün.
Una inversión.
Bu bir yatırım, değil mi?
Eh, es una inversión, ¿ no?
Uyu. Sonunda ATP edinebilmek için, başlangıçta ATP'ye yatırım yapmalısınız.
Duerme.
Yarısı için bir yatırımcım var, tamam mı?
Mira, yo... tengo un inversor para la mitad, ¿ cierto?
İkincisi normal ve iyi durumda. Carlo Derosa adında bir yatırım bankacısına ait.
El número dos está sano y salvo y es de un inversor bancario llamado Carlo Derosa.
Şimdi de biri yatırım bankacısı, diğeri bir sanatçı ve birbirlerinden nefret ediyorlar.
Ahora uno es inversor bancario y el otro un artista y se odian mutuamente.
Kız, üst kademe Mercedes süren bir yatırım bankacısını senin gibi...
La chica deja a un inversor bancario que gana mucho dinero y que conduce un Mercedes por un...
Ama Layla'nın babası yatırım yapmasını engelleyeme çalıştı.
Pero el papá de Layla intentó evitar que invirtiera.
Tüm büyük bankaların ve yatırım şirketlerinin müdürlerini toplamamız açık görüşlü oluşumuz dünya çapındaki pazarlara etkili bir mesaj gönderiyor.
El hecho de que hayamos reunido las cabezas de cada banco importante y empresa de inversión, llegando a todos los partidos, manda un fuerte mensaje a los mercados del planeta.
Sadece yatırım için.
Solo como una inversión.
Ekibe 200 pound yatırım yapmıştı.
E invirtió 200 libras en la compañía.
Şu an kazandığınız para Eğer biriktirip yatırım yapmazsanız tükenecek.
Lo que ganan ahora... no va a durar si no ahorran o invierten.
Bir yatırım yapıyorum.
Estoy invirtiendo en un negocio.
O en büyük yatırımlarımızdan biri Ray.
Él es uno de nuestros principales activos, Ray.
Geçtiğimiz altı aydır yatırımcılarla telefon görüşmesi yaptım. Defalarca kez Şangay'a seyahat ettim.
Llevo al teléfono los últimos seis meses hablando con inversores, y he estado yendo y viniendo a Shanghái.
Bu şehirde bana iyilik borcu olan dünya kadar insan var. Hem takımı kaybetsek bile artık ipler senin elinde olduğundan nereye yatırım yapmak istersen parayı orada kullanmana müsaade edeceğim.
Me deben una montaña de favores en esta ciudad, y si perdemos al equipo, ya que ahora estás al mando, dejaré que decidas dónde reinvertir el dinero.
Uyuşturucu bağımlısı değil. Yatırım fonu işletiyor.
No es un adicto, dirige un fondo de cobertura.
Bu yüzden bir yatırımcım var.
Así que tengo un inversor.
Serbest yatırım fonu olan bir adam,... her neyse işte benimle bir şeylere girişmeye istekli.
Un hombre de fondos de cobertura, lo que sea, pero que está dispuesto a meterse en algo conmigo.
Böylece gerçek bir şeylere yatırım yapabilir ve yol alabiliriz. Çünkü yapmazsak, burada kalırsak, bu Lockhart'ların sonu olur.
Así podremos invertirlo en algo real y pasar página, vale, porque si no lo hacemos, si nos quedamos aquí, ¡ será el final de los Lockhart!
Geleceğe yatırım yapıyorum, Jane.
Es dinero en el banco. El futuro, Jane.
15 milyon dolarlık bir yatırım getirisinin bölümü.
Partición de gananciales en una inversión de 15 millones de dólares.
Bir yatırımın getirisi.
Las ganancias de algún tipo de inversión.
Uyuşturucu ticaretine yatırım yapmış birçok önemli insan var bu kasabada.
Hay mucha gente importante de este pueblo que invirtió en el negocio de las drogas.
Motel için iyi bir yatırım olacağını düşündüm.
Pensé que sería una gran inversión para... el motel.
Yasadışı işi büyüdükçe birtakım yatırımcı edinmiş.
Y a medida que su organización criminal crecía, adquiría un número de inversores.
Serbest bir yatırım fonun var.
Tienes un fondo de cobertura.
çok yakışıklı ve yatırım bankeri.
Él es guapo. Y él es un banquero de inversiones.
Yatırımcımız yeni ödemeleri erteleyip duruyor.
Nuestro inversor no para de retrasar la nueva financiación.
Kitabın tanıtımını yapmak adına bir yatırımcı için mükemmel bir zaman!
Ahora es el momento perfecto para un inversor... ¡ ¿ aprovechando la publicidad del libro?
Araştırmamıza neden yatırım yapmak istediğini hâlâ anlamıyorum.
Todavía no entiendo por qué quiere invertir en nuestra investigación.
Potansiyel yatırımcılarla mı görüşeceksin?
¿ Vas a conocer a inversores potenciales?
Yatırımcıyla görüşmeni bu geceye aldım Virginia çünkü Hef saat 9'da müsait olacakmış.
He concertado la reunión con nuestro inversor para esta noche, Virginia, ya que lo más pronto que Hef podía quedar era a las nueve.
İşte bu yüzden potansiyel yatırımcıları tartışmaya başladığımızda Bayan Johnson ve ben hemen sizin doğru adam olduğunuza karar verdik.
Por eso cuando empezamos a discutir un posible inversor, la Sra. Johnson y yo estuvimos de acuerdo inmediatamente en que usted era el hombre apropiado para el trabajo.
Potansiyel yatırımcıları tartışmaya başladığımızda Bayan Johnson ve ben hemen sizin doğru adam olduğunuza karar verdik.
Empezamos discutiendo un posible inversor, La señora Johnson y yo estuvimos de acuerdo de inmediato que usted era el hombre adecuado para el trabajo.
Soluğunu ensemizde hissettiğimiz yeni bir yatırımcımız var.
Tenemos un nuevo inversor respirando en la nuca.
Zeki bir yatırımcının yatırımı hakkındaki her şeyi öğrenmeye çalışacağını çözdüm.
He supuesto que un inversor inteligente debe de tratar de aprender todo lo que pueda sobre su inversión. Me alegro de haber venido.
Birkaç yıl önce Gordon'un merkezdeki yerine yatırım yapmıştım.
Invertí en el local de Gordon en Midtown hace unos años.
Yani hem paranın tamamını geri ödeyeceğiz, hem de yatırımın için sana yüklü bir kar payı temin edebileceğiz.
Por lo tanto, no solo podemos devolverte totalmente tu dinero sino que también podremos pagarte un interés significativo por tu inversión.
Bir yatırım yaptın, karşılığını aldın.
Hiciste una inversión. Ha dado sus frutos, y muy buenos, debo añadir.
Ne dersem onu yapacaksın. Yoksa seni bulabildiğim en berbat bakım evine yatırırım. Adını unutturana kadar Alzheimer ilacı verirler.
Vas a hacer lo que yo te diga que hagas, o voy a meterte en el peor agujero de mierda que pueda encontrar y les diré que te atiborren a Thorazine para que no vuelvas a saber ni cómo te llamas.
Ne dersem onu yapacaksın. Yoksa seni bulabildiğim en berbat bakım evine yatırırım.
Vas a hacer lo que yo te diga que hagas, o voy a meterte en el peor antro que pueda encontrar.
Yatıştırıcı vermeye başlamadılar mı yani?
¿ Qué? ¿ Y no han comenzado la sedación?
Birazdan gelip seni yatırırım.
Por favor, vete. Estaré contigo en un momento para arroparte.
Hatta Columbia-Presbyterian Hastanesi'ne bile gittik sanırım dört beş gün yatırdık.
Inclusive fuimos al Hospital Presbiteriano de Columbia, donde creo que la interné por cuatro o cinco días.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]