Yatıyor tradutor Espanhol
5,568 parallel translation
- Sen ciddi misin? - Onunla yatıyor muydun?
¿ Hablas en serio?
Kan dolu bir havuzda yüz aşağı yatıyor.
Boca abajo en el charco de sangre.
Babası burada bu halde yatıyor, oğlu sadece kendini düşünüyor.
Su padre está tendido así aquí y sólo piensa en sí mismo.
Karım hastanede yatıyor. Çok hasta. Ücret 10,000 rupi tuttu.
En el hospital me han pedido 1.000 Rs para curarla.
" He gün Delhi sokaklarında binlerce aç çocuk yatıyor.
Diría... cada día hay millones de niños hambrientos en las calles de Delhi.
Biz burada otururken o morgda yatıyor.
En este mismo instante, está en una mesada de la morgue.
- Önüne gelenle yatıyor yani.
- ¿ Anda de cama en cama?
Arkaya yatıyor.
Se reclina.
Çocuk sadece yatakta yatıyor. Ne diye hâlâ kayda alıyoruz?
Hace rato que la niña está en la cama y sigue rodando. ¿ Por qué?
Molly "Kirli Küçük Sır" grubundaki basçı sevgilisiyle yatıyor şu an.
Molly se acuesta con el bajista... de la banda de Pequeño y Sucio Secreto.
Yatıyor muydunuz?
Oh. ¿ Fueron amigos de sexo?
Molly Mehmet Öz ile yatıyor.
Molly duerme con Mehmet Oz.
Hastanede yatıyor da ondan.
Él está en el hospital.
Acil servisteki Zach'le yatıyor.
Se ha estado acostando con Zach, el de urgencias.
Alex Dr. Goran'la yatıyor.
Alex se acuesta con el Dr. Goran.
Bu dallama çifte müebbet yatıyor şimdi.
Ese pinchazo esta sirviendo doble vida ahora.
Cillop gibi torpido bombardıman uçağı okyanusun dibinde yatıyor.
Un bombardero en perfecto estado yace en el fondo del océano.
Üç gündür orada öyle yatıyor.
Lleva tres días ahí tirado.
Amcık şemsiyen orada amcık havuzunda yatıyor. Amcık!
Allí está su sombrilla de mierda en la piscina mierda. ¡ Mierda!
- Aptala yatıyor.
- Es un patán pretencioso.
- Ingvar orada aşırı dozdan yatıyor.
Ingvar ahí dentro, muerto de sobredosis...
Sizin ıstırabınız kalbinizin çevresinde yatıyor.
¡ Bebe del vial de amor!
Ve bunun tek nedeni küçük kızın bir zenciyle yatıyor diye mi?
¿ Y sólo porque tu chica jodió a un negro?
Alo, burada bir adam var, sokakta yatıyor.
Hay un tipo en la calle.
Çorba da adam da orada yatıyor.
La sopa y el hombre están tendidos allí.
Onunla yatıyor musun?
- ¿ Te acuestas con ella?
Frankie yan odada ölmüş yatıyor ve siz Billy Joel söylüyorsunuz!
¡ Frankie yace muerto en la habitación de al lado y estáis cantando a Billy Joel!
Patron, Eggsy'nin annesiyle yatıyor diye hakkımızda ileri geri konuşabileceğinizi mi sandınız?
Oye, ¿ creen que pueden decir mierda sobre nosotros y no les haremos nada... sólo porque nuestro chico se tira a la madre de Eggsy?
Neden Randall koltuğumda yatıyor?
¿ Por qué está Randall en mi sofá?
Blaire Watson başka biriyle de yatıyor muydu?
¿ Se acostaba Blaire Watson con alguien más?
Onunla yatıyor, onunla yiyor, tuvalete bile onunla gidiyor.
Duerme con ella, come con ella y hasta va al baño con ella.
Altınlar burada, bu sakin ve küçük yerde yatıyor bizim gibi iki üşengeç gelip onlara gün ışığını göstersin diye bekliyorlar.
Oro, podría estar aquí en éste terrenito, esperando a que un par de perezosos como nosotros... llegásemos para mostrársenos a la luz del día. Sólo estás suponiendo.
Cevabın medeniyette yatıyor.
La civilización depende de lo que respondas.
Ancak diğer tarafta da cennet yatıyor.
Pero al otro lado espera el paraíso.
Sahilde yatıyor ve bir kitap okuyordum ve sen de ders alıyordun seni izliyordum sen sürekli ayağa kalkmaya çalışıyordun ve sonunda ayağa kalkabilmiştin.
Recuerdo que yo estaba acostado en la playa leyendo un libro, y tú tomabas esas clases. Yo te miraba, y tú intentaste levantarte, lo intentaste y por fin lo lograste.
Birkaç yerinden vurulan bir adam. Yerde yatıyor, kanaması var.
Un hombre recibió un disparo en repetidas ocasiones, yace en el suelo, esta sangrando en el suelo...
Hayır, adam yerde yatıyor.
No, el tipo está tendido...
Evinde, yatağında yatıyor olacak çocuk, ki bizim de yapmamız gereken şey bu.
Debe estar en su casa, durmiendo, que es lo que nosotros deberíamos estar haciendo.
Hastaya sırt üstü yatın dersen yüzükoyun yatıyor.
Si les dices que se acuesten de espaldas, se acuestan boca abajo.
Ama, merhaba, uzanın lütfen dersen direk sırt üstü yatıyor.
pero si le dices que se acueste se acuesta boca arriba.
Yatak döşek yatıyor olabileceğini düşündük..
Pensamos que lo habías llevado a tu cama.
Tüm paralar, Prakash Rad'ın partisine gidiyor. Proje onaylanması için Baba'nın hesabına yatırılıyor.
Todo el dinero dado al partido de Prakash Rao era para la aprobación de un proyecto que se deposita en la confianza de Baba.
Oraya bir hayli para yatırıyor.
Él da mucho dinero ahí.
Karşıma gelmiş kraliyet gemisi gördüklerini söyleyip zırlıyorlar. Zaten üç mürettebat, denize dönecek cesareti olmadığı için burada yatıp kalkıyor.
Han venido soltando que han visto a la Marina de Su Majestad ahí fuera y tengo a tres embarcaciones reteniendo cargas porque no han tenido pelotas para salir al agua.
Paul'u az önce kaçırdın. O büyük bir yatırım fonunda çalışıyor bu yüzden devamlı seyahat halinde ama cuma günü burada olacak.
Trabaja para un gran fondo de inversión, así que viaja todo el tiempo, pero regresará el viernes.
Sadece yatışmaya çalışıyor.
Es simplemente desahogarse.
Bu da seni kötü bir yatırım yapıyor.
Y eso lo hace una inversión pobre.
Kimse sana yatırım yapmıyor, bana da şu boktan saçın düşüyor.
Es porque nadie quiere invertir en ti, que me llenarás con ese pelo.
Bazı yatırımcılar buraları satın aldı. Yerel polisimiz ise istenmeyen kişileri kaçırtıyor.
Un constructor compró todo esto y ahora nuestra policía local está sacando a los indeseados.
Orası iyi iş yapıyor ve ben de yatırım yapmak istiyorum.
Eso es propiedad de primera y quiero poner un negocio en él.
Düşünün ki, çocuğunuza ninni söyleyip yatağına yatırıyorsunuz. Ve ardından evinizde patlayan yüksek kalibre mermilere karşı bir siper olarak kullanılıyor.
Imagínate cantar una canción de cuna a tu hijo, al meterlo a la cama, y luego tener que protegerlos, cuando una ráfaga de balas de alto calibre que, literalmente, entran hacia tu casa.