Yazıyor tradutor Espanhol
15,420 parallel translation
- Gövdede "Hamburg" yazıyor.
Dice "Hamburgo".
Gazete 40 milyon insanın yolculuğumuzu dikkatle takip ettiğini yazıyor.
Esa cantidad sigue nuestro viaje.
- Senin osuruğundan daha hızlı yazıyor, dostum.
Escribe más rápido de lo que uno se tira un pedo.
- Burda "Mutlu Yıldönümleri." yazıyor
- Dice "Feliz aniversario".
Kızın sana her gün yazıyor.
Tu hija te escribe a diario.
"İzinsiz girmek yasaktır," yazıyor.
- Dice "prohibido el paso". - ¿ En serio?
Burada Air Force One'da uçtuğun yazıyor.
Aquí dice que usted voló en el Air Force One.
Yeni kitap yazıyor, Tanrı yardımcım olsun.
Está escribiendo un nuevo libro, que Dios me ayude.
Bilette yazıyor hanımefendi.
Está en el billete aéreo, señora.
Uluslararası bir organizasyonla korunduğu yazıyor ve dönüş şartlarını konuşmak için onlarla anlaşma sağlayabilir.
Dice que a Roldán lo protege una organización internacional y que mi cliente puede contactar con ellos para negociar las condiciones de su vuelta.
Tabelada tuvalet yazıyor.
El letrero que dice "baño".
Oku şunları bak ne yazıyor.
Léeme esto.
Sözleşmede Beretta yazıyor, Beretta istiyorum.
El contrato dice Beretta, quiero Beretta.
"11 Aralık 1941-7 Mayıs 1943" yazıyor.
Dice : "11 de diciembre de 1941 al 7 de mayo de 1943".
Bunların yarısında "kusurlu" yazıyor.
La mitad dicen "defectuoso".
Her yerinde "silah araştırmaları" yazıyor.
Tiene "investigación de armas" escrito por todas partes.
Çoğunlukla "falan filan" yazıyor.
Básicamente dice : "Bla, bla, bla".
Tüfek eğitimini almadığın yazıyor.
Aquí dice que no está calificado en rifle...
Bütün konuşmaları onlar yazıyor. Sorun olmamalı.
Ella escribió los temas a tratar.
Bak üzerinde kader yazıyor ve öyle de.
De verdad, allí dice'Destino'.
- Topun üstünde yazıyor.
- No, ahí lo dice.
Onun alnında evde sadece bir süs eşyası olmak mı yazıyor?
¿ O ella solo esta destinada para el decoro?
Hepsi bu defterde yazıyor.
Está todo en este cuaderno.
- Burada 1953 yazıyor?
Esta es de 1953.
"Troy Maxson" yazıyor.
Dice : "Troy Maxson".
Doğmuş herkesin ismi yazıyor orada.
Tiene los nombres de todas las personas que nacieron.
Devletin çekin yarısını hastaneye, yarısını sana gönderdiği yazıyor.
Dice que el gobierno divide el cheque entre el hospital y tú.
Evet, klasörde yazıyor Lou.
Sí, está en la carpeta, Lou.
Tabelanın arkasında da "Hiç uğraşmadım" yazıyor.
Y atrás dice : "Ni siquiera lo intenté".
Programda yazıyor zaten...
Está en el itinerario, así que...
50 farklı dilde bizi ilgilendirmediği yazıyor.
Dice que no nos incumbe en 50 idiomas.
Hepsi özgeçmişinde yazıyor.
Está justo aquí en su currículum.
Sevgili Steve, en sevdiğin 15 yaşındaki yazıyor yine.
" Querido Steve, es tu quinceañera preferida otra vez.
Sevgili Steve McQueen, en sevdiğin 15 yaşındaki yazıyor yine. İşte olan bu.
"Querido Steve McQueen, es tu quinceañera preferida otra vez".
Programda "antreman" yazıyor.
El calendario dice : "práctica de bateo".
Bu, kimseye kahveyle Viagra koyarsanız olduğu yazıyor aşk hayatını geliştirmek olmayacak ancak çerezleri yumuşak önleyecektir.
Dice aquí, que si pones Viagra en tu café, no mejorará tu vida amorosa, pero evitará que tus galletas se ablanden.
"İstediğimiz kişiye hizmet etmeyi reddetme hakkına sahibiz!" yazıyor.
"Nos reservamos el derecho a no servirle a quien queramos".
Peki kimliğinde ne yazıyor?
¿ Qué dice su tarjeta de identificación?
Karen'ın günlüğündeki bir yazıda hiç Jack gibi birini tanımadığını yazıyor.
De acuerdo con una entrada en el diario de Karen en el momento, Jack es diferente a cualquier persona que había conocido antes.
Onlara akşam 6'da kanıt vereceğini yazıyor.
Dice que les dará pruebas hoy a las 6 : 00PM.
Tablanca yazıyor ki "Sautuola, daha uygun bir soruşturma yapmaktansa kişisel ihtişamla daha çok ilgileniyor gibi görünüyor."
Tablanca escribe : "Sautuola parece más interesado en su gloria personal que en investigar correctamente".
Dergilerde çıkan yazıları kesip albüm yaptı. Ne kadar küçük olduğuna bakmadan gazete kupürlerini bile kesip saklıyor.
Tiene un cuaderno con todos los artículos de revistas periódicos, por pequeños que sean.
Eve geliyor, telefonu eline alıyor, mail yazıp duruyorsun.
Llegas a casa, estás en tu celular o estás enviando correos electrónicos.
Yüzünde ne yazıyor öyle?
- ¿ Tienes la cara pintada?
Burada tarih yazılıyor!
¡ Están haciendo historia en Flex Off!
Ne yazık ki, bu işi düzgünce yapmak biraz zaman alıyor.
Por desgracia, hacerlo correctamente toma tiempo.
Sanırım, video kart sürücümüz, bizim, gözetleme yazılımımızdan pek hoşlanmıyor.
Mierda, no creo que al driver de la tarjeta de video le guste nuestro software de vigilancia.
Neyse, yaz daha yeni başlıyor.
Al menos el verano valdrá la pena.
Birbirlerinden ayrı büyümüş iki kızın yaz kampında buluşup şaşırmalarını anlatıyor.
Sobre dos chicas que crecieron separadas, y entonces se conocen en el campamento de verano y les vuela la mente.
yeni bir spor efsanesi yazılıyor.
Y su guardia ofensiva estrella, Brandon Burlsworth.
Heimdahl'a gizli kapı yazılımları satıyor.
Le vende puertas trampa a Heimdahl.