English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Y ] / Yonetmen

Yonetmen tradutor Espanhol

2,532 parallel translation
Önceleri bu işi çok önemsediler. Görevi yönetmene verdiler. Yönetmen sahneyi anons eder ve... sonra klaketi şaklatıp, yerine geçerek "motor" deyip çekimi başlatırdı.
Y al principio, pensaron que era una función tan importante, que la hacía el director, y él solemnemente anunciaba la escena y luego cerraba y se sentaba y decía : "Acción".
Bir çok büyüleyici yıldız ve yönetmen geliyordu. En önemlisiyse çok iyi Hollywood kameramanlarının gelmesiydi.
Muchas grandes estrellas vinieron, y grandes directores, y, lo más importante, los mejores camarógrafos de Hollywood.
İçinde 22 denizcinin bulunduğu bir filika vardı. Technicolor kamera çok hantaldı ve çalışmak çok zordu. Yönetmen, ben ve bir kaç asistan daha içindeydik.
Era un bote salvavidas con 22 marinos mercantes en él, y la cámara de Technicolor que era muy torpe y muy difícil de trabajar, y el director y yo y unos cuantos asistentes más.
"Black Narcissus" ta ekipçe Hindistan'a gideceğimizi sanıyorduk. Yönetmen Michael Powell bize tüm filmin İngiltere'de... Pinewood Studyolarında çekileceğini söyleyince çok şaşırdık.
En "Black Narcissus", esperábamos ir a locaciones de la India, y nos sorprendió mucho cuando Michael Powell, el director, nos dijo que toda la película se iba a realizar en los estudios Pinewood en Inglaterra.
Yönetmen yardımcısı sete geldi ve "Flynn geldi," dedi.
El asistente del director vino al set y dijo : " Flynn llegó.
Onda mükemmel bir yönetmen potansiyeli vardı... ve bunu tartıştık. Aslına bakarsanız nasıl idare ettiğini... ve yönetmenin nasıl hissettirdiğini görmek için... Vikinler'de kısa bir sahneyi yönetmesine izin verdim.
Jack tenía todo el potencial para ser un excelente director, y lo discutimos, y de hecho, lo dejé dirigir una breve escena en "Los vikingos", sólo para ver cómo lo manejaba, y cómo se sentía dirigiendo una película.
Bir kaç B filminde çalıştım. Eleştirmenlerin ilk sorduğu... neden kameraman olarak zirvedeyken... vasat bir yönetmen olmak istediğimdi.
Trabajé en un par de películas clase B, y lo primero que los críticos dijeron fue, en efecto, por qué diablos quería yo ser un director mediocre habiendo sido un camarógrafo consagrado...
Yönetmen Jack Cardiff'ti.
Jack Cardiff era el director.
Bence yönetmen olan sinematografların filmdeki görüntüye odaklanmalarından... endişe edilebilir ama... Jack'ın böyle yaptığını sanmıyorum. Bence o dönem başarılı bir kameraman olan...
Creo que los directores de fotografía se inclinan a ser situados a concentrarse en el aspecto de la imagen, lo que no creo que Jack hiciera, y pienso que fue muy inteligente al querer trabajar con Freddie Francis,
Kendinizi Amerikan Akademi Ödülleri'nde... O yıl "Sapık"'ı yöneten Alfred Hitchcock ile birlikte en iyi yönetmen adayı olarak buldunuz.
Y te encontraste nominado como mejor director en los premios de la Academia, junto a Alfred Hitchcock, que había hecho "Psicosis" ese año.
Yönetmen, yapımcı, oyuncu ve program tasarlayıcısıyım.
Soy la directora, productora, estrella, y yo diseñé los programas.
Yönetmen bey, çıkacağım duvar bu mu?
Sr. Director, ¿ tengo que derribar esa pared, no?
Bu yüzden yönetmen olmadım
Esta es la razón por la que no llegó a ser un director.
Yönetmen de istiyor Ne kadar?
El "director" también quiere algo... ¿ Cuánto? .
Niye Romanya da o kadar yönetmen var sence?
¿ Por qué crees que hay muchos directores de cine en Rumania? .
Bir yönetmen, Saint Germain'de ufacık bir kafede keşfetmişti beni.
Un director me descubrió en un pequeño café en Saint-Germain.
Büyük bir yönetmen olacaktı güya. Hiç duymadın mı?
En su momento se decía que era un gran director. ¿ No lo conoces?
- Sash, bu Billy Walsh muhteşem bir yönetmen.
- Sash, éste es Billy Walsh... -... un cineasta increíble.
- Ben de Dana ve yönetmen ile konuştum ve delirmek üzereler.
- Ya hablé con Shauna. - Pues yo hablé con Dana y el director y están histéricos.
- Ama yönetmen daha fazlasını istiyor.
- Para mí lo es. - Pero nuestro director quiere más.
Ama yönetmen yok. İşi bıraktı.
Pero nuestro director no.
Stüdyo bugün yeni bir yönetmen getiriyor.
El estudio traerá hoy un nuevo director.
Yönetmen arkadaşım bana H.D.A. derdi her şeye dayanıklı.
Mi amigo director solía llamarme D.G.H.P. Dura galleta hija de puta.
Yönetmen olur da repliğimi unutursam diye oyun boyunca bunu takmamı istiyor.
El director quiere que use eso en mis presentaciones. Por las dudas que olvide una línea.
daha derin anlayabilmek için bize ilham kaynağı oluyor. YA MARİHUANA KANSERİ TEDAVİ EDİYORSA? Yönetmen
... este grupo de químicos tiene propiedades significativamente antitumorales el cannabis cura células cancerosas en la mayoría de los casos... durante los últimos años, la planta de cáñamo ha demostrado ser anti-inflamatoria, anti-espasmódica y anti-bacteriana puede tratar depresiones, síndrome de estrés traumático
Çocuklar, yönetmen kafeteryada sorularınızı cevaplayacak..
Oh, hola, chicos. El director está respondiendo preguntas en la cafetería,
Yönetmen biraz savunmacı davranıyor ama sanırım bu bizi yakınlaştırabilir.
Bueno, el director es un poco defensivo, pero creo que hará que nos unamos más.
Birkaç saat sonra, yönetmen bir tane daha sahne çekimi için Bogie'ye ihtiyaç duyuyor, asistanını yanına çağırıyor.
Un par de horas más tarde el director se da cuenta de que necesita a Bogart para una toma más, así que envía al ayudante de producción.
Daha sonra yönetmen Bogie'yi merdivenin tepesine çıkarttırıp sesleniyor,
El director de algún modo le lleva a la parte superior de la escalera y le dice :
Aptal bir yönetmen yardımcısıyım.
Soy un estúpido asistente de director
Elbette, en sevdiğim yönetmen.
Por supuesto, es mi director favorito
Elbette en sevdiğin yönetmen olacak!
Claro, tenía que ser tu director favorito
Bense yönetmen olmak.
Yo quería ser director
Film çekmek için yer arayan bir yönetmen ve yapımcı var onların buraya bir göz atmalarını istiyorum.
Escucha, Yo, uh, tengo a un Director y un Productor aquí afuera buscando donde filmar una película, y quería que les dejarán dar un vistazo al lugar.
Aktörlerin yaptığı şeye karşı empati kurarsak, bu bizi daha iyi bir yönetmen yapar.
Seremos mejores directores si podemos tener empatía por lo que los actores están haciendo.
Yazdığına göre, yönetmen onu karaoke yaparken keşfetmiş.
Aparentemente, el director lo descubrió cantando karaoke.
Shelby Thomas Weems, yönetmen.
Shelby Thomas Weems, el director.
"Waterloo Bridge.", yönetmen ya da oyuncu?
Director o estrella, "El puente de Waterloo"
Merkezi senin yönetmen onlar için sorun olmaz diye düşünüyorum.
Creo que estarán bien con Ud. llevando esto.
- Yönetmen, stüdyo.
¿ el director, el estudio?
Yazar, aktör, yönetmen. Filmler yazıyor. "Benim Güzel Sevgilim" i de o yazdı.
Es novelista, actor, director, escribe películas, escribió Mi bella dama.
Yönetmen, sen Hwa Jong'a git.
No podemos solamente esperar aquí
Bayanlar ve baylar hoş geldiniz, karşınızda "The Office" ve "Extras" ın yaratıcısı yazar, yönetmen, aktör, yapımcı, insan sever, iki Altın Küre ödüllü iki Emmy ödüllü...
Señoras y señores, demos la bienvenida al escenario al creador de "The Office" y "Extras", escritor, director, actor, productor, filántropo, ganador de tres Globos de Oro dos Emmys de televisión y siete BAFTAs,
Don, yönetmen o.
Don. Él es el director.
Cyrano De Bergerac Yönetmen LEE Byung-hun
CYRANO DE BERGERAC DIRIGIDO POR LEE BYUNG-HUN
Yönetmen'im, yukarıda egzersiz mi yapıyorsun?
Directora, ¿ estás ejercitando ahí arriba?
Bu kadar az kişiye bile laf geçiremiyorken yönetmen olabileceğini mi sanıyorsun?
¿ Con esa poca experiencia, asumes que puedes ser una Directora?
Yönetmen Seo!
¡ Directora Seo!
- Sahne Yönetmen'im...
Director...
Sorumluluğun Yönetmen Xu'ya ait olması gerekmez mi?
¿ No debería la responsabilidad caer en el Director Xu?
TUTUCU ( Yönetmen "Catcher in the Rye" den esinlenerek bu ismi koymuştur. )
BLEAK NIGHT ( CRUDA NOCHE ) ( Traducción : Palomar Productions )

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]