Yulaf tradutor Espanhol
1,017 parallel translation
- Yulaf lapası, Kaptan kahvaltıda seviyor.
- Avena, al Capitán le encanta en el desayuno. - ¿ Nunca lo probó?
- Sen burada kal. - Kalamam, Yulaf lapan yanacak.
No puedo querido tu avena se quemará.
Ben civardaki bir evden biraz yulaf lapası alayım.
Iré a alguna casa cercana y les pediré sopa de arroz.
- Bugün daha fazla yulaf alacak.
- Hoy recibirá más avena. - Si, se la ha ganado.
Yulaf ezmesiyle başlasan iyi olur.
Tengo que empezar a hacer las gachas.
Sürünün gerisi, un, yulaf, mısır.
¿ El resto del ganado, la harina, la carne, el maíz?
Kuru üzümlü yulaf ezmesi, fındık ve tarçın.
Galletas de avena con pasas, frutos secos y canela.
Bütün Milano'yu dolaşıp Amerikan yulaf ezmesi aradım.
He buscado copos de avena americanos por todo Milán.
Aslında bu yulaf lapası.
Sólo son gachas.
Çocuklar yulaf ezmesi yer, ben de yumurta ve jambon isterim.
Los niños quieren cereales y yo huevos con bacon.
Diğer çocuklar gibi sabah 7 : 30'da kalkmasını, kahvaltıda... Yulaf ve buğday ezmesi yiyip, portakal suyu içmesini istiyorum.
Quiero que se levante cuando otros chicos lo hacen, a las 7 : 30 tenga su avena, su jugo de naranjas y su cereal para el desayuno
Ve içini tıka basa yulaf ezmesi ve portakal suyuyla doldurabilirim... Hatta veli toplantıların için sana da yastıklı bir hücre bile alabilirim.
Y hasta conseguirte una casa para tus encuentros de la PTA.
Peki, o zaman... Belki de Dorothy ve ben şu evi ve yulaf ezmesini alıp seni beklemeliyiz.
Bien tal vez Dorothy y yo deberíamos conseguir esa casa con la avena y esperarte allí.
Yine yulaf ezmesi, baba.
Otra vez avena, papá.
Yulaf ezmesi konusunu daha sonra konuşuruz.
Ya hablaremos de la avena otro día.
- Yulaf ezmesi ister misin?
- ¿ Quieres avena?
Yulaf yiyerek hayatı uzasın isteyen kim?
Toda la vida comiendo gachas, ¡ al diablo!
Ayrıca, yulaf bu şekilde yenmez.
La avena no se come así.
Maggie, neden yulaf lapamızı yemiyoruz?
Maggie, ¿ por qué no te comes el cereal?
Bize kunduz yağı ya da yulaf çorbası içirmemeli
Nunca darnos aceite de castor o jarabe
Kendi ilaçlarını onlara veriyor... yulaf lapasını da veriyor.
Les regala sus medicamentos y también sus gachas.
Yani pazarları... Hafta içleri patates veya yulaf lapası olurmuş.
Los domingos y los días de semana comían avena o papas.
Evet, sanırım yulaf ezmesi ve İngiliz sosisi alacağım.
Creo que tomaré el cuáquer, las salchichas de cerdo inglés...
Bizimki gibi zengin ve güçlü bir ülkenin atları besleyecek yulaf alamıyor olması çok yazık.
Cierto. Es una lástima que un país tan rico y poderoso como este... no pueda gastar algunos dólares para comprar avena para caballos.
Yeterince para varsa yulaf ezmesi bile satarmış.
Vendería avena si con eso ganara dinero.
Yulaf bitmek üzere. Kes onu.
No tenemos avena para alimentarlos.
Bizden birkaç yulafı esirgerdin demek — zaten çalınacak olanı yani?
¿ Nos niegas la avena? ¿ Quién puede decir de quién es?
Oğlum ona yulaf çorbası içiriyordu.
Y le hacia comer su sopa.
Dişsiz bile Beardsley'lerin kahvaltısında 2 kilo domuz 7 litre yulaf ezmesi üç düzine yumurta ve, yakmadığım taktirde, 40 dilim kızarmış ekmek vardı. Bu sadece öğle yemeğine kadar bastırıyordu.
Dientes o no, desayuno en casa de los Beardsley incluía 2 kilos de tocino 4 litros de avena, 3 docenas de huevos 40 pedazos de tostadas, a menos que se me cayeran y eso es solo para aguantar hasta el almuerzo.
Yulaf ezmesi sandviçini icat etmem gerekti. Haydi Phillip.
Tuve que inventarme el emparedado de avena.
- Yulaf teslim ediyorum.
- Una entrega de avena.
Yulaf mı?
¿ Avena?
Bir çiftçi ve reçber mutfakta oturuyorlarmış kahvaltı için hazırlanıyorlarmış, yulaf lapası ve süt.
¿ Os sabéis éste? Un granjero y un peón... estaban sentados en la cocina... preparándose para el desayuno, avena y leche.
Evet, çiftçi pencereyi açmış ve yulaf lapasını fırlatmış.
Sí, el granjero... abrió la ventana y tiró afuera la avena.
Ayakları yerden kesiliyor, bir parça yulaf lapası yiyorlar ve işte bu kadar.
Llegan aquí se toman un tazón de gachas de avena y : - Ya está.
Ama bu çayır yulafı çayı!
¡ Pero es té de caña de avena!
Çayır yulafı çayı ve zencefilli tart.
Té de caña de avena y pastel de jengibre.
Geçen hafta çok yulaf satıldı. 1.500... ölçek.
Barley hizo un gran pedido de 1.500... fanegas.
Sadece yulaf yiyip, şınav çekiliyor.
Sólo germen de trigo y planchas.
Ben... Yulaf ezmesi severim.
A mí me gusta un buen plato de avena.
Yedi tane somun ekmek, on kilo patates 100 gram çay, bir paket yulaf lapası iki paket mısır gevreği.
Siete rebanadas de pan, 10 kilos de patatas kilo y medio de té, un paquete de gachas de avena dos paquetes de cereales.
Ben yulaf ezmesi alacağım.
¿ Podría darme avena?
- Yulaf ezmesi mi?
- ¿ Avena?
- Evet, yulaf ezmesi.
- Sí, avena.
Gereksinimler : Yulaf, arpa, havuç.
Carencias : avena, cebada, zanahorias.
Bana dedi ki : olabilecek en kötü şey... erkeğin, dudaklarını ıslak yulaf kasesine sürüyormuş gibi hissetmesidir.
Me dijo que lo peor que puede ocurrir... es que un chico crea que ha metido los labios en un bol de harina mojada.
- Yulaf lapası, domuz eti ve yumurta.
- Cereal, bacon y huevos.
Diz kapaklarından yulaf ezmesi yapacağım.
Te las haré papilla.
Çikolata istiyorum, Henry. Bana verdiğin Kurbağa yulaf ezmesini değil.
Quiero chocolate Hershey, no esa papilla gabacha que me habéis dado.
- Yulaf için 25 sent.
- Son dos centavos para avena.
Ye. Sana iyi bir yulaf lapası.
Cómetelo, es bueno parat ¡.