Yumuşak tradutor Espanhol
6,738 parallel translation
Ya da platanos. Bunlar maduros için, bak yumuşak.
Están maduros, ¿ sientes lo suave?
Yumuşak davranma.
No seas blando.
Tıpkı bir savaşçının kalbi gibi soğukken sert, sıcakken yumuşak!
Al igual que el corazón de un guerrero. Resistente al frío. Suave cuando está caliente.
D'Albert, Do majör, 96. eser, lirik tarzında, yumuşak ve unutulmaz.
Composición 96 de d'Albert en Do, emocionante, delicada, inolvidable...
Yumuşak, sert, orta boy?
Suave, duro, mediano?
Yumuşak ince kum kaynaklı kıyı tarafındaki...
... causado al amontonarse el cieno blando desde los lados... Debbie, ¿ nos dejas solos un momento? Claro.
Ananas yüzünden kızartma yumuşak olmuş.
Las patatas fritas se ponen blandas por la piña.
Bazen dudakları pembe bir gül yaprağı gibi yumuşak.
Unas veces sus labios son del suave rosa de un pétalo.
Melba'nın daha yumuşak dokunuşları tercih ettiğini söyleyebiliriz.
Solo digamos que melba prefiere un toque más suave.
"Kendimi o zarif ve yumuşak vücudundan alıkoyamadığım zaman..."
"Cuando no me puedo acostar al lado de tu cuerpo suave y valiente."
Severim bir kadının ağzından öpücükler gibi eriyen yumuşak, serseri Latin lisanını.
" Me encanta la lengua, ese latín bastardo, derritiéndose como los besos de una boca femenina.
Umarım çok daha yumuşak olduğunu fark edersiniz.
Y espero que hayan notado que es más suave.
Kenarları nasıl bu kadar yumuşak yaptın?
¿ Cómo están tan suaves estos bordes?
Yumuşak hale gelene dek karıştırın.
Mezclar hasta obtener una preparación sedosa.
Kendisi biraz yumuşak çünkü. Senin gibileri niye buraya alıyorlarsa.
No sé por qué dejan a los de su tipo aquí.
Ben de alkışın kendi yumuşak ve tozlu şekliyle basbaya coşkulu olduğunu düşünmüştüm.
Pienso que el aplauso fue rotundamente entusiasta en su sentido suave y polvoriento
Yatak da... çok yumuşak.
Y la cama. Tan suave.
Kızın gitarıyla şarkı çalmaya başlarlar, yumuşak bir müzik.
Está tocando una canción para ella en la guitarra, música suave.
CIA'nin yumuşak karnını halka açarak mı?
La exposición de la criminal bajo vientre de la CIA?
İletişim kurabilmek için yumuşak bir dil kullanıyorum.
Estoy usando el uso semántico para sonar accesible.
Her neyse, yumuşak başlı gece bekçisi benim.
De todos modos, soy un sumiso guarda nocturno, ese soy yo.
Büyükannem, nasıl desem, bayağı titizdi ve bir kedi kulağı kadar yumuşak bir derisi vardı.
Mi abuela, era muy limpia y tenía la piel como la de las orejas de un gato.
Ellerin çok yumuşak, büyükanne.
Tus manos son tan suaves, abuela.
Tony yumuşak başlı çocuktur, gelmene çok sevineceğinden eminim.
Tony es amigable. No le importará que venga.
Bakire götünden daha yumuşak.
Más suaves que las caderas de una virgen.
Lollys yumuşak ve sıcak. Ayrıca yakın.
Lollys es suave, caliente, y está cerca.
İşte gelen tepkilerin bir videosu. Bu yuhalamalar umurumda değil çünkü son iki dakikalık bölümde yumuşak kırmızı bir pasta dilimini alkışlamıştınız.
Aquí tenéis un vídeo de algunos indignados.
- Şu an yumuşak olan bir yerim yok.
No hay nada blando en mi ahora.
Ve bence Quebec'te yaşayan insanların tek yumuşak karnı bu.
Y eso, en mi opinión, es la única falla de la poderosa gente de Québec.
Dokunsana Hattie, çok yumuşak.
Tócalos, Hattie, tan suaves.
Yumuşak.
Es suave.
-... ve çok yumuşak dudakların var.
- con unos labios muy suaves.
Oldukça kurumuş bir alandan güzel yumuşak Perulu...
Precioso suave peruano de un campo con buen drenaje...
Seni yumuşak kabuklu aptal!
¡ Idiota debilucho!
Söylemeliyim ki küçük kristal bir tek boynuzlu attan başka hiçbir şey Hulk'un yumuşak tarafını gösteremez.
Tengo que decir que realmente no hay nada como un pequeño unicornio de vidrio para mostrar tu lado suave, Hulkie.
Bütün Nazi Avrupası'ndaki en yumuşak başlı ve disiplinli bölge!
Era el territorio más dócil y disciplinado de toda la Europa nazi.
Diplomasi, tüm yumuşak ifadeler.
La diplomacia, todo frases de seda.
Biraz daha yumuşak olabileceğini düşünmüştüm.
Pensé que sería un poco más flexible.
Kimse bu makama yumuşak olmak için gelmez.
No estoy aquí por ser blanda.
Kürkü çok yumuşak ve esnek.
Noqueando a un bebé panda.
- Yumuşak saçlar.
- Suave pelo.
Arkana yumuşak bir şeyler koydum.
Un poco de relleno.
Hadi ama, yumuşak olma.
Vamos, no seas sensible.
Yumuşak sikini topla, nonoş arabana bin ve hemen Stu'nun evine git.
Guárdate esa verga flácida, métete en tu coche afeminado y ve a casa de Stu a todo prisa.
Ne mutlu yumuşak huylu olanlara çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar.
Bienaventurados los mansos, porque ellos heredarán la tierra.
- Çok yüksek yerlerde var, seni yumuşak.
En las altas esferas, maricón.
- Softball. ( Büyük yumuşak topla oynanan beyzbol )
- Softball.
Hepsi de çok yumuşak.
No salgo más con chicos blancos.
Bu Latince, yani yumusak'V'.
Es latín, por lo que la "V" es suave.
Yumuşak bir şey.
Cosas escamosas.
Boyle yumusak olma.
No seas una nenaza.