Yusef tradutor Espanhol
146 parallel translation
Üzerindeki belgelerden, aşırı solcu Devrim Askerleri örgütü üyesi Eritre'li bir öğrenci Yusef Belabar olarak tanımlandı.
Sus documentos lo identifican como Yusef Belabar, un estudiante de Eritrea y miembro del grupo de izquierdas Soldados de la Revolución.
- Yusuf Berangi.
- Yusef Berangi.
Aslında sadece bu sabah Kareem ve Ucef Allibamgaba * birbirlerini gayet iyi tanıyorlar gibi görünüyordu.
¡ De hecho, esta mañana, Kareem y Yusef Alí-Ben-Gabba...! ¡ Parecían conocerse el uno al otro bastante bien!
Yusuf bayrağımızı yaptı.
Yusef ha hecho nuestra bandera.
Bliiyor musun, Yusuf, bir zamanlar bende üç ayaklı bir tay vardı.
¿ Sabes, Yusef? Yo tuve un caballo que nació con tres patas.
Yusuf Baba!
¡ Papá Yusef!
Yusuf? Efendim. Meryem'in ellerini yıkar mısın?
Yusef, por favor lávale las manos a Maryam.
Ben Yusuf.
Soy Yusef.
"Hey, millet Yusuf görebiliyor, Yusuf'umun gözleri görebiliyor!"
"Ey, gente, Yusef puede ver, los ojos de mi Yusef pueden ver!"
Tamam, hazır olun Yusuf Bey.
Ahora, quieto, Sr. Yusef.
Yusuf, gençlik yıllarından kalan binlerce fotoğrafın var bende.
Yusef, tengo cientos de fotos de tí creciendo.
Merhaba, Yusuf Bey!
¡ Hola, Sr. Yusef!
- Güle güle Yusuf. - Hoşça kalın.
- Adiós, Yusef.
Yine gelin, Yusuf.
Vuelve, Yusef.
- Yusuf, dikkatli ol.
- Cuidado, Yusef.
Yusuf, canım, gel...
Yusef, querido, ven...
Affedersiniz, Yusuf Bey.
Discúlpeme, Sr. Yusef.
Bunu Yusuf'a benim okuyacağımı ve en yorumlarını hemen ileteceğimi söyle. Çok teşekkür ederim.
Dígale que se la leeré a Yusef y le daré sus comentarios pronto.
- Ziyarete gelmene çok sevindim, Yusuf. - Teşekkür ederim, Amca.
- Me alegra mucho que me visites, Yusef.
Bu aralar çok meşgul olduğunu biliyorum ama Yusuf Bey'in tezimi okuyup okumadığını öğrenmek istedim... Okuduysa da, ne düşündüğünü?
Sé que estás muy ocupada estos días... pero quería saber si el Sr. Yusef ha leído mi tesis... y qué piensa de ella.
Bir de, Mevlana Grubu'nun konseri var.
¡ Ah! Ahí un recital del grupo Mowlana, quería que tú y Yusef...
Yusuf Bey'in tezimi okuyup okumadığını öğrenmek istedim... Okuduysa da, ne düşündüğünü?
... Quería saber si el Sr. Yusef ha leído mi tesis... y qué piensa de ella.
Yusuf, hayatını ne hale getirmeye çalışıyorsun?
Yusef, ¿ qué estás haciendo con tu vida?
Yusuf Bey, anneniz evinde değil. - Selam.
Sr. Yusef, ella no está en casa.
Selamlar, Yusuf!
- ¡ Saludos, Yusef!
- Sakin ol, Yusuf.
- Relájate, Yusef.
Hadi be, Yusef'le vedalaşmayı unuttum.
Oh, leches, olvidé decirle adiós a Yusef.
Yusuf, "Çabuk heyecanlanan", beş harfli?
Yusef, ¿ palabra de cinco letras para "chico excitado"?
Pekâlâ, 15 yaşındaydım ve St. Claire'nin yukarısında evimizin arkasındaki ara sokakta Johnny Yusef adında bir oğlanlaydı.
Está bien, tenía 15, y ocurrió en un callejón detrás de la casa de mis padres en St. Claire con un chico llamado Johnny Yusef.
Yusef kim?
¿ Qué Yusef?
Yusef Abdul Hamid?
¿ Yusef Abdul Hamid?
Şeyh Ebu Talip Yusuf, üst düzey Sünni din adamı.
Sheik Abu Talid Yusef, el clérigo Sunni más importante en asistir.
Vesper'ın sevgilisi Yusuf Kabira Fas'ta kaçırılmıştı. Kız onu kurtarmaya çalışıyordu.
El novio de Vesper, Yusef Kabira, el tipo que secuestraron en Marruecos, el que ella intentaba salvar.
- Bunu Yusef Jackson'dan duydum.
Y lo escuché de Yusef Jackson.
Ben Yusef.
Soy Yusef.
Yusef'in partnerim olduğunu sanmasından bile daha kötü.
Fue suficientemente malo que Yusef pensara que eras mi pareja.
Ama bu listede Iraklı doktorlar Malik Yusef, Abbas Khalef ve Howard Ziad'ın isimleri hâlâ duruyor.
Pero todavía lista a Malik Yusef, Abbas Khalef y Howard Ziad como los médicos iraquíes que trabajaron en el programa.
Doktor Malik Yusef...
Doctor Malik Yusef.
Doktor Yusef, bu projeden haberi olan kaç kişi daha var?
Doctor Yusef, ¿ cuántas personas sabían de esto?
- Merhaba Yusef.
- Hola, Yusef.
Yusef!
¡ Yusef!
Hey, Yusef! Garip bir koku var.
Oye, Yus huele muy raro.
Bir arkadaşım var, adı Yusef. Ailesi orada oturuyor.
Tengo otro amigo, Yusef, y sus padres son de allí.
- Yusef gitmiş.
- Yusef se ha largado.
Yusef dönecek, göreceksin.
Venga, ya verás como vuelve.
Yusef bilir ki, ne varsa eskide vardır!
Pero Yusef sabe que se cocina mejor en una olla vieja.
Ayrıca bunu bilen sadece Yusef değil.
Además, Yus no es el único.
- Merhaba Yusef, nasılsın?
- Ciao, Yus, ¿ cómo te va?
Yusef.
Es Yusef.
Yusuf!
¡ Yusef!
Um, Mesela... amcam Yusef.
Eh, como...