Yüzün tradutor Espanhol
3,002 parallel translation
- Yüzün kızarıyor.
- Te estás sonrojando.
Poker yüzün korkunç, Lazarus.
Su cara de póquer es Lázaro terrible.
Güzel bir yüzün var.
Tienes un rostro agradable.
Bişeyler yapmalısın görüntünle ilgili Ayakkabın, gömleğin saçların Yüzün
Tenemos que hacer algo con tu apariencia, zapatos, camisas, el pelo, la cara.
- Pat bence yüzün Tiffany'e dönük olmalı.
- Creo que deberías enfrentar a Tiffany.
# Senin yüzün asıkken biz nasıl mutlu olabiliriz #
"¿ Por qué estas enfadada?" "Conmigo."
- Geçmişteki yüzün.
- Tu cara parece al revés.
Derilerini yüzün.Balkondan atın.
Despelléjenlos. Tírenlos por el balcón.
Kamera için yüzün lazım.
Thi debe verse cara a la cámara.
Tamam, buna inanmak sana çok zor gelecek ama bu senin yüzün değil.
Te va a costar trabajo creer esto pero esta no es tu cara.
Herşey için çok geç olmadan ve sen sonsuza kadar buraya tıkılı kalmadan önce tanıdık bir yüzün seni geri getirmek için yardımcı olabileceğini düşündüler.
Pensaron que una cara familiar podía ayudarte a volver antes de quedarte atrapado aquí.
- Yüzün tam bana doğru bakacak. - Tamam.
- Solo debes mirarme a mí.
Yüzün gülsün ve nazik ol.
Anímate y sé amable.
O hâlde plajlara gidiyorsanız lütfen uyarı levhalarını gözlemleyin ve sadece flamalar arasında yüzün.
Así, si van a ir a la playa... observen las señales y naden sólo entre los banderines.
Yüzün.
Nada.
- Yüzün!
- Nada.
Yüzün nasıl?
¿ Cómo está tu cara?
Gelecek sefer ışık söndüğünde teknenin arka tarafına gidin ve sahile doğru yüzün.
La próxima la próxima vez que se apague la luz ustedes vayan a la parte de atrás del barco, deslícense y enfilen hacia la orilla.
Kendi şeritinizde yüzün, insanlar.
- Quédense en su andarivel. - ¡ Qué bueno!
Senin yüzün gibi değil.
No es como la cara.
Senin yüzün çok güzel.
No tienes una cara muy amable.
Yüzün!
¡ Tu cara!
Şu haline bak. Yaşlısın ve yüzün tuhaf yaralarla dolu.
Mírese... es viejo, tiene cicatrices raras.
Senin de fahişe kıçı gibi bir yüzün var Parsons.
Parsons, tienes una cara como culo de una puta vieja.
- Yüzün ortaya çıksın.
- - Muestre su cara.
Şimdi sesine yüzün de eklenmiş oldu.
Ahora la voz tiene cara.
Yüzün karnımdan daha fazla zarar görmüş.
Tu cara fue dañada Más que mi vientre.
Ne kadar uzun bir yüzün var.
- ¿ Por qué tienes esa cara larga?
Onun yüzün için olanı da var mı?
¿ Se lo hiciste a uno de ellos por su cara?
- Yüzün diye düşünüyorum.
Creo que es tu cara.
Yüzün hafiften kızarmış.
Te vez un poco rojo de la cara.
Yüzün için üzgünüm.
Siento lo de tu cara.
Ama senin yüzün iğrenç iğrenç.
Pero su cara es asquerosa... Repugnante.
Çok ilginç bir yüzün var.
"Es muy interesante tu cara."
Yüzün pislenmiş.
Tienes mierda en la cara.
Yüzün ekşimişti.
Parecías amargo.
Çok güzel bir yüzün var.
Tiene un rostro hermoso.
Yüzün o kadar asık ki güzelliği gözükmüyor.
Te ves muy triste. Estás escondiendo tu belleza.
Yüzün çok değişmiş.
Tu rostro cambió tanto.
Yüzün kızarmış. Ateşin mi var?
Se te ve ruborizado. ¿ Tienes fiebre?
Hadi lan, bırak bahane bulmayı, ağzın yüzün birbirine karışmıştı, gördüm!
- Eres un fantasma Te quedaste dormido y ya está
- O zaman yüzün niye asık? Benimle uğraşmayı bırakıp, burada ne aradığımızı söyleyecek misin?
¿ Quieres dejar de tocarme los cojones y decirme qué hacemos aquí?
Şu haline bak, yüzün kıp kırmızı oldu.
Te estás sonrojando.
Yüzün kanıyor.
Te cortaste.
Charlie, yüzün aynı kıçıma benzedi. - Senin de mi şüphelerin var?
Charlie, tienes cara de culo abofeteado ¿ Tienes dudas también?
- O... - Yüzün mü kızardı senin?
Bueno, él es...
Üzgünüm. Yüzün düşmedi mi daha?
Disculpa. ¿ Ya se te cayó la cara?
Evet, yüzün gözün boya içinde kalmış.
Sí, tienes pintura en toda la cara y también en tu cuerpo.
Yüzün kızardı Jed.
- Te sonrojaste, Jed.
Yüzün hala kırmızı.
Tu cara sigue roja.
Neden yüzün böyle?
¿ Por qué tienes la cara así?