Zaferler tradutor Espanhol
173 parallel translation
Ve biz İsveç için yeni zaferler kazanmaya devam edeceğiz.
Y obtendremos victorias aún mayores para Suecia.
BURADA, ŞANLI ZAFERLER KAZANMIŞ AMERİKAN ASKERİ YATMAKTADIR
AQUÍ DESCANSA EN GLORIA UN SOLDADO AMERICANO.
Zaferler, avantaya ait.
El vencedor recibe los laureles.
Domuz diyorlar bize, domuz diye kirletiyorlar milletimizin adını. Kazandığımız zaferler ne kadar parlak da olsa, şanımızı kemiriyor bu hâlimiz.
Nos llaman borrachos,... con sucia expresión manchan nuestra fama, y en verdad nuestros logros merman, por elevados que sean.
- Yarım kalmış zaferler...
- Una victoria a medias.
Birçok savaş verdik, büyük zaferler kazandık.
Hemos luchado en muchas batallas y conseguido grandes victorias.
Leonidas'a ucuz zaferler veriyoruz.
Se lo estamos poniendo muy fácil.
Subaylar, büyük zaferler hakkında kitaplar dağıtıyor.
Los oficiales reparten libros sobre los grandes conquistadores.
Bu zaferler istenilen avantajları sağlamayınca cumhuriyetçiler zaman kaybetti. Bununla birlikte General Franco Varela'ye misilleme yapma imkanını verdi.
Incapaces de aprovechar su triunfo inicial, los republicanos pierden tiempo y permiten contraatacar al general franquista Varela.
Savaş manevralarından kalma bir faaliyet saldırılar, sortiler, ihlaller, püskürtmeler, zaferler, yenilgiler.
Es actividad de guerra o de grandes maniobras con asaltos, salidas, puntas de lanzas repliegues, victorias, derrotas.
Tepelerinde güzel rüzgâr çekişme, aldatmaca ve zaferler getiriyor. Macera ; yaşanabilir evler ve bahçeler kazanmak ve buralara işlenip hakkını elde etmektir.
Sobre estos cerros, con el primer viento favorable la aventura es conquistar casas habitables jardines cultivables, la justicia.
- Çeşitli türde zaferler vardır.
- Hay muchos tipos de victoria.
İlk ve son kez, şanlı ordu tarafından kazanılan şanlı zaferler fikri kafalardan silinip atılmalı.
La idea de una victoria gloriosa lograda por un glorioso ejército debe ser eliminada.
Savaş boyunca bazı adamlar, madalya alır, zaferler kazanır.
En una guerra son hombres que ganan medallas, logran victorias.
José Dolores ihtilali üstlenir ve çeşitli zaferler kazanan yeni bir ordu örgütler.
José Dolores dirigió la revolución... y organizó un nuevo ejército que obtuvo varias victorias.
Fakat yakışıklı kahramanın kazandığı zaferler ona rahat vermemişti.
Pero los laureles ganados por el bello héroe no le dieron descanso.
Aşırılıklar, sırlar, ihlal edilen kurallar, ümitsiz fırsatlar, muhteşem başarısızlıklar ve muhteşem zaferler.
Los arrebatos, los sufrimientos, las reglas quebrantadas, las ocasiones desesperadas, los gloriosos fracasos y victorias.
Evet, hayatları boyunca bazı zaferler ve sonra da...
Algunos, al contrario... Sí, algunos logran sus objetivos en vida, y entonces...
"su ana kadar cesaretle elde edilen sonuçlarla ve gidilmesi gereken uzun bir yolun bilinciyle," "tum enerjimizi mucadeleye aktarmamiz gerekmektedir... zaferler için bu gereklidir..." "ulkedeki uretici guçlerin birlikte mucadelesi ile."
Animado por los progresos ya realizados en este sentido... y valorando también el camino que queda por recorrer... nosotros lucharemos con toda nuestra energía... para conducir a su término victorioso... la obra de reagrupar a todas las fuerzas vivas de la nación.
Roma askerleri zırhları sayesinde zaferler kazanmıştır.
Los legionarios romanos vencieron gracias a las corazas.
Çin ve Rus savaşları, Mançurya Olayı, tüm zaferler
Las guerras de Sino y Rusia, el incidente de Manchuria, todas victorias.
Elde ettikleri zaferler, hayal ettiklerinden de öteydi.
Tenían una victoria con la que ni soñaba.
Elde ettiği çabuk ve kesin zaferler kendi kurmaylarına bile parmak ısırtyordu.
La velocidad y la convicción de sus victorias se asombraron a sus generales.
Ancak Almanların batıda elde ettiği zaferler beklediğinden hızlı gelişmişti.
Pero las victorias alemanas Al oeste, eran más rápidos de lo que esperaba.
Midway Muharebesi, gelmiş geçmiş en büyük deniz savaşlarından biriydi [12]. Böylelikle ABD, Pasifik'teki deniz hakimiyetini yeniden ele geçiriyor Japonların yeni zaferler kazanma hayali suya düşüyordu.
Midway, una de las más grandes batallas buques de todos los tiempos, implicó la recuperación del control EE.UU. Naval del Pacífico y el fin de la esperanza japonesa nuevos logros.
Zaferler ve hileler... Hazineler ve taklitler.
Los triunfos y los fraudes, los tesoros y las falsificaciones.
Fakat hemen ardından zaferler, savaş müzikleri sürekli çalan askerî marşlar...
Pero de inmediato todas las victorias y las grandes canciones de guerra y las marchas por la radio todo el día...
1941'de elde edilen zaferler, Japonya'yı, ölümüne savunulan engin bir koruma çemberine almıştı.
Las victorias de 1941 habían colocado Japón detrás de un gran anillo de protección, defendido en la muerte.
- Bak. 1942'de Buisson'la birlikte Zaferler Sokağı soygunundaymış.
Estaba en el golpe de Victoires con Buisson.
Zaferler mi yoksa Zafer Sokağı mı?
¿ Victoires o Victoria?
Zaferler Sokağı.
- Victoires. - Vale.
Birileri onları, yüzleri, binleri görüp öğrenmeli, hesap zamanı geldiğince... yenilgiler ve zaferler toplandığı zaman... birilerinin kıçına girecek, birilerinin kıçına girecek çünkü...
Es necesario ver. Aprender a ver que esas decenas, esas centenas... esos millares como usted y yo, cuando se trata de pagar... cuando hay que hacer la cuenta de las derrotas y de las victorias... vamos de culo, muy a menudo.
- Askeri zaferler konu dışı.
Una victoria es imposible.
Ordulara karşı zaferler kazandık.
Hemos ganado batallas contra ejércitos.
Kansız kazandığı zaferler üstün dehasını kanıtlıyor.
Su total brillantez está en sus victorias sin derramamiento de sangre.
Tanrı ona tüm görevleri için güç versin. Her diyarda zaferler kazansın... tek kaygısı ordusu olsun.
Que de fuerza su alma se llene... para que en tierras lejanas su gloria resuene.
Yıllar süren zaferler... yenilgiyle bitebilir mi?
¿ Crees que el resultado de muchos años de victorias y de éxitos puede ser una derrota?
Kazandığı zaferler onu çok cesaretlendiriyordu. Ve o kaybedene kadar seks yapmamaya yemin etti.
Tanto le gustó ganar que prometió que dejaría el sexo hasta que perdiera.
Tanrının daha büyük zaferler kazanması için.
Para la mayor glorificación de Dios.
Rekor kitaplarında ahlaki zaferler için bir kayıt yoktur.
No hay ningún récord de victorias morales.
Kalıcı zaferler yürekte kazanılır şu ya da bu toprakta değil.
Las victorias duraderas se ganan en el corazón no en esta tierra o en aquélla.
Zaferler, inşaat, dikme ve sikimin kalkması için doğmuşum.
Yo he nacido para triunfar, edificar, levantar y empalmarme.
Komutan, tüm hayatım giderek artan bir dizi zaferler şeklinde geçti.
Comandante, mi vida se compone de una serie de éxitos.
Böyle zaferler beni tatmin etmiyor.
Lo encuentro vagamente insatisfactorio.
Güney Pasifik gazisi olarak, Jerry Voorhis ve Senatör Helen Gagahan Douglas a karşı kazanılan zaferler. açıkçası, Nixon'a göre politika aslında savaştı.
Presentándose como veterano, tras ganar al congresista Voorhees y al senador Douglas supo que la política era una guerra.
Böyle zaferler istemiyorum artık, Londo.
No quiero volver a esa clase de gloria, Londo.
Zaferler ve çöküşler.
"Passion and glory", pasión y gloria, triunfo y fracaso.
Onun durumunda, eski zaferler yenilerin her zaman onundeydi.
En él lo antiguo triunfa definitivamente sobre lo nuevo.
- Askeri zaferler söz konusu değil.
Una victoria militar está fuera de la cuestión.
Bu zaferler için en anlamlı şey. Bunları birisi ile paylaşmak.
Alguien para compartirlos.
Birçok zaferler mi kazandın?
¿ Tuviste muchas victorias?