Zehirli tradutor Espanhol
3,880 parallel translation
Zehirli güveç.
Guisado mata.
Zehirli bir şeyler yemişsin gibi görünüyor.
Parece que has comido algo tóxico.
Baba istiyorsan kalıp Yelu Yuan ile ölümüne savaşabilirsin. Ancak burada öylece oturup zehirli okun seni öldürmesini bekleyemezsin.
Padre, puedes quedarte y pelear con Yelu Yuan hasta la muerte, pero no te quedes sentado para que esa flecha envenenada te mate.
Zehirli.
Está envenenada.
Bütün yemekler zehirli.
Toda la comida está envenenada.
Baban. Şehirde büyük bir sağlık sorunu yaşanıyor. Zehirli yılanlar, dev karıncalar ve sivrisinekler her yerde.
Ha habido algunos grandes problemas de salud, con las serpientes venenosas que hay ahí afuera, las hormigas rojas y los mosquitos infectando la ciudad.
Zehirli gazları hiç duymamıştım.
Nunca escuché nada de gas venenoso sin embargo.
Ve böylece hepimiz geri döndüğünde, Madam Franklin kocası için hazırlanan zehirli kahveyi içti, kocası da onun için hazırlananı.
Así que cuando volvimos, la Sra. Franklin se bebió el café envenenado destinado a su esposo, y él se bebió el café destinado a ella.
Beni zehirli suda bile izlediler.
Me siguieron a través de las aguas envenenadas.
Ya da onu zehirli bir örümcek ısırmış.
Es eso 0 la picé una arafia venenosa.
Ünlü zehirli tavuğundan hazırladın, heyecanla yiyeceğiz şimdi.
Nos preparaste tu famoso pollo "al envenenamiento" que nos encanta.
Pitonlar zehirli değildir.
No es venenosa.
O boyanın zehirli olduğunu biliyorsun, değil mi?
Sabes que esa pintura es venenosa, ¿ no es así?
Zehirli.
Venenosa.
Biz buna zehirli iğne mizahı diyoruz. Daha çok insancıl, ama komik değil.
Lo llamamos inyección letal de humor, más humana, pero no tan graciosa.
Onları zehirli yapanı da var, .. zehirsiz hale getireni de, .. ama içlerinden hiç biri külü orkideye çevirmiyor.
Tengo artefactos que las hacen venenosas, que hacen que no sean venenosas, pero ni uno solo que vuelve cenizas una orquídea.
Zehirli bir ok, tam da Marie'lik.
Un dardo venenoso, típico de Marie.
Açıkcası, tam kalbe zehirli bir ok.. .. beni öldürebiliyormuş.
Al parecer, un dardo venenoso en el corazón va a matarme.
Lycosidae'ın zehirli ısırığı tarantizm isimli histerik bir hâle sebebiyet verebilir.
La venenosa mordida del Lycosidae. Puede causar estados de histeria de los movimientos llamados tarantulismo.
- Şarap ve ekmekler zehirli miydi? - Görünüşe göre değilmiş.
- ¿ El pan y el vino están envenenados?
O dua ederken, rahipler zehirli ekmeği Lorenzo'ya verecekler.
Mientras el ora, los sacerdotes le darán la Eucaristía contaminada a Lorenzo.
Ya da benimle yanacaksın ve tonlarca arsenik, cıva, sülfür de öyle. Ve zehirli bir gaz bulutu Londra'nın üzerinde alınan her nefesi ölüme çevirecek.
O arderá conmigo y cada tonelada de arsénico, mercurio y azufre nuestras cenizas en una lluvia de veneno caerá sobre Londres y cada inhalación macilenta se convertirá en veneno.
Ayrıca her yer zehirli.
Y encima el sitio entero es tóxico.
Ve bir olasılıkta zehirli olabilir.
Rápido porque se filtra el veneno en la estación.
Cameron, zehirli gazı emmesi için vakum makinesi kullanabilirsin.
- Cameron, si tiene una pequeña grieta en su traje... Se ira al vacío.
Merkez, mürettebat zehirli karbon monoksit ile enfekte oldu.
Me temo que todos tenemos un poco de fiebre. Tal vez por el envenenamiento del monóxido de carbono.
Bu çok zehirli.
Eso es odioso.
Bir çeşit egzotik meyve. Zehirli değil.
Frutas exóticas de alguna clase.
- Sence balıklar zehirli miydi?
¿ Crees que envenenaron el pescado?
Her neyse, bütün ikna çabalarından sonra girdim ve arkasından derhal bir denizşakayığı dikeni falan battı ayağıma ve sen de zehirli olduğunu sanarak çileden çıktın.
Así que fui, después de tu insistencia y me clavé una anémona de mar o algo así se clavó en mi pie y empezaste a "jebear" con que era venenosa.
Evet, ve Yunanistan'daki deniz mahlûklarının zehirli olup olmadıklarını öğrenmek için kılavuz falan aramaya başladın ta ki yerel heriflerden biri gelip "Karım ne yapılacağını bilir benim eve gelin" diyene kadar. " Gerçi adam bariz Fransız değildi.
Sí, y estabas leyendo una guía, intentando averiguar si había criaturas marinas venenosas en Grecia cuando este hombre de ahí se acerca y dice "mi esposa sabe qué hacer vengan a mi casa". Aunque obviamente no era francés.
İstersen yiyebilirsin. Zehirli değil.
Puedes comerlo si quieres.
- Zehirli gaz mı salıyor?
¿ Dispara gas venenoso?
Zehirli kurşunlar?
¿ O balas de gas venenoso?
"Zehirli gaz dumanıymış," insanlar buna inanacak mı sanıyorlar?
"Vapores de gas venenoso", ¿ esperan que la gente se lo crea?
Geniş ölçekli zararlı böcek kontrolünde kullanılan çok zehirli bir maddedir.
Es un veneno altamente tóxico Utilizado para control de plagas a gran escala.
Beni dışarı çekmek için... birini tutup... Saat kulesine bir nişancı koyup... veya beni zehirli bir iğnenin üstüne oturtarak öldürmek için?
Sacándome al aire libre contrata a algún francotirador o me hace sentar sobre una aguja envenenada, o algo así, ¿ sabes?
- Zehirli atik isinden gelen son parayi daha koymadim.
No he puesto el dinero del último - trabajillo de limpieza de residuos todavía.
Lanet oyununuza kanmayıp, zehirli yemeklerinizi yemedik diye mi?
¿ Por qué no estamos cayendo en tus malditos trucos, al no comer tu comida venenosa?
Şu testeresi, matkabı olan bodruma kilitlediğiniz, hepimizin şu zehirli yiyecekleri yiyip basılmasını bekleyen kardeş.
El de la sierra, taladro eléctrico, Uds. lo mantienen encerrado en el sótano, esperando que estemos dopados por su...
Söylemeyi unuttum. Bir tanesi zehirli, yani...
Olvidé mencionar que una está envenenada, así que...
Sizce o şeyin kuyruğu zehirli midir?
¿ Creéis que la cola de esa cosa es venenosa?
Sizce o şeyin kuyruğu zehirli midir?
¿ Creen que la cola de esa cosa es venenosa?
Zehirli kurbağa kükremesi.
Rugido de rana venenosa.
Bu şey gerçekten çok zehirli... eğer gözüne kaçarsa, buradan uzaklaş.
Y si te cae en los ojos, hombre, ¡ estás fuera de aquí!
Ve her tarafımıza zehirli sarmaşığı değdirmiştim.
Y restregué veneno Ivy sobre nosotros.
Çünkü siz sarayının zehirli olduğu, vergilerinin ödenemez olduğu ve yüzüne güldüğü adamları öldürüp sonra da özür dileyen bir kralın arkasında oldunuz.
¡ Debido a que respaldaron a un rey cuya corte era veneno... cuyos impuestos eran impagables... y que mató a hombres a los que había sonreído y perdonado!
Ormanda bu zehirli böğürtlenleri buldum.
halle estas bayas envenenadas.
Kendimi zehirli, travma geçiren ergen şehri McKinley Lisesi'nden arındırdım ve hayat bundan iyi olamazdı.
Me he purgado de la toxicidad del desfile de adolescente pueblerinos que es el instituto McKinley, y la vida no me podría ir mejor.
Ok zehirli!
¡ Es una flecha envenenada!
Sular zehirli mi?
El suministro de agua está envenenada?