English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Z ] / Zehri

Zehri tradutor Espanhol

1,087 parallel translation
Zehri bir şeye...
Lo puso en algún...
- Arı zehri?
- ¿ Veneno de abeja?
- Arı zehri!
- ¡ Veneno de abeja!
Arı zehri.
Veneno de abeja.
- Evde zehri aradınız mı? - Hayır.
- ¿ Registró la casa en busca de veneno?
Paul'ün brendisine zehri koyduğuma eminim.
Puse el veneno en el brandy de Paul.
Klaus'un zehri sakladığı yeri keşfettim.
Descubrí el lugar en que Klaus ocultaba su veneno.
Zehri kendi kadehine mi yoksa düşmanının kadehine mi koyacak türden adamsın?
Todo lo que tengo que hacer es adivinar por lo que sé de ti. ¿ Eres un hombre que pondría veneno en su copa o en la de su enemigo?
Akıllı bir adam zehri kendi kadehine koyar çünkü sadece aptalların önüne konanı kabul edeceğini bilir.
Ahora, un hombre inteligente pondría el veneno en su propia copa... porque sabe que sólo un gran estúpido probaría lo que se le ha dado.
Devimi yenmen, fevkalade güçlü olduğun anlamına gelir bu yüzden de zehri kendi kadehine koydun ki gücünün seni kurtaracağını düşünüyordun.
Abatiste a mi gigante, lo que significa que eres excepcionalmente fuerte. Pudiste poner el veneno en tu copa confiando en que tu fuerza te salve.
Yani, zehri olabildiğince kendinden uzaklaştırmışsındır. Bu yüzden de şüphesiz önümdeki kadehi seçmeyeceğim.
Así que, debes haber puesto el veneno lo más lejos de ti posible... así que claramente no puedo escoger el vino que está frente a mí.
Bu bize Chung'a zehri nasıl ulaştırdıklarını açıklıyor.
Ya sabemos cómo llegaron hasta Chung.
Sonra çıkıp Bayan Boynton'un yanına gitti, bileğini tutarak zehri zerketti.
Entonces fué... a donde la Sra Boynton se sentaba, pincho su muñeca, e inyectó el veneno.
Zehri nereden aldın?
¿ De dónde sacaste el veneno?
Zehri analiz etmiştim.
La hice analizar.
Hepimize bir iyilik yapıp, içini fare zehri ile doldurabilirim.
Podría hacer una buena obra y llenarlo de veneno.
Muhtemelen fare zehri.
Veneno para las ratas, probablemente.
Bana verdiği gerçek zehri görüyor musun?
¿ Ves el veneno que me dio de verdad?
Zombi zehri.
El veneno zombi.
Zehri iyilik için kullanmak istiyorum, hasta olanlara yardım etmek için.
Quiero usar el veneno para el bien, para ayudar a los que están enfermos.
Şekerliğe kahvaltı tepsisi ile fare zehri bağlanmış.
Pusieron veneno de ratas a la azucarera de la bandeja del desayuno.
Zehri incelediniz mi, bayım?
¿ Ha examinado usted el veneno?
Bir bakalım. Bebeği, köpeği ve zehri nehrin karşısına geçirmem lazım, fakat tek seferde sadece birini alabilirim.
Necesito pasar a la bebé, el perro y el veneno a través del río pero sólo puedo llevar uno a la vez.
Şimdi, zehri almamış bir kişi biliyoruz.
Por lo menos ya sabemos que hay una persona que no compró el veneno.
Tek bilmemiz gereken, annemin kahvesine zehri kimin koyduğu ve etki etmesinin neden o kadar uzun sürdüğü.
Sólo necesitamos saber quién puso el veneno en el café de mi madre y por qué tardó tanto tiempo en reaccionar.
Havayla zehri ayırmayı bilmeyen ukala dümbelekleri olmanın bedeli bu.
- De acuerdo doctor, ya puede irse.
Birinin ilacı, diğerinin zehri olabilir, falan.
"Sobre gustos" ya se sabe...
Albunu ahlaksız katil lanetli danimarkalı... İç bakalım bu zehri.
Toma, asesino incestuoso, vil dinamarqués... bebe tu pócima.
Artık bu zehri yutmak yok.
No más veneno.
Vücudu zehri atamıyor. Zehir vücudunda birikiyor.
¡ En lugar de expulsar las toxinas, las acumula!
Geri çekilin yoksa bu zehri ona enjekte ederim.
¡ Atrás! ¡ Le inyectaré hasta arriba con esta mierda! ¡ Lo juro!
- Belki de zehri o vermiştir.
Tal vez fue ella la que añadió el veneno.
Bu yüzden zehri odasına koyup onu ölüme yollamak istediniz.
¿ Y fue usted capaz de plantar el veneno en su habitación y enviarla a la muerte?
Zehri içtiniz.
Se ha tomado el veneno.
Zehri o aldı. Defterde onun adı yazılıydı.
El compra el veneno, su nombre está en el registro.
Beyaz olmaya çalışarak, o zehri kafana ve vücuduna doldur!
Poner ese veneno en tu pelo, en su cuerpo, tratando de ser blanco!
Böcek zehri ve tarım ilaçları hakkında, yemek katkı maddeleri ve kanserojen madeler hakkında, radon gazı hakkında, asbestler ve... nesli tükenmekte olan türler hakkında endişeliler.
¡... preocupados por los insecticidas, pesticidas, aditivos alimenticios, carcinógenos...! ¡... preocupados por el gas radón, por el amianto, por salvar especies en extinción...!
Sonunda zehri analiz ettiğinizi söylediniz.
Dijo que al fin había podido analizar el veneno.
Zehri bulurlardı, değil mi?
Habrían detectado el veneno.
Siz dangalaklar bu zehri içmeyin diye.
Para que ustedes imbéciles no tomen este verano.
Artık zehri yayıldı...
Pero ahora el veneno se ha expandido...
Birisi o zehri sokaklara yayıyor.
alguien está llenando las calles con esa basura.
Zehri hangi organda buluruz?
¿ En qué órgano hallaremos el veneno?
Yılan zehri?
¿ Veneno de una serpiente?
Sen her asidi, patlayıcıyı ve zehri bilirsin.
Conoces todo tipo de ácidos, explosivos y venenos.
Zehri, seni daha güçlü kılacaktır.
Su veneno te hará más fuerte.
Efendim, zehri analiz ettik.
Teniente, hemos analizado el veneno.
- Zehir. ... zehri geminin her yerine?
ese veneno por toda la nave?
Bu rapordaki kimyasalın adı lysergic dimethrin'dir. Piyasaya sürülmemiş, deney aşamasındaki, yapay botanik böcek zehri.
El químico en este informe se llama dimetrín lisérgico, un insecticida botánico sintético experimental no permitido.
- Böcek zehri, LSDM,... sineklerinde korkuya neden oluyor.
Se sabe que el insecticida LSDM provoca el miedo en moscas de enjambre.
Dex kanın zehri emmiş.
Tu cuerpo ha absorbido el veneno.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]