Zekâsının tradutor Espanhol
176 parallel translation
Bu, dikkatin dağıldığını ve genç insanın zekâsının gelişimiyle ilgilenmediğini gösterir.
Muestra que la atención se ha dispersado... y que la joven no está interesada... en mejorar su mente.
Bazıları insanın zekâsının ve fiziksel noksanlığının prematüre bir maymun cenini olmasından kaynaklandığını söyler.
Alguien dijo que la inteligencia y la imperfeción física del hombre se deben a que es el feto prematuro de un mono.
Yani, ben bir senaristten daha zeki olduğumu düşünmüyorum sadece onların zekâsının bana ait olduğunu düşünüyorum.
O sea, no... No me creo con más cerebro que un guionista. Sólo me creo dueño de su cerebro.
Bu doğruluk, insan zekâsının kesin bir zaferiydi.
Esa precisión es un triunfo de la inteligencia humana.
- Ne var? Çoğu insanın potansiyel zekâsının sadece % 2 oranda kullandığının farkında mısın?
¿ Te das cuenta de que la mayoría usa el 2 % del potencial de su mente?
Biz, gülmeyen bir ırkın zekâsının gelişebileceğine inanmayız.
Creemos que ninguna raza puede ser verdaderamente inteligente sin reirse.
İnsan zekâsının fantastik şeyleri algılama kapasitesi var.
La fe es capaz de cosas asombrosas
Senin öne sürdüğün şey onun zekâsının veya becerilerinin ötesinde bir kurnazlık ister.
Lo que sugieres es muy elaborado y supera su intelecto.
Bu da Ed'in zekâsının bir ürünü.
Verán, ése es otro ejemplo de lo brillante que es Ed.
Muhtemelen bir çocuğun zekâsındasınız, ancak atletik bir vücuda sahipsiniz.
" Probablemente con el cerebro de un niño - pero con el cuerpo de un atleta.
Fransız zekâsını kıskanıyorlar.
Están celosos del genio francés.
Efendisine karşı gelecek düşmanca bir zekâsı olmasın.
Ningún intelecto diabólico para oponerse a su amo.
- Annesinin zekâsını almış efendim.
- Bueno, tiene la cabeza de su madre.
Yaptığı kahramanlıklar zekâsını arttırdı o da artan zekâsıyla kahramanlıklarını yazdı, bu sayede ünü yaşıyor hâlâ.
Su valor ilustró su ingenio, su ingenio hizo eterno su valor.
Bu da birimizin o laboratuara gidip zekâsını yükseltmesini çok öncelikli kılıyor.
Lo cual hace que sea una prioridad que uno de nosotros... entre al laboratorio krell e incremente su capacidad cerebral.
Atan, Baron'un zekâsına fazlasıyla hayransın.
Tú admiras demasiado el genio de tu antepasado, el barón.
Şey, şunu rahatça söyleyebiliriz ki, zekâsını annesinden almamış.
Podemos afirmar que el intelecto no le viene de su madre.
Eğer onun zekâsını kullanmak gibi bir niyetiniz varsa sizi uyarıyorum, ona söyleyeceğiniz her şey anında diğerleri tarafından da biliniyor olacak.
Si espera sacarle partido a su cerebro le advierto que todo lo que le diga lo sabrán los demás inmediatamente.
Kıvrak zekâsını kullandığını söylemeliyim.
- Debo reconocerlo, fue muy inteligente.
Kızınızın keskin bir zekâsı var. Pek de hazır cevap...
Su hija tiene una lengua muy aguda y Ocurrente.
Zekâsını benden almış.
Bueno, Ia agudeza Ia ha sacado de mí.
- Ama inan, eğer zekâsına saygı duyduğum, ruhu benim ruhumun eşi olan ve beni deli edecek şehvetli bir tutku için duyduğum açIığın aynısını duyan bir erkeğe aşık olmazsam, hayatım boşa geçmiş olacak.
Pero echaría a perder mi vida si no amase a un hombre cuya mente respetara cuya espiritualidad igualase a la mía y que tuviera el mismo apetito lascivo para la pasión sensual que me vuelve loca.
Ve yakında yirmiden fazlasını elde edecek,... çalışkanlığı ve zekâsı sayesinde.
Y se comprará 20 más, todo eso Io ha logrado con su esfuerzo, inteligencia y esmero.
Karşı çıkarkenki zekâsını takdir ettim.
Admiro su ingenio, respondiendo de esa manera.
Fletcher'ın kokuşmuş zekâsıyla düşünseydim pusu kuracak ilk yeri Solomon Geçidi olarak görürdüm.
Pensando como el sórdido de Fletcher el primer lugar en el que tendería una emboscada sería en el paso.
Öyle de, bir şey var Steve sanırım kadının pek zekâsından haz alan erkek yoktur.
No veo muchos hombres por ahí pellizcando la cabeza de las mujeres.
Babanın zekâsına sahiptin.
Y tenías la inteligencia de tu padre.
Neden Bud için daha kültürel ve zekâsını geliştirecek bir şey bulmuyorsunuz?
Porque no le encuentras a Bud algo mas cultural e intelectualmente estimulable?
Bütün zekâsını emip alabilir.
Le chupará la inteligencia.
Büyüdükleri kadar da zekâları da gelişiyordu ve onların zekâsı beni bayağı hayrete düşürdü.
Yo también crecía, y también mi intelecto... y me sorprendió lo inteligentes que ellos eran.
Parmak Çocuğun harika zekâsını düşündüm. Keçi yollarının hayranlık verici mucidi.
Pensé en la inteligencia de Pulgarcito, inventor de la pista prefabricada.
Bu tarz duyurular zekâsını gösteriyorsa eğer, bir işi olduğu için çok şanslı.
¡ Si esos comunicados turísticos son señal de su inteligencia, tiene suerte de estar trabajando!
Gertrude Stein'ın bilgeliğine, Cathy Guisewite'ın zekâsına, Nina Totenberg'ün kararlılığına ve Elizabeth Cady Stanton'ın sağ duyusuna sahip olacak.
Con la sabiduría de Gertrude Stein, el ingenio de Cathy Guisewite la tenacidad de Nina Totenberg y el sentido común de E. Stanton.
Sana bir şey söyleyeyim mi? Üç kızımın zekâsı bir bakanın zekâsından daha çoktur.
Le digo una cosa, Sr. Joâo de Deus, mis tres hijas tienen más cabeza que muchos de esos ministros que andan por ahí.
Faziletiyle, zekâsıyla... İnsanların en mükemmeliydi.
Por el bueno, el sabio... el mejor de todos los hombres.
Biri onun kısıtlı zekâsını kendi amacı için kullanmış.
Alguien usó esa limitada inteligencia para servir a sus propósitos.
Sen çok seksi, güzel, modern ve ateşlisin ama benim hayallerimdeki kız, gece kulübünde tanıştığı adamla yatağa girmek için zekâsını geri plana itmeyecek duyarlı biri olmalı.
Eres muy sexy Y guapa y moderna y caliente. Pero lo que estaba ansiando
Bir çeşit makineye iliştirilmiş bir yapay zekâsın.
Es una inteligencia artificial insertada en algún tipo de máquina.
Sen o yapay zekâsın.
Ud. es la inteligencia artificial.
Bir yazı okudum. Klâsik müzik dinlemek çocuğun zekâsını arttırıyormuş.
Leí un artículo que decía que el escuchar musica clásica los hace más listos.
Evet, Musa'nın da zekâsı çok meşhur değildir.
Sí, Moses no es famoso por su músculo mental.
Bu hanımın kendi zekâsına sahip biri olduğuna inanıyorum.
Admiro a una mujer con personalidad propia
İyi ki zekâsını Eddie'den değil de, senden almış.
Afortunadamente heredó tu inteligencia, no la de Eddie.
Yakın bir zamanda zekâsını ölçtük ve 280'nin üzerinde çıktı.
Pero, para algunos, ustedes no son más que... unos primates exitosos.
Zeki bir köpek, 2 yaşındaki kalın kafalı bir çocuğun zekâsına sahiptir.
Un perro inteligente es como un niño aburrido de 2 años.
Zavallı afacan Challenger'ın zekâsından ürkmüş olmalı.
El pobre Dickens debe estar asustado de su ingenio.
Senin için Michael'ın zekâsı...
- Sí, papá. Siempre has dicho que Michael es el inteligente.
Onun zekâsı, Kyle'ın gücü.
Podría unirse a Kyle. Su cerebro y su fuerza.
Son derece kurnaz olan gördüğümüz adam çok hünerlidir ve üstün zekâsıyla aklının çabukluğunu, müvekkillerini tehlikeden kurtarmak için kullanır. Ama bizi kandırıyor olabilir. Çünkü o bizden daha zeki.
El hombre extremadamente astuto que, al menos hasta donde se ve, es muy virtuoso y usa su gran inteligencia y rapidez mental para rescatar a sus clientes de los peligros, pero que puede engañarnos — porque es más listo que nosotros.
Zekâsını Binet-Simon testine tâbi tuttuk.
Hemos sometido su inteligencia al test de Binet-Simon.
Rory Gilmore, gözü kara ve dürüst bir eleştirmen. Merhamet göstermiyor ve yazılarında karanlık zekâsını kullanıyor.
Rory Gilmore, la crítica honrada y sin piedad pero con gran humor negro es sus artículos