Zevkten tradutor Espanhol
388 parallel translation
Zevkten zevke düşmeler, bitmeyen heyecanlar. Hiçbir şey seni tatmin etmiyor! "
De indulgencia en indulgencia, sensaciones sin fin, ¿ y aún nada te satisface?
Ben de odamda zevkten çıldırır durumda değilim.
Y yo, en la mía, no te creas que salto de alegría.
Seni zevkten dört köşe edecek bir hikayem var.
Hay una historia que te rizará el pelo. Espera un minuto.
Eşim ve çocuklarım zevkten dört köşe olacaklar.
Mi mujer y mis hijos estarán encantados.
Gaddarca eksikliğini duyduğu şeyden mağdur olmamışçasına keyif aldığı bu nadide zevkten.
Consideraba el juego como un extraño placer del que disfrutar sin sufrir graves pérdidas.
İşte. Torunlarımız senin güzelliğini görünce, zevkten dört köşe olmazlar mı?
¿ No crees que a nuestros nietos les encantará ver lo hermosa que eras?
Jack, neden babanı küçük bir kültürel zevkten mahrum bırakmak istiyorsun?
Jack, ¿ por qué quieres privar a tu anciano padre de un poco de placer cultural?
Seni, asla bir zevkten mahrum etmek istemem.
Yo sería el último en quitarte una ilusión.
O zevkten kendimi mahrum edemezdim.
Es un placer.
İçinizde yanan arzu dışında hiçbir zevkten tat alamıyorsunuz.
Se pierde el gusto por todos los placeres excepto el que a uno le abrasa.
Ölümümden alacakları zevkten mahrum ettim en azından beni canlı görmelerini sağlayayım.
Habiéndoles privado del placer de mi muerte... lo menos que puedo hacer es dejarles que me vean vivo.
Eminim şu anda Sam Amca'ya nanik yapıp zevkten dört köşe oluyordur.
Te apuesto que en estos momentos se muere de risa de lo que hizo.
- Zevkten dört köşe olmuşsundur.
- ¡ Estarás orgulloso!
Bu zevkten kendimi mahrum etmek istemem.
No me molestaría tener ese placer.
Bu adam beni zevkten dört köşe ediyor!
- Gracias Fumar
Şirket beni işe aldığında zevkten dört köşeydim.
Cuando la empresa me contrató Aquello me colmó de alegría
İçindeki her şey zevkten parlıyordu.
Todo en ti brillaba de placer.
Erdem için zevkten ödün ver.
Declinarás el placer en nombre de la virtud.
Neden kendimi bu zevkten alıkoyayım?
¿ Por qué negar esta pasión?
Bu zevkten yoksun bırakılmaya daha ne kadar dayanacağım?
¿ Cuánto tiempo tendré que soportar tu privación del placer?
Zevkten önce iş.
Los negocios antes que el placer.
" Ve nihayet dans sona erer Bizim uzman zevkten dört köşe, muzaffer
'Y cuando el baile se ha acabado brillaba como si hubiera vencido
Ama, her zaman dediğim gibi iş zevkten önce gelir.
Pero como siempre digo, los negocios están antes que el placer.
Bir şans verilse de kendimi ispatlasam diye sürekli soyulduğumun hayalini kurardım. Ama bu basit zevkten bile mahrum kaldım.
Solía fantasear que me asaltaban trabajando para probarme a mí mismo que sería un hombre cuando llegara el momento de serlo pero se me negó hasta ese pequeño placer.
bu zevkten beni mahrum etme.
No me prives de ese placer.
Bazen acı, bir adamı zevkten daha fazla tahrik eder.
A veces el dolor te da más fuerzas que el placer.
Doruk noktasına ulaştığımızda, öleceksin... zevkten.
Cuando lleguemos al crescendo, morirás... de placer...
Senin için bir fikrim daha var. Zevkten ölmediğine pişman olacaksın.
Tengo algo para ti, desearás haber muerto de placer.
Herhalde zevkten banka soyacak halim yok.
No voy a ponerme a atracar un banco para divertirme.
Aşkından yanıp tutuşmak. Ve her türlü zevkten mahrum kalmak.
Arder de amor como yo... y serle negado cualquier placer por su fría acompañante.
Çıldırtıyordu beni zevkten çıldırtıyordu.
Estaba enloqueciendo... enloqueciendo de placer.
Ben... Babamı öldürdüm,... insan eti yedim, ve zevkten titredim.
Yo... he matado a mi padre, comido carne humana, y tiemblo de alegría.
Babamı öldürdüm. İnsan eti yedim. Zevkten titredim.
He matado a mi padre, comido carne humana... y estoy temblando de alegría.
Babamı öldürdüm. İnsan eti yedim. Zevkten titredim.
He matado a mi padre, comido carne humana,... tiemblo de alegría.
Babamı öldürdüm. İnsan eti yedim. Zevkten titredim.
He matado a mi padre, comido carne humana, y tiemblo de alegría.
Yatakta zevkten kıvranan genç vücutları...
El placer de los cuerpos jóvenes retorciéndose en la cama...
- Memelerim zevkten patlıyor.
¡ Los pezones me explotan de gusto!
Zevkten ağzı kulaklarına varıyor.
Sólo hay que ver cómo sonríe, cómo se retuerce.
- Göğüs uçlarım zevkten patlayacaklar!
- "¡ Oh, mis pezones explotan de placer!"
Bunlar sen orada yokolup gidersen zevkten geberecekler.
Estos últimos serían felices si desaparecieras sin dejar rastro.
Zevkten nefes alamıyordum..
me dejaba tan llena de felicidad.
Zevkten başını döndürürüm.
Te vas a marear.
Zevkten serseme çevirip görevimin getirdiği ağır sorumlulukları unutturacağı korkusu ile mektubu açmama cüretini gösterdim.
No me atrevía a abrirla por temor a dejarme llevar por el éxtasis y olvidar la grave responsabilidad de mi cargo...
Seni parçalamalarını görmeyi çok isterdim ama o zaman ben o zevkten mahrum kalırım.
Me gustaría verlos hacerlo pedazos pero eso me privaría a mí.
- Koca V neredeyse zevkten ölüyordu.
- Vitroni esta en el 7mo cielo.
Yurttaşlar zevkten çılgına döndü!
El pueblo expresa su alegría.
Ama sizinle, iş her zaman zevkten önce gelir, bütün çamaşırlarını yıka, tertemiz yıkan, bütün tamiratları yap, ve sonra, ancak o zaman oturup güzel bir kitapla saatlerini geçir...
Pero con usted, siempre está primero el trabajo, después el placer. Lavar toda la ropa sucia. Asearse de punta a punta.
Kendimi bu zevkten alıkoymam.
Es un placer que nunca niego a los míos.
Haydi ama Mazzuolo, bizi sadece sanatın verebileceği bu zevkten mahrum bırakma!
¡ Antonio, no me hagas enfadar! ¡ Adelante, querido amigo!
Zevkten dört köşe olacaksın!
¡ Vas a dar más saltos que un chaval con zapatos nuevos!
İğrenç zevkten ağlamanı duydum.
¡ Eso es!