Zevktir tradutor Espanhol
586 parallel translation
Sizinle iş yapmak her zaman zevktir.
Siempre es bueno hacer negocios con usted.
Benim için zevktir, majesteleri.
- Será un placer, Majestad.
Benim için zevktir.
Es un placer.
Senin için postacılık yapmak bir zevktir Benjamin.
Será un placer ser tu cartero, Benjamin.
Benim için zevktir.
Sería un placer.
Benim için zevktir, Harry, sırada kim var?
Será un placer, Harry, ¿ quién será el siguiente?
Sizinle tanışmak benim için zevktir, Bay Arden.
Es un placer, Sr. Arden.
Ortak yetenekleri ile "Fantasia" denilen bu yeni eğlence türünü yaratan... Walt Disney, Leopold Stokowski, diğer tüm sanatçı ve müzisyenler adına sizlere hoşgeldiniz demek... benim için bir zevktir.
Tengo la placentera tarea de darles la bienvenida aquí... en nombre de Walt Disney, Leopold Stokowski... y todos los demás artistas y músicos cuyos talentos combinados... se dedicaron a crear esta nueva forma de entretenimiento :
Neden bayan, bu benim için zevktir.
¿ Por qué, señorita? Es para mi un placer.
Çavuş York, buradaki Amerikan kuvvetlerinin başkomutanı olarak bu olağanüstü kahramanlığınız nedeniyle size Birleşik Devletler Şeref Madalyası'nı vermek benim için bir zevktir.
Sargento York,... tengo el placer de imponerle la Medalla de Honor del Congreso de los EE. UU. por haber demostrado un heroismo superior a la llamada del deber.
Müzikten anlayan insanlarla tanışmak bir zevktir.
Qué alegría encontrarse con entendidos, gente con buen gusto.
- Benim için zevktir, Sam.
- Es un placer, Sam.
Kendim fotoğrafçı değilim, bay Mazzini ancak kocamla aynı heyecanı paylaşan birini karşılamak benim için zevktir.
Yo no soy fotógrafa, Sr. Mazzini... pero comparto con mi marido el placer de dar la bienvenida a los entusiastas.
- Bizim için zevktir.
- El placer es nuestro, señora.
Benim için bir zevktir, bölüğün... komutanı yüzbaşı Eversham'ın güzel kızına bunu sormak.
Pedí por el placer de la compañía de la hermosa hija del Capitán Eversham.
- İnanmıyorum, benim için zevktir.
- No he tenido el placer.
Seni görmek her zaman zevktir Diello.
Siempre me da alegría verte, Diello.
Seni temin ederim, benim için zevktir Tammy.
- Es un placer, de verdad, Tammy.
Size yardım etmek bir zevktir.
Sería un placer, señora.
- Bu bir zevktir.
- Encantado.
Teşekkürler. Bu kadar kararlı bir bayanla iş yapmak bir zevktir.
Es un placer hablar de negocios con una mujer tan inteligente.
Pek sevinirim buna, çünkü bir zevktir benim için yiğit kişilerden ders almak.
Por mi parte, me conformo con aprender de los nobles.
- Benim için zevktir, efendim.
- Será un placer, señor.
Sizin bu taze boyanmış gülümseyen yüzlerinizi görmek her zaman bir zevktir.
Siempre es un placer ver sus rostros limpios y sonrientes.
Bizim için zevktir.
No. Con gusto.
Viyana'ya hoş geldiniz demek benim için bir zevktir.
Me complace especialmente darles la bienvenida aquí a Viena.
Benim için zevktir hanımefendi.
Es un placer, señora.
İyi dostum Sotero'nun fikirlerini dinlemek her zaman bir zevktir.
Siempre me complace oír al amigo Sotero.
En büyük mutluluk anlamanın verdiği zevktir.
Que la felicidad más grande es la alegría de entender.
- "Mutluluk anlamanın verdiği zevktir." - Lütfen...
- "La felicidad es la alegría de entender." - ¿ Quieres...?
Benim için şeref ve zevktir
Es un honor y un placer.
- Bizim için bir zevktir.
- Será un placer.
Seni öpmek her zaman bir zevktir, sevgilim.
Besarte es siempre un placer.
Sizden bir ders almak benim için bir zevktir.
Sería un placer recibir lecciones de usted.
Bu benim için zevktir efendim.
Es un placer, señor.
İşimi yapmak bir zevktir, Bay Johnson.
Es un placer hacer mi trabajo, Sr. Johnson.
Sizinle oynamak benim için zevktir beyefendi.
Bueno, sus apuestas son un placer para mí, señor.
Bu nedenle benim için büyük bir zevktir ki Dr Radcliffe'i son çalışmalarının sonuçları sunmak üzere sempozyum vermesi için çağırdım.
Es un gran placer invitar al Dr. Radcliffe a dar este simposio en el que nos cuente los resultados de sus últimos trabajos.
Bu benim için her zaman çok büyük bir zevktir.
El gusto fue mío.
- Benim için bir zevktir, Sör Harold.
- Será un placer, Sir Harold.
Benim için zevktir, hanımefendi.
Es un placer señora.
Araştırmanızdaki boşlukları doldurmak bir zevktir.
Tendré placer en llenar los vacíos de sus estudios.
Kocam. Fransız Müttefiklerimizle tanışmak zevktir.
Un placer conocer a uno de nuestros aliados.
Bir başrol oyuncusuna hizmet etmek gerçek bir zevktir.
Es un verdadero placer servir a una actriz como usted.
Size hizmet etmek bir zevktir.
Es un placer servirle.
- Benim için bir zevktir.
. Es un placer.
- İtaat ince bir zevktir.
La obediencia es un placer sutil.
Benim için zevktir.
Es un placer para mí.
İnanın, zevktir.
Un placer, se lo aseguro.
- Benim için zevktir, bayım.
- Es un placer, señor.
Benim için zevktir.
Será un placer.