Zina tradutor Espanhol
920 parallel translation
O zaman zina için ayırdığın zaman ne olacak?
¿ Y tu castigo por portarte mal?
Düşünceme göre zina özgür iradenin ifade şeklidir.
Creo, por tanto, que el adulterio es una forma de libertad.
Kendini haklı çıkarmak için zina teorisini kullanıyor.
Usa su teoría del adulterio para justificarlo.
" Oharu Okui İmparatorluk Sarayı'nın hizmetinde olmanıza rağmen aşağı tabakadan biriyle zina yapmaktan suçlu bulundunuz.
" Oharu Okui, pese a estar al servicio de la Corte, tuviste una conducta impropia con un humilde sirviente.
Herodias da aynı şekilde suçlu. Çünkü zina içinde yaşıyor, Tanrı buyruklarını hiçe sayıyor.
Y Herodías es igualmente culpable, por vivir en adulterio... desprecia la ley dada por nuestro Dios.
- Zina yapıyor!
- ¡ Es una adultera!
Kraliçe zina yapıyor!
- ¡ La Reina es una adúltera!
Hayır. Zina.
Zina...
Zina etmeyeceksin.
No cometerás adulterio.
Hatta zina, şehvet kirlilik, putperestlik, isyan, kibir ve öfke.
lncluso adulterio y lujuria, impurezas, idolatría y disturbios, vanidad e ira.
Ama Takuetsu zina yapanlara bir samuray ne yapar biliyorsun, değil mi?
Pero Takuetsu, sabes lo que los samuráis hacen a los adulteros, ¿ verdad?
Diyelim ki ölümü bekliyorum ve zina yaptığımı itiraf ediyorum.
Supongamos que estoy en mi lecho de muerte y que le confieso un adulterio.
Gimcheon'da biri hizmetçisi ile zina yaparken yakalanmış.
Un hombre de Gimcheon cometió adulterio con su criada.
Daha mı az haset, hırs ya da zina var? "
¿ Hay menos envidia, lujuria o adulterio? "
Bayağı şehveti yüzünden, onu kardeşiyle zina yapmakla suçladı, sadakatsizliğine küfretti onu cehennem azabının beklediğini ve sadakatsizliğinin bedelini ödeteceğini söyledi. ... ve sonra kardeşimin gözleri önünde annemize ölünceye dek işkence yaptı.
La acusaba de libertinajes malvados con su hermano insultándola de no ser fiel prometiéndole la agonía del infierno y el pago por su infidelidad y frente a los ojos de mi hermano torturó a nuestra madre hasta la muerte.
Karın, zina yaptı.
Tu esposa, una adúltera.
Annen de zina yapmıştı.
Tu madre, una adúltera.
Amcan zina yapmıştı.
Tu tío, un adúltero.
Senin en yakın arkadaşın da zina yaptı.
Tu mejor amigo, un adúltero.
Eğer bir erkek, karısının adice bir zina içinde bulunduğunu anlarsa... o halde evet, sayın jüri üyeleri, o zaman cinayet işleyebilir.
Si este hombre hubiera sorprendido a su esposa en flagrante adulterio... Y bien, sí, Señores de la Corte, quizás él los hubiera matado.
Ona iyice bakın, zina yaptığını kabul etti.
Mírenla, admitió ser una mujer adúltera.
Zina ve uygunsuz davranışta bulunmaktan.
Por fornicación y conducta indecorosa para un hombre que lleva hábitos.
Zina mı?
¿ El de fornicación?
Adam öldürme, zina etme, hırsızlık yapma, yalan yere tanıklık etme annene babana saygı göster ve komşunu kendin gibi sev.
¿ Cuáles? Estos : No matar, no cometer adulterio, no robar, no levantar falsos testimonios, honrar al padre y la madre, y ama al prójimo como a ti mismo.
Efendimiz zina yapan kadına ne demişti, biliyor musun?
¿ Sabes lo que le dijo el Señor a la mujer adúltera?
Zina yaparken yakalandı.
La sorprendieron en el acto de adulterio.
Majestelerinin cezaevini zina resimleriyle kirletmeyi düşündün, öyle mi?
¿ Quería contaminar la prisión de Su Majestad con fotos de fornicación?
Ancak zina olmasın diye her erkek kendi karısıyla olmalı her kadın da kendi kocasıyla.
No obstante, para evitar el fornicio, que cada hombre tenga a su mujer y que cada mujer tenga a su propio marido.
- Zina yapıyorsun!
- ¡ Adultero!
Zina,... pislik,... putperestlik...
¡ Fornicación,... suciedad,... idolatría...
"Zina etmeyeceksin."
Dios dijo : " No actuarás de forma adúltera...
"Şehvetle bakmak zina etmektir..."
... una mirada deseante, es una forma de adulterio "
Sunağın arkasında zina.
Han fornicado detras del altar.
Zina işlemek üzereyiz ama birbirimizin adını bile bilmiyoruz.
Somos dos extraños a punto de cometer adulterio.
Zina suçundan suç üstü yakalandın!
Usted es culpable de flagrante adulterio!
Onu toplum içinde boğmaya karar verdim. Eskiden zina yapan kadına yaptıkları gibi.
Decidí ahogarlo en público, como se hacía en tiempos con las adulteras.
Zina yaptığımızı sandın, değil mi?
¿ Piensa usted que interrumpió un romance?
Zina önemsiz bir günahtır.
La fornicación es un pecado tan insignificante.
- Zina bir suçtur.
- El adulterio, sí.
Poliçene yazacağım. Zina yaparsan, zinacı ölür.
Haces una nueva póliza, cometes adulterio, el hombre adúltero es asesinado,
"Bir kadına şehvetle bakan her adam yüreğinde o kadınla zina etmiş olur." - Kadın böyle mi dedi?
"Eso que miran a una mujer con lujuria, ya han pecado con ella en sus corazones."
Bu hafta meşguldüm. 2 oyun kapattım, altı dansözü işinden ettim ve şahsen birkaç zina davasına uğradım.
Tuve una semana muy ocupada. Yo personalmente cerró dos obras de teatro... poner seis bailarinas del vientre fuera del negocio... y asistió personalmente a varios de amor-ins.
Tüm oğullarım veled-i zina zaten.
- Todos mis hijos son bastardos.
Zina 16 yaşında, Mili ise 14.
Zina tiene 16, Mili 14.
Zina piyano çalıyor.
Qué chica talentosa.
- Bunları Zina için aldım.
- Compré esto para Zina.
Zina ederken yakalanan bir kadın getirilir.
La mujer pillada en adulterio.
ZİNA İŞLEMEYECEKSİN
NO COMETERÁS ACTOS IMPUROS
Zina yaptığımı söylüyor.
Me llama adúltera.
O bir zina suçlusu.
Es culpable de adulterio.
İlk fazladan kazancımla, evimiz daha güzel bir hale gelmiş olacak.
Zina está practicando.