English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Z ] / Zirve

Zirve tradutor Espanhol

646 parallel translation
Büyükelçiyi bize davet ettim, çünkü bir zirve toplantısının herşeye barışçıl bir çözüm getireceğine inanıyoruz.
He invitado al Embajador porque pensamos que un encuentro pacífico lo solucionaría todo.
Sopanın doğrultusunda tuhaf bir zirve gördüm. Tepesinde pencere olan garip bir kaya oluşumu.
Dirigí mis ojos hacia un extraño tipo de pico, una sorprendente formación rocosa con una ventana encima.
- Öğlene kadar zirve yapar mıyız?
- ¿ Podremos llegar arriba?
- Zirve.
- Summit.
İşi zirve yaptı.
Esto produjo para el un auge de su negocio.
Solda, medeniyetimizin zirve noktası Sosyal Güvenlik binasını görebilirsiniz.
A la izquierda, la Seguridad Social, culminación de nuestra civilización.
Ve şimdi Bartholomew, benim sevgili kardeşim hazır sen hala hayattayken senin şerefine, işkencedeki en zirve aygıtımı kullanacağım.
Y ahora para ti, mi querido hermano mientras todavía vives mi mejor aparato de tortura.
- Zirve geçitinde.
- Pasando por el cenit.
Büyük gün geldi desene. Zirve noktası.
Así que el gran día ha llegado.
Orta zirve daha yüksek.
El Pico central es más alto.
Chesterton, bir sonraki zirve saatinde idam edilecek.
Chesterton será ejecutado al principio del próximo cenit.
Birkaç bin yıl önce cennetteydim. Tanrı'yla zirve toplantısı yapıyordum.
Estuve en el cielo hace unos miles de años, celebrando una conferencia con Dios.
Ahlaksızlıkta zirve yapmak gibi bir şey.
Es una inmoralidad.
Zirve harikaydı ama çıkarken perişan olduk.
Fue estupendo en la cima pero la subida fue horrible.
Zirve yapmış bir kendini beğenmişlik.
"Sentido exagerado de su importancia".
Ben tek zirve var sanıyordum efendim.
Yo pensé que sólo tenía un pico, señor.
İki zirve arasında köprü yapacaklardı.
Iban a construir un puente entre los dos picos.
Babam, Herbert ve ben bir zirve konferansi yapmistik.
Papá, Herbert y yo tuvimos una conferencia.
Zirve konferansi mis
¿ Una conferencia?
Ben tek bir zirve olduğunu sanıyordum efendim.
Creía que tiene una sola cima, Sr.
İki zirve arasına köprü yapacaklardı.
Iban a construir un puente entre las dos cimas.
Gözlerden uzak gizli bir oda suyla dolana dek ama ay zirve noktasına ulaştığında sular çekilip de yeraltında akmaya başladığında belki de yaşam ırmağı oluşacak.
Una habitación secreta escondida a la vista mientras está inundada pero cuando la luna alcance su cenit las aguas retrocederán y fluirán bajo tierra quizá en el mismo río de la vida.
- O zirve de
- Es el número uno
Benim dehamı reddetme yolunda zirve yaptınız bugün.
Ha sido la culminación de la negación de mi genio.
Zirve Havuz Bakım Servisi
Servicio de piscinas Acme
Bu zorlu bir zirve, oraya tek tırmanan da sensin.
Éste es un chicarrón, y tú eres el único que lo ha escalado.
Başkan zirve toplantısı için şu an Cenevre'de tüm gazetelerde haber olarak verilmişti.
El Presidente está en Ginebra este fin de semana salió publicado en todos los diarios.
O günün mühendisliğinin zirve noktası ve İyonya işçiliğinin başyapıtıydı.
Es un ejemplo de ingeniería civil y muestra la extraordinaria capacidad práctica de los jonios.
Hormonları zirve yapmış.
Su ciclo está en su apogeo.
Yine mi? Hormonları Adirondacks dağlarından daha çok zirve yaptı.
Su ciclo tiene más picos que los Adirondacks.
Unutmayın, her cuma gecesi zirve-20'yi sunuyoruz.
No lo olviden, anticipamos los 20 primeros todos los viernes.
- Zirve!
- A la cima.
Ve zirve toplantısı başarısız olduğu için... bu nükleer silah yarışında ikinci olmamak için çaba harcamaktan başka çaremiz yok.
... puesto que la reunión cumbre fracasó no tenemos más alternativa que continuar luchando en esta carrera nuclear.
Zirve başarısızlığa uğradığı için, Başka seçeneğimiz yok Bu nükleer silah yarışında ikinci olmamaktan başka şansımız yok.
... puesto que la reunión cumbre fracasó no tenemos más alternativa que continuar luchando en esta carrera nuclear.
Her zirve yok olacak
No habrán cimas en las alturas
Zirve başarısız olduğundan nükleer silah yarışında birinci olmaktan başka seçeneğimiz yok.
Y como la cumbre fracasó no tenemos más alternativa que tratar de ser insuperables en la carrera armamentista nuclear.
Zirve başarısız olduğundan nükleer silah yarışında birinci olmaktan başka seçeneğimiz yok.
Y como la cumbre fracasó no tenemos más alternativa que tratar de ser insuperables en la carrera armamentista nuclear...
- Zirve hız rekoru mu?
- ¿ El de velocidad?
Ve hiçbiri zirve yapamadı.
Y ninguno llegó a la cima.
Tüm ihtiyacımız 5 gün, dördümüz gidersek zirve de kırıklar oluşabilir.
Necesitamos 5 días, Phillip. Podemos llegar a la cima por ti.
24 Saat içinde zirve yapıp dönecek kadar güçlü olduğuna emin misin?
¿ Est ás seguro de que puedes llegar a la cima y regresaren 24 horas?
- Üzgünüm, dostum... fakat, Takane ve ben, zirve ekibiyiz hepsi budur.
- Lo siento, amigo... Takane y yo somos el equipo de la cima y así es.
Zirve için gidiyoruz.
Pero vamos por la cima.
Zirve partisi Ana Kampta!
¡ Fiesta! ¡ Equipo de la cima para la base!
Chicago'nun harika çocukları Rus liderle yapacakları zirve için Cenevre'ye vardı.
Así, los cuatro chicos maravillosos de Chicago llegaron a Ginebra para su cumbre con...
Ve Eisenhower'ın, ben üç paket günde zirve oldu.
Para la época de Eisenhower, ya fumaba tres cajetillas diarias.
Bu, yolculuğumuzun zirve noktalarından biri olacak!
¡ Este es uno de los puntos más dificiles del viaje!
Becerileri artarak zirve yapıyor sonra belli bir yaşa geliyorlar ve :
Su potencia aumenta hasta un punto. Y luego llegan a cierta edad y :
Peki Titan'ın etrafındaki alçak zirve dönüşünüz nasıl olur da planınızdan iki bin km daha Ay'a yakın olur, bana açıklar mısınız?
Entonces, ¿ cómo explica que el giro que realizaron alrededor de Titán se produjera 2.000 km más cerca de esa luna de lo marcado en su plan.
Farklı bir zirve arayışı.
Una meta diferente.
ZİRVE YATTI!
¡ CUMBRE DERROTADA!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]