English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Z ] / Zımbırtıyı

Zımbırtıyı tradutor Espanhol

380 parallel translation
O zımbırtıyı çalmayı kes ve bana biraz kuru odun getir!
deja de tocar y dame leña seca!
Bu küçük zımbırtıyı nereden buldun?
" ¿ De dónde la ha sacado?
O zımbırtıyı fırlatmak zorunda mıydın?
¿ Tuviste que tirar ese botón?
Kaldır şu zımbırtıyı.
Baja ese revólver.
Ben bu zımbırtıyı ilk defa görüyorum. Kim verdi bunu sana?
Jamás he visto esa cosa antes. ¿ Quién te la dio?
Bu küçük zımbırtıyı sihirbazlık malzemeleri satan bir dükkandan aldım.
Un truquito que traje de la tienda de magia.
İki elini de kullanmadan ve bu zımbırtıyı da buraya...
Y este aparato aquí, déjame ver... Me dijo para que era...
Al, sence şu zımbırtıyı ısırıp kopartabilir misin?
¡ Oye, Al! ¿ Le darías un mordisquito a este invento?
Şu zımbırtıyı biraz kıssam olur mu?
¿ Le molesta si bajo el volumen?
Bu zımbırtıyı uzun süredir inşa ediyorsanız, onu uçurmanız gerekmeyecek mi?
¿ Qué sentido tiene esto si nos quedamos sin piloto?
Şu elindeki zımbırtıyı bir kenara bırakıp biraz mülakat yapmaya ne dersin?
¿ Por qué no deja eso y lo entrevisto yo, para variar?
Şu zımbırtıyı bir kes, parmağınla göster!
- ¡ Déjate de mierdas!
- Onbaşı Sitarski, bağla şu zımbırtıyı.
Cabo Sitarski, ponte al volante. ¡ Vamos!
Git o zımbırtıyı "Kahverengi Şortlu" arkadaşlarınla üfle.
Si quieres tocar la trompeta, vete con tus nazis. Allí puedes tocar.
Eğer bu zımbırtıyı geliştirmeyi başarırsam karı seninle yarı yarıya bölüşürüz.
Puedo desarrollar este trasto, iremos al 50 por ciento.
Sanırım bu zımbırtıyı şuna bağlaman gerek.
Creo que tienes que conectar ese cacharro a ese aparatito.
Biraz şampanya al. Bu çikolatalı zımbırtıyı da dene.
Toma una copa de champán y prueba el chocolate.
Bu zımbırtıyı saklayacağım!
¡ Yo voy a guardar las cintas!
Şu zımbırtıyı bana ver.
Damelo por lo menos.
Sen bu zımbırtıyı taptın, ben de burada yüzüyorum.
Tu serías el constructor y yo la nadadora.
Şu ağır zımbırtıyı engelleyin.
Detengan el fuego pesado. ¡ Bond aún está ahí!
Bu küçük zımbırtıyı çıkaramıyorum.
No puedo sacar a este cabrón de aquí.
Kapa şu zımbırtıyı!
¡ Apaga eso!
Elektronik zımbırtıyı devreye alıversene.
Enciende el ordenador. Vamos a ver.
Dediğim gibi Bu zımbırtıyı geçen hafta bir bayanın aracına bağladım ve tamponu olduğu gibi söktü attı.
Entonces, como decía enganché esta cosa la semana pasada al parachoques de una señora, ¡ y lo arrancó entero!
Bu zımbırtıyı kullanmayı yalnız sen biliyorsun.
Y este chisme sólo lo sabes usar tú.
O zımbırtıyı neden çıkarmıyorsun?
Y ese mamotreto te lo podrías quitar.
O zımbırtıyı burada istemiyorum.
No quiero esa basura aquí.
Bu zımbırtıyı dinlemek istemiyorum.
No quiero esa mierda.
- O karton zımbırtıyı unuttum. En üst kattayım.
Me olvidé de la tarjeta esa...
Bu zımbırtıyı hiç tattın mı?
¿ Usted siempre prueba este material?
Bu kemik kafalı zımbırtıyı çalıştırmayı asla başaramayacağım!
¡ Jamás conseguiré que este tonto armatoste funcione!
Bu zımbırtıyı parçalayın hemen!
Destruye esa mierda, ¡ ahora!
Şu küçük zımbırtıyı kullanarak alarmı kapat ve kapıları aç. - Ne yapmam gerekiyor?
Usa esa cosa negra para quitar la alarma y abrir la puerta.
- Şu kahrolası zımbırtının içinde sağa sola çarpıp sonra da bir maymun gibi sırıtayım öyle mi?
Tengo que viajar en este cacharro, brincando de esta forma... ¡ y sonreír como un babuino!
Halk, yeni moda zımbırtıları seviyor.
Nada de blues y cosas tristes.
Haydi Zımbırtı'yı ve yavrularını burada bırakıp ilk gündoğumunu izlemeye gidelim.
Vamos a meter aquí al perro y a los cachorros. Y ahora, a ver la primera salida del sol.
Vergiler ve kimseye huzur getirmeyen zımbırtılar.
Impuestos y artilugios que a nadie dan paz.
Biliyorum, bu konuda hep yazarlar, şarkı söylerler, bir sürü zımbırtı ama aşk satın alacağını söyleme bana.
Sé que ellos lo escribieron y lo cantaron y todo eso. Pero no me digas que lo crees.
Bütün o zımbırtıları, hastaları tedavi etmeye fakirlere yardıma harcayacaktı.
Habría gastado el tesoro en curar a los enfermos y... en ayudar a los pobres.
Ya o zımbırtıları sana söylesem napardın?
Y si te dijera cosas que no comprendieras, ¿ qué harías?
İçerde bulunduğum üç yıl, yedi ay, iki hafta boyunca tattığım en olağanüstü şey bu zımbırtı.
En los tres años, siete meses y dos semanas que llevo aquí, esto es lo más extraordinario que he probado.
- Bu zımbırtı da nedir?
- ¿ Y esto?
Kayıt cihazlarınızı ve benzeri zımbırtılarınızı açın, oldu mu?
Encienda las grabadoras y lo que haga falta.
Kendime şöyle süslü püslü bir sabahlık... ve üzerinde şu tüylü ponpon mu nedir... o zımbırtılardan olan yüksek topuklu dore terlikler alacağım.
Voy a comprarme uno de esos saltos de cama... y unas sandalias doradas de tacón alto... con pompones de piel, o como se llamen.
Senin yaptığın tarafta da topraktan yaptığın zımbırtılar var değil mi?
¿ Y aparte haces una chuchería artística de arcilla?
Kuponu kesiyorsun sana şu zımbırtılardan yolluyorlar.
Puedes recortar y mandar cupones.
Cidden, küçük şeyinle dolaşıyorsun bir zımbırtıyla onu duvara yapıştırıyorsun.
En serio, usted camina por ahí y lo insertas en la pared.
Demek o zımbırtı çalıştı... ve o gerizekalı, çoraplarında delikleriyle, orada kaldı?
Entonces, ese cachivache ha funcionado. Y ese cabrón, con sus agujeros... ¿ se quedó allí?
- Hiç bir zaman gitmem. Babam İsa ve 12 havarisi zımbırtısından oldum olası nefret eder
Mi padre odia aquellas historias sobre Jesus y los 12 Apóstoles.
Sanırım sağ tarafta... rafı açıp kapatan bir zımbırtı olacak.
Creo que hay un mecanismo en el lado derecho que permite que la estantería suba y baje.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]