Zından tradutor Espanhol
28,019 parallel translation
Eminim haklısınız ama en azından biraz zaman kazandık.
- Estoy seguro que tiene razón. Pero al menos hemos ganado algo de tiempo para encontrarlos.
En azından kimlikleri açığa çıkabilecek ajanları bulmak ve sahadan çekmek için zamanımız var.
O al menos, tiempo para localizar a esos operadores que se encuentran potencialmente comprometidos y sacarles del terreno.
Açıklamanın ne olacağını bilmiyoruz, ama saatler ilerledikçe kaçırılan kızından haber gelmemesi endişe veriyor.
No sabemos qué va a decir en esta inesperada declaración pero la preocupación es que van pasando las horas sin que se sepa nada sobre su hija secuestrada.
Amara'yı öldüremeyeceğimizi ikimiz de biliyoruz. En azından ihtiyacımız olan bu şeyi alayım da sen işi bitir.
Ambos sabéis que no puedo matar a Amara, así que lo menos que podría hacer... es conseguir la cosa que necesitamos para que tú puedas.
Tek istediğim biricik kızından sevgi dolu bir anekdottu ama sandıkta terk edilmek üzerine saçma sapan bir eleştiri dinledim.
Solo quería una anécdota cariñosa de su única hija y he oído una diatriba incoherente sobre quedarse abandonada en un baúl.
- En azından espri anlayışınız var.
Al menos usted tiene un sentido del humor.
Alice'e sunacağımız bir şey olur en azından.
Al menos podremos ofrecerle algo a Alice.
Yanlış yaparsanız, en azından gerçek bir seçim yaptı.
Si haces mal, por lo menos has hecho una verdadera elección.
Altından kalkarız herhalde.
Creo que podemos manejarlo.
Geri kalan da arabasından sızıyordu...
Y el resto estaba goteando de su coche...
Veri tabanından kimliğine ulaşabilir miyiz bir bakalım ve sonra otopsiye yollarız.
Bueno, veamos si podemos identificar a la víctima para enviárselo al forense.
1993'de 9 yaşındayken bir pedofil tarafından kaçırılmış, madde bağımlısı yalnız anne tarafından büyütülmüş.
Secuestrado por un pedófilo en 1993 cuando tenía nueve años se crio con su madre soltera y con problemas de adicción.
Naoki Himura kızının bir şey tarafından saldırıya uğradığını söylemiş.
Naoki Himura dijo que su hija fue atacada... por una entidad.
Planın Lee'ye CIA tarafından aktarıldığını duymamız gerek.
Tengo que oír que el plan va de la CIA a Lee.
Deri dükkânından. Kravatsız girmeniz gerekecek.
Es de la tienda de cuero.
Başkanınız ve 92 mezunlarından biri olarak bu benim için büyük bir onur.
Es un placer, que tanto como su Alcaldesa y como miembro de la clase del'92.
Paranızı işletmenin kârından uygun gördüğünüz miktarda aldığınızı öğrendim.
Se me ha informado que usted se sirve... de las ganancias de la empresa a su discreción.
Ama Adalet Bakanlığı'ndan izin almalıyız.
Pero tendremos que conseguir el permiso del Departamento de Justicia.
Olanları senin açından doğrulayacak tanığımız yok gerçek katilin peşine düşmemizi sağlayacak ipucu da.
No tenemos testigos que confirmen tu versión de los hechos y no tenemos pistas para encontrar al verdadero asesino.
Mahkeme tarafından yargılanmamışken hemen bir sonuca varmamalıyız.
Todavía soy un ciudadano inocente.
Peng'in icabına baktıktan sonra yardımcısı ajandasında yazanları yapmaya devam edecek ve planlarının ne olduğundan, o gemilerin neden önemli olduğundan ve ne kaçırdığından bihaber şekilde sıcak savaşın içinde bulacağız kendimizi.
Bien, acabas con Peng, su número dos continúa con cualquiera que sea su agenda, y acabamos iniciando una guerra acalorada sin conocer cuáles son sus planes, por qué esos botes son tan importantes para él, qué está contrabandeando.
Shanzhai'deki son seferde olaylar çok hızlı sarpa sardığından arkanızı iyi kollayın.
La última vez que estuvimos en Shanzhai, se complicó rápidamente, así que cuiden sus espaldas.
Bu da Dr. Scott'un dosyalarından çıkan kızıl gribin resmi.
Esta es una imagen de la gripe roja de los archivos de la Dra. Scott, y este...
Gözden kaçırdığımız ise 1980 ortalarında Pakistan'dan İran'a el altından gönderilenlerdi.
Y lo que pasamos por alto fue la transferencia clandestina a mediados de los 80 de Paquistán a Irán.
Bir santrifüj, elektrikle çalışan bir motorla işler ve bu motorun hızı başka bir PLC tarafından kontrol edilir, başka bir programlanabilir mantık denetleyicisi ( PLC )
Entonces un centrífugo es manejado por un motor eléctrico. La velocidad de este motor eléctrico está controlada por otro PLC por otro controlador lógico programable.
"Kızımız, JP Morgan'ın başkanından 1,5 metre ötede bekaretini kaybediyor!" Bu çok utanç verici ve yanlıştı çünkü o gemi demir alalı çok olmuştu. Niña, Pinta, Santa Maria zamanıydı neredeyse, anlarsınız ya.
"Nuestra hija ha perdido la virginidad a metro y medio del presidente de J.P. Morgan", lo que fue embarazoso y mentira, porque ese barco había zarpado hacía tiempo, como La Niña, La Pinta y La Santa María, ya me entendéis.
Sonra "Seninle tanışmak harikaydı" deyip onu yollarız, arkasından güler, çayımızı içeriz. Sonra da Benjamin Franklin'in berberinin kuzeninin proktoloğuna ait olma ihtimali olan bir sallanan sandalye alır, güzel bir iş çıkardığımız için birbirimizi över, evimize döner ve kızı tamamen unuturuz.
"Nos ha encantado conocerte", la despedimos, nos reímos, tomamos el té, compramos una mecedora que pudo o no haber sido del proctólogo del primo del barbero de Benjamin Franklin, nos felicitamos por un trabajo bien hecho,
Böbrek rahatsızlığından kurtulmamızı sağlıyor. Böylece ben de senden kurtuluyorum.
Patea el trasero de la enfermedad renal, mientras pateo fuera del hospital al tuyo.
Dubai'de aldığınız güzel otel eninde sonunda dolacaktır. Tabii ülke borçlarından kurtulursa.
Y su impresionante hotel en Dubái finalmente se llenará si es que el país sale de la deuda.
Çünkü dünyadaki az sayıda kadın kalp nakli cerrahlarından biri hastanende çalışıyor ve ben hastamla kız kardeşine kalbi alamayacaklarını söylemeyeceğim.
Debido a que tienes una de las únicas mujeres cirujanas de trasplante de corazón en el mundo, y no le diré a mi paciente y a su hermana ¡ qué no recibirán el corazón!
"Arkasından kız kardeşiyle çıkmaya başladım."
"Empecé a salir con su hermana por detrás de su espalda". Ba-dum-bum.
Bütün gün çok çalıştığınızı biliyorum ama bu özel bir vaka. Biyo-etik komitesi tarafından hem tıbbi, hem de etik olarak değerlendirilecek.
Está bien, miren, sé que ha sido una velada larga, pero este es un caso único, y hay consideraciones médicas y éticas implicadas, de las que el Comité de Bio-Ética tenga que pronunciarse,
Röntgen çekeriz, birkaç test yaparız enfeksiyon ya da komplikasyon olmadığından emin oluruz.
Debemos obtener una placa de rayos X, algunas pruebas, Asegurarse de que no hay infecciones o cualquier otra complicación.
Şehre gerçekte ayak basıp basmamalarından bağımsız olarak?
Independientemente de si o no Que en realidad nunca poner un pie en la ciudad?
Bir tanrıça tarafından sahip güzel bir kız tarafından, böylece kötü, doğru arkamda olmak zorunda?
Por una hermosa muchacha poseída por una diosa, Así que lo peor tiene que estar detrás de mí, ¿ verdad?
d yüzden yıldız ışığında tarafından kaldırıldığından d ve biz özgür olana kadar biz kalkmıştı d ama bazen aynaya baktığınızda da korkak bana sana bakar
Font color = "# ffff80"? así que guardamos lejos por la luz de las estrellas Font color = "# ffff80"?
Dün beni görmeye gelen dedektife kızıl saçlı bir kadından bahsettim.
Mencioné una mujer pelirroja con el consultor que vino a verme ayer.
Kadınları ve çocukları kasabamızın güvenliği için ormana canavarlar tarafından parçalanmaya kızılderililer tarafından kafalarını yüzülmeye Fransızlar tarafından katledilmeye mi göndereyim?
¿ Mandar a mujeres y niños de la seguridad de nuestro pueblo a ser destrozados en el bosque por bestias, descabellados por indios, y masacrados por los franceses?
Hayatından daha değerli olan bir şeyi alacağız.
Tomaremos algo más preciado para ti que tu vida.
Ağızlarından laf alamayacaksınız.
A medida que salen. No van a hablar con usted.
Üzerinde anlaştığımız şeyle yakından uzaktan alakası yok.
Ni siquiera se aproxima a lo que acordamos. ¡ No!
Saldırının sorumluluğunu reddeden düşmanlarımızın numaralarından oluşan üç sayfalık bir telefon listem var.
Tengo una lista de tres páginas de llamadas de nuestros enemigos negando la responsabilidad del ataque.
Yolu yapmalarından beri zararımızı karışlayacak kadar müşteri bile gelmedi.
Sabes, no hemos tenido suficientes huéspedes y desde que pusieron la carretera el motel no es rentable.
Biz hot dog kenarlı pizzayı atlatmış insanlarız bunun da altından kalabiliriz.
Hemos sobrevivido pizzas rellenas de hot dogs, así que creo que lo tenemos.
Burası Araf. 20 dakika bekle, ardından güneş kremine bulanırız.
Es Purgatory. En veinte minutos estaremos untándonos protector solar.
Reynolds ulaşılması zor biridir ama sen Avery'sin. Telefonlarımızı açacağından eminim.
Con Reynolds es difícil reunirse, pero eres un Avery, y eso debería conseguirnos una llamada telefónica.
Yangından sonra kanguru ve çalı hindisi avlamaya çıkarız.
Luego de la quema, salimos a cazar canguros y pavos de matorral.
Kendilerine "Kızıl Şövalyeler" diyen bir grup serseri tarafından saldırı altındayım.
Estoy siendo atacada por un depravado grupo que se hacen llamar a sí mismos los Caballeros Rojos.
Ama olabildiğimiz en güçlü topluluk olmamız için en önemli adımlar burada sizler tarafından atılacak.
Pero para convertirnos en la comunidad más fuerte posible los pasos más importantes los deberán dar ustedes aquí.
Herkesi alamayacağız. Sadece yarısından biraz fazlasını alabiliriz.
No podremos llevar a todos, solo podremos llevar... a un poco más de la mitad
Hepiniz sağlık taramasından geçip kıyafetleriniz giydirilerek kapsül odasına alınacaksınız.
Todos pasarán por análisis físicos, y entonces se pondrán sus trajes y se dirigirán al cuarto de cápsulas.