Zırvalık tradutor Espanhol
421 parallel translation
Bence bunların hepsi zırvalık.
- ¡ Basta! - Esto es Enredos y Cía.
- Zırvalık.
- Qué bobada.
- Boş laf, zırvalık.
- Tonterías y disparates.
- Zırvalık bu.
- Eso son bobadas.
Bu zırvalık sona ermeli.
Mi paciencia se acabó, esto tiene que terminar.
Bırak bu şık kanun zırvalıklarını.
Esa charla legal no es importante.
Ama, bu zırvalık seni değiştirmeye başladığında bağımsızlığın korkuya dönüştüğünde o iki reklamcının etrafında sızlanıp yalvardığını izlediğimde bu hiç hoşuma gitmedi ve gitmiyor.
Pero cuando esas bobadas comenzaron a cambiarte... cuando tu independencia se convirtió en miedo... cuando te vi lloriquear y humillarte con esos dos comerciales ambulantes... no me gustó y no me gusta.
Söylesene dostum, Pulitzer ödülü aldığını biliyorum, ama bütün şu evrim zırvalıklarına artık inanmıyorsun değil mi?
Dígame una cosa, Jim. Sé que ganó un premio Pulitzer, pero en realidad no se creerá ese rollo de la evolución, ¿ no?
Tamamen zırvalık.
¡ Ese vejestorio indeciso!
Zırvalık mı yoksa bir önemi var mı?
¿ Es una tontería o sirve para algo?
Zırvalık diye adlandırmak çok zor.
Es difícil calificarlo de tontería.
Bir sürü zırvalık.
Un montón de payasadas.
Evet, bir sürü zırvalık.
Sí, muchas payasadas.
Manevi zırvalık mı? Zırvalık dedin!
¡ Ha dicho gilipolleces!
Evet. Bana zırvalık dedirttin.
Usted me ha obligado a decirlo.
Zırvalık dedi!
¡ Ella ha dicho gilipolleces!
Hiç böyle zırvalık duydun mu?
¿ Habías oído tanta memez?
Zırvalık mı?
¿ Basura?
- Gizleyecek bir şeyi yok. Hepsi zırvalık,
No oculta nada, ¿ vio?
Merak ettiğim, Bn. 3. Elizabeth, bize niye böyle zırvalıklar gösterirler Leicester Kavşağının bazı kısımları hâlâ gösterilmemişken. Bisküvi?
Sra. Isabel III, quería saber por qué dan esta porquería... cuando hay trozos del cinturón de Leicester que no hemos visto nunca.
Resmen zırvalık!
Es una mierda.
Daha çok zırvalık. Doktor, Haddonfield'ın ne olduğunu biliyor musun?
Más palabras. ¿ Sabe Ud. qué es Haddonfield?
Şu zırvalık bittiğinde Osuch'u ziyaret et.
Le espero en mi despacho. Que venga Osuch también. ¿ Cuándo?
Kendini nasıl da suçladığınla ilgili bir sürü zırvalık.
Y tú decías "Yo tengo la culpa".
Bu zırvalık için size on dakika daha izin, sonra ödev başına.
Hola, niños. Diez minutos más de esta basura y luego a hacer los deberes.
- Zırvalık! Ben sana aşığım.
¿ Usted está enamorado de Anjali, no?
Bir sürü zırvalık.
Es una tontería.
Bu zırvalık.
Esto es basura.
Bunlar zırvalık.
Son tonterías.
Bu zırvalık sona erdi doktor.
Terminó la farsa.
Zırvalık!
Chorradas.
Sadece kişisel zırvalık.
Son sólo tonterías personales.
Tsak-msak! Hepsi zırvalık!
¡ Tsaki, tsaraki, todo eso es una basura!
Zırvalık.
- ¡ Espéralo sentado!
Çünkü ayda bir zırvalık filozofu kesiliyorsun.
Porque una vez al mes te pones filosófico.
Bunun zırvalık olduğunu biliyorsun, sadece şirket propagandası.
Tu puedes ver a través de esa basura. Es la propaganda de la Red.
Bu şeylerin hepsi... zırvalık!
Esta cosa... ¡ Basura!
Orada da bir sürü zırvalık var.
Y todo es habladuría.
Zırvalık.
Blah.
Keşke dişi bir tayın önüme çıkıp en ufak tahrik... olmadan konuştuğu her an Super Bowl koltuklarım olsaydı. - Bu zırvalık!
- Qué gilipollez.
Ve bence kadınların onu erkekler kadar istediği meselesi de zırvalık.
Y que eso de que las mujeres lo buscan tanto como los hombres es mentira.
Bu derin bir zırvalık, Stern.
Eso es basura, Stern.
- Bu zırvalığa inanmayın. - Sen neden bahsediyorsun? Bu kesinlikle erkek izci kıyafeti.
No insista en eso, este es un uniforme de Boy Scout.
Oh, Lütfen, Bana ufacık kuş zırvalığını anlatma.
No me cuentes la historia del pajarito.
Şu Obi-Wan Kenobi zırvalığını da kes artık.
Acaba ya con esa manía de Obi-Wan Kenobi.
Zırvalık!
¡ Qué tontería!
- Ne zırvalık söylüyorsun?
- ¡ Esperen!
Nauls, şu zırvalığın sesini kısar mısın?
Nauls, ¿ quieres bajar esa mierda?
Artık zırvalıyorum.
Estoy farfullando.
Sonu gelmeyen zırvalık!
- ¡ Un sin fin de bobadas!
Zırvalık?
- ¿ Bobadas?