Çanlar tradutor Espanhol
4,357 parallel translation
Sıçanlar gibi çarpışalım!
Vamos a conocer como ratas!
O sıçanları hiç gördün mü?
¿ Alguna vez viste esas ratas?
- Düğün çanları mı çalıyor yoksa?
- Para ti también suenan campanas.
Kimin düğün çanları?
¿ Qué campanas, Limpinski?
Çanları severim.
Me gustan las campanas.
Tüm sırlar gün yüzüne çıktığında gerçeğin çanları da çalmaya başlayacaktır.
Cuando todos los secretos salen a la luz, la verdad debe cobrarse su peaje.
Siz bodur sıçanlar bir sürtüğü ağlatacaksınız şimdi.
Pequeñas ratas vais a hacer llorar a esta perra.
Çanlar kimin için çalıyor
Por quién repican las campanas.
Üçüncü seansta ayrılık çanları çalar mı, yoksa...
Es como si, bueno... el hecho de hablar con una tercera persona rompiera el atasco, o...
Rüzgâr çanları gibiydi.
Fue como campanas de viento.
Rüzgâr çanlarını duyuyor gibiydim.
Casi puedo oír sus campanillas en el viento.
Kilise çanları.
Campanas de iglesia.
- Mets, bak! Rüzgar çanları!
¡ Campanitas de viento!
Gelip çanları çalıyorlar ve ot almak için satıyorlar.
Vienen a robarme los carillones. Y los venden por hierva.
Testislerini o asılı rüzgar çanları gibi düşün.
Bueno, imagina tus testículos colgando como campanas de viento.
Bazı günlerse sert bir rüzgarla birbirlerine dolanırlar ve bu sefer de sesleri çamaşır makinesinde yıkanan inek çanları gibi çıkar.
Otros días el viento azota y se tuercen y suenan como una lavadora llena de cencerros.
Çanlar için biraz geç bir saat değil mi?
Es un poco tarde para las campanas, ¿ no es así?
Odamdan çanların sesini, hemşirelerin konuşmasını duyuyorum.
Escucho las campanas desde mi cuarto, la cháchara de las enfermeras.
Tanrı'nın huzurunda diz çök, tapınağın çanlarını çal 1, 2, 3, 4, Gel de beni öp
Toca con tu cabeza el suelo, haz sonar la campana ( en el templo ). 1, 2, 3, 4, queremos besos una y otra vez.
Daniel senin de bu röportaja katılmanı önerdiğinde yakınlarda düğün çanları çalıp çalmadığını sormuştum o da direkt sana sormamı söyledi.
Cuando Daniel nos sugirió que participaras de la entrevista, le pregunté si había campanas de boda en el horizonte, y me dijo que te lo preguntara a ti directamente.
Diğer taraftan, canlarının yanmasını izlemek onların da insan olduğunu size hatırlatır.
Por otro lado... verlos caer, te recuerda que ellos son humanos.
Durduruyoruz, canlarına okumuyoruz.
- Detenerlos, no enfurecerlos.
O yüzden sana, bu insanlara kısa vadede canlarını yakan şeyin, uzun vadede onlara yardımı dokunacağını yalnız sen anlatabilirsin dediğimde bana inan.
Así que puedes creerme cuando te digo que solo tú puedes ayudar a que esas personas entiendan que lo que les afectará a corto plazo les ayudará a largo plazo.
Şimdiye kadar çok canlar yaktı.
Ya ha causado mucho daño.
İyi geceler canlarım.
Buenas noches, tesoros.
Canlarım, teklif vermek için yalnızca iki saatimiz var.
Queridos, solo tenemos un par de horas para ofertar.
Asıldığımdan falan değil ama ne canlar yakacağın her halinden belli.
No estoy intentando conquistarte, pero romperás algunos corazones.
Sonbahardaki patlıcanlarını gelinine yedirme.
No dejes que tu nuera coma tus berenjenas de otoño.
Basın, ben ne yaparsam yapayım ne demek isterse onu diyecek. Yani canları cehenneme. Ama gözlerim ve bu kaset- -
Ya sabes, Sé prensa va a decir lo que quiere decir, no importa qué, así que em tornillo', pero, ya sabes, los ojos y la cinta...
Eğer bir nedenden ötürü, şüphelilerin canları soğuk bir içecek isterse veya kelepçeleri çok sıkı gelirse,... onlara konfor sağlamak için takım 39 olarak buradayız.
Y si por alguna razón, ya sea sospechoso necesita una bebida fría, o sus esposas son demasiado apretados, la plantilla 39 están aquí para proporcionarles comodidad.
Ona canlarımızı borçluyuz.
Le debemos nuestras vidas.
Tüm o insanlar canlarını neden feda ettiler?
Todas esas personas, dieron sus vidas, ¿ para qué?
Çünkü canlarını ben yakarım.
Porque les hago daño.
Aldığın canların hesabını vereceksin.
Vas a pagar por las vidas que tomó.
Canları cehenneme, beni dışlamaları umrumda bile değil.
A la mierda todos. No me importa si me excluyen.
Kurtardığım canları düşünmeyi tercih ediyorum.
Prefiero pensar en las vidas que he salvado.
Hadi bu partiyi başka bir partiye çevirelim canlar.
¡ Empecemos esta fiesta con otra, pandilla!
Canlarına okuduk!
! ¡ Los hemos machacado!
Canlarına okuyor.
Les está causando problemas.
Bazen insanlar canları istediği için kayboluyor be dedektif.
Es decir, demonios, a veces la gente simplemente desaparece, detective.
Peki ya akıllı katil yalnızca canlarını almakla değil ayrıca o kişilerin hayatlarını da yaşamakla ilgileniyorsa?
¿ Y si un asesino listo estaba interesado no solo en arrebatarles la vida, sino en asumir sus identidades?
İyi geceler canlarım.
De acuerdo, buenas noches, queridas.
Canlarına okurum!
Bueno, me los saco a patadas
Senin parmesanlı patlıcanlarının aksine.
a diferencia de tu mousaka.
Canları cehenneme.
Al demonio con estas personas.
Burada başka canlar olabilir.
Podemos tener vidas aquí.
Bu şehrin insanlarını korumak için canlarını ortaya koymaya.
Para poner sus vidas en peligro para proteger a la gente de esta ciudad.
Her zaman yaptığımız gibi canlarına okuyacağız.
Le patearemos el trasero como siempre lo hacemos.
Hatta bazıları herkesin iyiliği için canlarını feda eder.
Algunos arriesgan su vida por un bien mayor.
Gidip canlarına okuyalım.
- Sí. Vayamos a patearles los dientes.
"Bu ölümsüzlük, canlarım"
"Es inmortalidad mis queridas".