English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Ç ] / Çantan

Çantan tradutor Espanhol

4,932 parallel translation
Neden sen de erken çıkıp, çantanı alıp hafta sonu için bana katılmıyorsun?
¿ Por qué no terminas pronto, haces la maleta... y vienes a pasar conmigo el fin de semana?
Çantanı bırak. Şu eski masa fihristine bakmama yardım et.
Ayúdame a revisar este viejo archivo.
Ama çantan ölene dek seninle olacak, yani siktir et.
Pero, igual vas a tener el bolso para toda la vida, así que, qué carajo.
Çantanı mı istiyorsun?
¿ Quieres tu mochila?
Çantanı al, sana bir şey göstermek istiyorum.
Coge tu bolso, quiero enseñarte algo.
Marty, Carlson anlaşmasında bana yaptığından sonra uşaklık yapmak için lanet evrak çantanı taşımaya peşinden Vegas'a gelmem.
Marty, Yo no voy a Las Vegas después deque me jodieras el Acuerdo Carlson Así que ya puedes conseguir que uno de tus lacayos lleve tu maldito maletín.
Çantan ağır görünüyor.
Esa bolsa se ve pesada.
Daha üzücü olansa o çantanın bile bana ait olması.
Lo que es aún más triste es mi bolsa de lona.
Giysi çantanı unutmuşsun.
Te dejaste tu portatrajes.
Çantanızı da aldınız.
Con su maletín y todo eso.
Bunu çantanın yanında buldum.
Encontré esto cerca de tu bolso.
Sonra da çantanı toplar New York'a gidersin.
Y después, ¿ simplemente coges tus maletas y te marchas y te vas a Nueva York?
Çantan waffle şeklinde.
Tu bolso tiene forma de gofre.
Çantanı yere bırakarak başlayabilirsin.
Podrías empezar por poner tu bolso en el suelo.
Çantanı zincirle bağla.
Cierra tu bolso con una cadena.
Çantanıza atın ve olay bitsin.
Lo echas todo en el bolso y ya estás lista para salir.
Bebek çantanı taşımana yardım edeyim mi?
¿ Puedo ayudarte con la pañalera?
Çantanız için bir arama emri.
Es una orden para su maletín.
Sırt çantan ise arabasında.
Su mochila estaba en su coche.
Çalınan sırt çantanı inceliyordum, bunun dışında bir şey kalmamış geriye.
Estaba procesando su mochila robada, y no había nada salvo esto.
Çantanın köşesine takılmış.
Estaba arrugado en una esquina.
Ben burada durup çantanı tutarım.
Estaré aquí sujetándote el bolso.
Hepiniz ceketinizi çantanızı, cüzdanınızı, küçük sevdiğini alıp gidin.
Que todos vosotros cojáis vuestras chaquetas, bolsos, carteras, queridos menores de edad y os vayáis.
- Çantan...
- Tu bolso.... sí.
Govend çabuk çantanı hazırla.!
¡ Prepara tu maleta rápido, Govend!
Bobby'nin kampı için çantanı hazırladım.
Ya preparé tu bolso para el campamento de Bobby.
Çantan demek.
Tu bolso.
Çantanın şifresi orada.
La combinación está aquí.
Çantanın parayla dolu olduğunu söyledi ve... Değilmiş.
Dijo que estaba lleno de dinero y... no lo está.
Çantanın altında ne var?
¿ Qué hay en el fondo de tu bolsa?
Çantanı alan Üsküdar'ı geçti.
Tu bolso se ha perdido para siempre.
Bak, çantanın çalınması kötü oldu.
Mira, es horrible que te lo hayan robado.
Çantan gitti, tatlım.
Tu cartera se perdió, cariño.
Çantanı, ayakkabını, evini.
Bolsos, zapatos, tu casa.
- Tıbbi çantanı görmek istiyorum.
Quiero ver ese botiquín.
Çantanızda ne olduğuna bakmamız gerekiyor, lütfen.
Déjeme ver qué tiene en el bolso, por favor.
Çantanın adını da "daimi utanç" olarak değiştirdim.
La he renombrado la bolsa de la vergüenza eterna.
Evrak çantanız, efendim.
Maletín, señor.
- Sırt çantanı ödünç alabilir miyim?
Oye ¿ te importa si me llevo la mochila? Sí, sí, sí, sí.
Çantanın içinde bir şırınga var.
En el bolso hay una jeringa.
Gel, al çantanı...
Ven y disfruta de tu bolso...
Gel, al çantanı
Toma, coge una bolsa.
Normal. "Itsy Bitsy Spider" ı söylediklerinde ağlıyor. *
Me lo imaginaba. Llora cuando cantan "Itsy Bitsy Spider".
* Kontrolü dışında kalır karışan hayatlar * * Ya da aşıkların söylediği şarkılar * * Saklanır kelimelerinin ardına *
* o lo que cantan los amantes * * así que se esconde tras sus palabras * * el lugar al que pertenece * * y en blanco y negro * * puede reescribir * * los errores * * donde puede encontrar la fuerza para decir *
- Geldiğinde işaret ediyorlar.
- Si él está, ellos cantan.
Dünyanın bu kadar güzel olması için teşekkürler yediğimiz yiyecekler için teşekkürler öten kuşlar için teşekkürler her şey için teşekkürler Tanrım.
Gracias por el mundo tan dulce, gracias por la comida que comemos. Gracias por los pájaros que cantan. Gracias, Dios, por todo.
"Meleklerin kanat sesleri ninni olsun sana."
"Y los vuelos de ángeles te cantan para tu descanso."
Meleklerin kanat sesleri ninni olsun sana.
Y los vuelos de ángeles te cantan para tu descanso.
Ve meşhur müzisyenler et hakkında şarkı söylemek istemezler. Bu doğru değil.
Y la última vez que comprobé, los iconos no cantan acerca de carne.
İşte bu yüzden kafesteki kuş şarkı söyler.
Por eso los pájaros enjaulados cantan.
Arkadaşım patladı. Arkadaşım patladı.
Y tienen perlas y cantan... â ™ ª Mi amigo explotó Mi amigo explotó... â ™ ª

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]