Çapa tradutor Espanhol
3,744 parallel translation
Bu adam senin dostun değil. Seni aşağıya çeken bir çapa.
Este tío no es tu amigo, es un ancla que te está hundiendo.
Özellikle sen, Ellie... Ona, çekmecesinde duran ve senin için sakladığı hediyenin... onu kendi ızdırabına saplayan bir çapa olduğunu söylermisin.
Y especialmente tú, Ellie, díle que ese regalo que te guarda en su escritorio es una ancla que le ata a su dolor.
O pelerine büyü yapsın diye büyücü tutmuştum.
Le pagué a un hechicero por esa capa.
Pelerin!
¡ La capa!
Pelerinine ne dersin?
¿ Qué te parece tu capa?
Pelerinim mi?
¿ Mi capa?
- O halde niye 5 yıllık kondom saklıyordun, onlar bozulur
Entonces, ¿ por qué tienes una caja de condones de hace 5 años... en tu botiquín de medicamentos? Había una capa de polvo en esas cosas como de una pulgada de grosor.
Şimdi bunları korumak için ne yapmalıyız?
¿ Le gustaría proteger su inversión con una capa transparente?
Bu görünmezlik pelerini.
¡ Una capa de invisibilidad!
- Tamam Salon burası
Esta es la sala de estar, nueva capa de pintura.
Burası yatak odası..
Este es el dormitorio. Nueva capa de pintura en las paredes.
Pelerinden pelerine değişiyor.
Depende de cada capa.
Hayır, cappuccino üzerinde, güzel ve katı bir köpük olur.
No, un capuchino tiene una capa firme de espuma encima.
Yeni Robert Capa'ya bakıyorsun.
Estás viendo al próximo Robert Capa.
"Ellerinize sürün. Zararlı maddelere karşı görünmez bir koruma tabakası oluşturur."
"Póntelo en las manos para crear una capa protectora invisible contra elementos duros y químicos abrasivos".
Bu boyun atkısı bir pelerindir.
La pañoleta es una capa.
Lejyonun pelerinini giymis bir de!
Viste una capa de la puta legión.
Sadece onu paltosuna bağlayarak yasını tutabiliyor.
Solo puede llorar, y enrollarla con su capa
Gidip pelerinimi alayım.
Cogeré mi capa.
* Günah değildir çıkartmak kıyafetlerini *
Y para echar un vistazo bajo el capó Bueno, hay que disipar la capa exterior
Baba, o gösterişli sevimlilik perdesinin arkasında, vahşi bir umutsuzluk saklardı.
El padre, bajo una pulida capa de amabilidad escondía su desesperación.
Üstünde pis bir köpük yok, içinde yara bandı yok.
Sin capa de suciedad, sin banditas adhesivas.
Üst taraf daha ısınmaya başlamamıştı.
Y esa capa superior aún no se quema.
İnce bir buzun üzerinde gidiyorsun oğlum.
Estás pisando una fina capa de hielo, hijo.
Siyah bir cüppe gibi.
Es como una negra capa.
Büyük kalçalara sahip olmak. Bilmiyorum galiba dış dünya ile aramda bir tabaka olsun istiyordum.
No sé, como una capa de... una capa de protección entre el resto del mundo y yo.
Veya pelerin.
O una capa.
Ve bütün gün soğuktu, değil mi? Montana'da evle cadde arasındaki yolu kürekle temizlerken en kolay yol her zaman taze toz gibi olan kar olur.
En Montana, cuando estás despejando la entrada, la capa más fácil de eliminar es siempre la nieve fresca, en polvo.
Altında, sert bir buz katmanı var... Sıcaklık düştüğünde sulu kar donar.
Debajo, hay una dura capa de hielo, la nieve medio derretida que se congeló al caer la temperatura.
Buraya çekidüzen vermenin yollarını düşünüyordum. Belki bir kat yeni boya bile olabilir.
Estoy pensando en maneras de acicalar esto... incluso una nueva capa de pintura.
İki katlı tuvalet kağıdı için patronunu tebrik ettiğimi söyle.
Dile a tu jefe que es genial el doble capa.
Söz veriyorum.
Una capa de pintura no le vendría nada mal.
- Anthony, gel de pelerinini dene.
- Antonio, ven y pruébate tu capa.
Ne kostumü var, ne de pelerini.
No lleva ni disfraz ni capa.
Süper kahramanın amacı ne pelerin, ne de kukuletadır aslında.
porque ser un superheroe not tiene que ver con llevar capa o antifaz.
Bilmelisin ki bu ofiste kot giyen son kişi Theodore Wrangler'di ve sen Banks onun tescilli, yerlere kadar inen, süet pelerinini taşıyamazsın bile.
El último que usó jeans en esta oficina se llamaba Theodore Wrangler. Y tú, Banks, no podrías ni vestir su capa de seda larga hasta el piso marca registrada.
Marco'ya peynirli makarnanın üzerine fazladan ekmek kırıntısı koymasını bile söyledim.
Le pedí a Marco que haga los macarrones con queso con una capa crujiente encima.
Bazen Batman'in peleririni çıkarmaya ihtiyacı oluyor.
Alguna vez Batman se tiene que quitar la capa.
Ne yapacağımızı bilmediğim için, bir yağmur ceketi, bir yürüyüş ceketi, bir araç ceketi, ve bir pelerin aldım, her ihtimale karşı opera izlersek diye.
Como no sabía qué íbamos a hacer, me he traido una gabardina, un abrigo de paseo, un abrigo de coche y una capa, por si vamos a la ópera.
Lord Nelson'ın koyunu gibi kızaracağız.
Estamos tan fritos como la capa de Lord Nelson ¿ no crees?
Kırmızı pelerin, orman ve hayvan saldırısı.
Capa roja, en el bosque, ataque de animal...
- O ne, kapüşon mu?
- ¿ Qué es? ¿ Una capa?
Bir sır saklama sanki bir tedirginlik gibi.
Como una nube de secretismo o una capa de inquietud.
Pelerinli Kahraman, Kara Şövalye?
El defensor con capa y caballero de la noche.
Pelerin takıp, Gotham şehrini temizleyen milyarder playboy hani? - Mantis'i mi diyorsun?
Multimillonario mujeriego que se pone una capa y limpia las calles de Gotica.
Sıçrayış şeklinden, bunun en alt kat olduğunu tespit ettim.
A juzgar por este patrón de salpicaduras, detecto que es la capa inferior.
Tamam, en üst kat nerede?
¿ Dónde está la capa superior?
Bu elimdekini incelemenizi istiyorum.
Quiero que examine esta capa.
Pelerin ve maske mi takmış?
Aparece llevando una capa y una máscara.
Serbest yatırım fonu işletmecisinin Bir çöpte ne işi var. Hem de Pelerin ve maske takmış şekilde.
¿ Qué está haciendo un gerente de fondos de inversiones... en un cubo de basura con una máscara y una capa?
Pelerinindeki şu şey de ne?
¿ Qué es eso de su capa?