Çekiyor tradutor Espanhol
6,872 parallel translation
Erkeksi enerjin beni çekiyor.
Me atrae completamente tu energía masculina.
Ya kafayı çekiyor ya da gözleri büyüten o lenslerden takıyor.
O está volado o usa lentes de contactos circulares.
Telefon nasıl çekiyor ki?
¿ Cómo es que tengo cobertura...?
- Ona bir baksana, ıstırap çekiyor.
Está agonizando, míralo.
Baş ağrıları çekiyor musun John?
¿ Tiene dolores de cabeza, John?
Bana kötü şeyler söyleyip saçımı çekiyor.
Me dice cosas malas y me tira del pelo.
Fikriniz ilgimi çekiyor.
Me gustaría saber su opinión.
Sürmekte sıkıntı çekiyor musun, Wilson? Sadece tek gözle...
¿ Estás bien conduciendo, Wilson?
Çekim gücü ve genişlemenin evrenimizi kontrol etmek için 14 milyar yıldan beri süren savaşı genişleme onu dışa doğru iterken çekim gücü kendi içine doğru çekiyor.
la gravedad y la expansión batalla por el control de nuestro universo de 14 mil millones años Expansión deslizándola hacia afuera, gravedad que tira en.
Sanırım parlak şeyler bütün canlıların ilgisini çekiyor.
Supongo que a todo ser viviente le atraen las luces brillantes.
Zıt kutuplar birbirini çekiyor.
Los opuestos se atraen.
Bak insanlar yemeklerinin resmini çekiyor.
Mira, hay personas sacando fotos de su comida.
Bu kadar umurundaysa söyleyeyim Charlotte uyuşturucu satıcılarıyla takılıyor burnuna kim bilir neler çekiyor. Bir de az kalsın Maison Oteli'nden atlıyordu.
Y dado que te importa tanto, quizá quieras saber que Charlotte sale con traficantes de drogas, se mete dios sabe qué por la nariz y que casi salta desde la azotea del hotel Maison.
Nolan, çok acı çekiyor.
Nolan, está sufriendo mucho.
Kavşağı geçtiklerinde onlara çarpıyor, onlar da kaza yaptıklarını düşünerek kenara çekiyor.
Les da un golpe en el cruce, frenan, pensando que han tenido un accidente.
Telefonum çekiyor ama GPS çalışmıyor.
Tengo señal telefónica pero no GPS.
Amca... Yemek içine çekiyor, tuzsuz oluyor.
Tío, la comida apesta, no tiene sal.
Yoksa acı mı çekiyor?
¿ O algo le atormenta?
Acı çekiyor.
Está herido.
Bu meta-insan, karşısındakilere elektrik şoku vermiyor. Elektriği hortum gibi kullanarak gücünü çekiyor.
Este meta-humano no electrocuta a la gente, succiona la electricidad, y como resultado te ha quitado tu poder.
Güçlü bir yerçekimi üreterek gazı içine çekiyor.
Genera gravedad implacable y dibuja en el gas.
Çekim gücü uyduyu geriyor ve çekiyor.
Haciendo gravitacionalmente la luna estirar y tirar
Bu şey çok ilgimi çekiyor.
Lo siento. Esta mierda realmente me interesa.
Acı çekiyor.
Él está sufriendo.
Dr. Cody Bullwhip fişi çekiyor.
El Dr. Cody Bullwhip está desconectándola.
- Kablosuz çekiyor mu?
Usa el Wi-Fi del coche.
- Tam çekiyor.
Tengo todas las barras.
- Acı çekiyor.
Está sufriendo.
Dalton mahkumu boğmaya başlıyor, etrafın güvende olduğunu sanan gardiyanın dikkatini kasten üzerine çekiyor. Doğruca pusuda bekleyen Babakov'un kucağına.
Dalton empieza a estrangular al prisionero llamando intencionadamente la atención del guardia que sale de su sitio para ser emboscado por Babakov, que está sigilosamente esperándole.
Hayır, çekiyor.
- Sí, me gusta.
Erkek arkadaşım evimizde bir reality show çekiyor.
Mi novio está filmando un reality show en nuestra casa.
Şimdi girdap gibi içine çekiyor adamı.
Ahora te engulle como en un remolino.
Onu öldürüyor, enerjisini çekiyor.
Él la está matando, drenando su energía.
Ne yani yalnızlık mı çekiyor?
¿ Qué, se siente solo?
Sen de iyi iş çıkardın, gerçi pek acı çekiyor gibi değildin.
Buen trabajo también el tuyo, aunque no parecía que estuvieras sufriendo demasiado.
O kadar barlardan, kadınlardan bahsettik. Beni yanlış yöne doğru çekiyor, bilirsin?
Toda esta conversación de discotecas y mujeres... hace que piense en la dirección equivocada.
- Onu hastanede sorguya çekiyor.
Lo está interrogando en el hospital.
Yani, ne, bu adam olay yeri fotoğrafları mı çekiyor bizim için?
¿ Ahora, qué, este tipo también hace fotos de la escena del crimen para nosotros?
Farklı pozlama farklı kameralar kullanarak aynı izin resmini çekiyor.
Sacó fotos de lo que creo es el mismo punto de referencia, utilizando diferentes cámaras con diferentes exposiciones.
- Çok acı çekiyor ve yeniden canlandırma işlemi ona çok zor geliyor.
Le duele muchísimo y el proceso de resucitación es muy duro para ella.
Canım meyveli kek çekiyor.
Como que tengo un antojo por un poco de pastel de frutas.
Yani gücünü telepatik olarak oluşmuş çok bilinçli gestalt'ten çekiyor...
y es un estado mental compartido, así que está atrayendo poder del Gestalt de múltiples consciencias - que ahora ha formado telepáticamente...
Takipçimiz Zack'e saldırıyor, ona ilaç veriyor arabasının bagajına koyup komşunun garajına çekiyor. Sonra da Kristin'e saldırıyor.
Nuestro acosador ataca a Zack y lo droga, lo pone en la cajuela, lleva su auto al garage del vecino, y luego ataca a Kristin.
- Şüphesiz, şüphesiz. - Winston, bunu çekiyor musun?
- ¿ Winston, estás fotografiando todo?
Oğlum benim yüzümden acı çekiyor.
Mi hijo está dolido por mi culpa. Solo arréglalo.
- Doğum sancısı mı çekiyor?
- Esto es una locura. - ¿ Está de parto?
Şimdilik fizik tedavi daha çok ilgimi çekiyor.
Hasta ahora, la terapia física parece mucho más interesante.
Liam vicdan azabı çekiyor ve Karma'ya anlatmak üzere.
Liam está tan lleno de culpa que está a punto de decírselo a Karma.
Zavallı, son zamanlarda zorluk çekiyor.
Últimamente está pasando por una mala racha.
Telefonun çekiyor mu?
Oye, ¿ tienes señal?
Sanırım bu gece canım kaburga çekiyor.
Creo que esta noche me apetecen costillas.