English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Ç ] / Çekmecede

Çekmecede tradutor Espanhol

734 parallel translation
Hepsi çekmecede.
Están en la cómoda.
Ben buralardayken paralarımı bu çekmecede saklardım.
Cuando estuve aquí... Solía guardar mi dinero en este cajón.
Orada, çekmecede.
En el cajón del medio.
Bıçak orada, çekmecede.
Toma el cuchillo en el cajón.
Bilemiyorum, ama şu çekmecede bir atlas var.
No lo sé, pero hay un mapa en este escritorio.
Üstkatta, odamdaki çekmecede.
Arriba en el cajón de mi habitación.
Stephens'in defterindeki fiş çekmecede bulmuştum.
Ésa es la lista del libro de Stephens el que encontré en el cajón.
- Büromdaki çekmecede.
- Está en mi cajón.
Bu anahtar dün bu çekmecede yer alan eşyaların listesinde bulunmuyor.
Esa llave no está en la lista de objetos que había ayer en el cajón.
- Üst çekmecede.
- En el cajón de arriba.
Üst çekmecede olduğunu söyledi.
Dijo que en el cajón de arriba.
Bir çekmecede iki kutu aspirin bulmuş.
Por Dios, ¿ qué ha pasado?
Çekmecede!
Ahí, en el cajón.
Alt çekmecede!
El de abajo.
Kesinti bildirimi. Çekmecede de tahliye ihbarnamesi var.
Es un aviso de desconexión y si miras en el cajón, verás un aviso de desalojo.
Alt çekmecede.
En el cajón de abajo.
Alan'ın silahını bulundurduğu çekmecede gizliydi. Bunun yemekten sonrası mı olur?
Encontré... esto ayer, en el cajón donde Alan guarda su arma.
- Gerisi çekmecede.
- El resto está en el cajón.
Kopyasını istiyorsanız orta çekmecede kopya kâğıdı var.
Hay papel carbón ahí en medio por si quiere hacer copias.
O çekmecede başka ne buldun?
¿ Qué más encontraste en ese cajón?
Çekmecede mi?
¿ En el cajón?
- Hangi çekmecede?
¿ Qué cajón?
Sağ ol, tatlım. Sağ çekmecede masa örtüleri var. - Istakozlar geldi.
Oh no, gracias cariño, pero los manteles están ahí.
Sağ üst çekmecede.
En el cajón superior de la derecha.
Çekmecede.
Me gusta disparar.
Çekmecede olması lazım.
Hay algo en el escritorio.
Şu çekmecede iskambil kağıtları var.
Hay unas cartas en ese cajón.
Evet, çekmecede.
¿ Un destornillador? Encima de esa máquina están las herramientas.
Onu oradaki şu çekmecede saklar.
La guardaba en ese cajón.
Hep tam burada üst çekmecede durup duruyordu.
Estaba aquí en el cajón de arriba todo el tiempo.
Yedek anahtar çekmecede.
La otra llave está en el cajón.
- Şu çekmecede bir şişe olacaktı.
- Hay una botella en la mesa.
Bu çekmecede sabun falan yok!
¡ No está el jabón en el cajón de la mesa!
- Sağ taraf üst çekmecede.
- En el cajón de arriba a la derecha.
Şurada, sağ çekmecede.
En ese cajón de la derecha.
Bize gereken şey buradaki çekmecede var.
Tengo lo necesario en mi cajón.
Valiz ve anahtar kilitli bir çekmecede saklıydı.
Lo dejo a propósito en el cajón.
- Üst çekmecede.
- En la cómoda.
- Oradaki üst çekmecede.
- En la primera gaveta.
Ortadaki çekmecede sahte gözün ardında.
En el cajón de enmedio... tras el doble fondo.
Şifonyerde. En üstte sağdaki çekmecede.
En el cajón derecho de la cómoda.
Çekmecede pijamaların var.
Ahí hay dos pijamas.
Masasında. Orta çekmecede.
En el escritorio, en el cajón del centro.
Çekmecede.
En el cajón.
Onları çekmecede buldum.
Estaban en la gaveta.
Asla kasanın şifresini hatırlayamaz. Onu da çekmecede kilitli saklıyor.
No recuerda la combinación de la caja fuerte y está ahí apuntada.
Cüzdanım üst çekmecede.
Mi cartera está en el cajón superior.
Belki şu çekmecede hâlâ vardır.
Tal vez aún hay unas en ese cajón de allá.
Üçüncü çekmecede.
- En el tercer cajón de la cómoda. - Bien.
Onu polise iletmeni istedim. Fakat onu pekala o çekmecede de bulabilirlerdi.
La encontrarán en eI cajón.
- Üst çekmecede.
¿ Dónde está?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]