Çoraplar tradutor Espanhol
2,357 parallel translation
Çoraplar...
Las medias...
Dar kesim üst, siyah çoraplar...
El escote, el vestido corto.
Çorapları da koyun!
Los calcetines, venga.
- Turuncu çoraplarını getir. - Sorun değil Jack.
- Ponte calcetas naranja.
Şu ekoseli etek ve çorapların fotoğraflarını görmek istiyorum.
Quiero ver fotos de las faldas escocesas y los zoquetes.
Sabahın 11.30'un da, siyah çoraplarınla yarı çıplak yatarak mı?
Claro. ¿ Por qué no? Cierra los ojos y limpia tu mente.
Köpek yavrusu, köpek maması ve naylon çoraplar.
- Comida para perros, para cachorros... - Adultos. Medias de nylon.
- Çıkar çoraplarını hadi.
- Vamos, quítate las medias.
Dünkü gezimde yanımdaydı ve ben... en son çoraplarımla beraber görmüştüm.
Lo tenía conmigo durante mi viaje de ayer y lo vi por última vez con mis medias.
- Neden çoraplarınla?
- ¿ Por qué con tus medias?
Odamda oturmuş dikiş dikiyordum. Prens Hamlet çıkageldi birden, gömleği çözük, başı bağrı açık, bağsız, düşük çorapları çamur içinde, benzi uçmuş, dizleri birbirine vurasıya titrek.
Señor, estaba bordando en mi habitación, cuando Lord Hamlet, con la ropa desceñida, sin sombrero en la cabeza, las medias sucias, sin atar, y caídas hasta los tobillos, blanco como su camisa, y entrechocando sus rodillas,
Dans çoraplarım.
Los calcetines.
Çorba yaptım, dua ettik ve çorapları geri dönüştürdük.
Hice sopa, rezamos y reciclamos calcetines
Çoraplarım... nerede?
¿ Naomi?
Bu üniformanın yanında diz altı çoraplar da var mı?
¿ El uniforme viene con los calcetines altos?
Giydiğin çoraplar mı?
¿ Los calcetines que tienes puestos?
Katil çoraplarımı beğendin mi?
¡ Mira esto! ¡ Cómo le han gustado mis calcetines asesinos!
Çoraplarımın içinde bir şey olur mu?
¿ Se quedará fresco en mi calcetín?
- Çoraplarımı değiştirmeye vakit olmuyor.
- No tuve tiempo ni de cambiarme de calcetines.
Peki çoraplarım?
Y ¿ mis medias?
En sevdiğin Falke marka çorapları almak için.
Para comprar tus medias Falke favoritas.
- Çorapları da.
- Las medias también.
Ve çoraplarını bir daha ekmek makinesinin içinde bulursam kovulursun!
Y si vuelvo a encontrar tus calcetines en el horno del pan otra vez... ¡ Estás despedido!
Allah'ın cezası Bugs Bunny kravatınızla etrafta gezinirken her zaman bizi yargılamakta aceleci davranıyorsunuz! Kırmızı iç çamaşırlarınızı beyazların içine atarsınız! Pembe çorapları sever misin, orospu çocuğu?
Tiene mucha verborrea... y ahora me viene desfilando con su corbata de Bugs Bunny... y bajándose sus pantalones rojos y blancos. ¿ Le gustan los calcetines rosas?
- Ve o çorapları giyiyorum.
Y estoy usando ese calcetín.
Çoraplarımın minik kirli parmaklar tarafından değil olağanüstü ateşli eller tarafından yırtılmasını tercih ederdim.
Hubiera preferido que esas pantis me las rompieran en medio de algo excitante, y no por unos dedos de enano.
Bunlar ona son geldiğinde verdiğim çoraplar.
Son las mismas medias que le di la última vez.
Esasında giyiniş tarzını beğeniyorum payetli diz altı çorapları falan.
En realidad me gusta la manera en que te vistes diariamente, las polainas con lentejuelas y esas cosas.
İndir çoraplarını da kap bir şey.
Quítate las medias y cúbrete con algo.
Çoraplarımı çıkarmam.
No me voy a quitar los calcetines
Ayakkabı ve çoraplarımın içine giriyor.
Se mete en mis calcetines y mis zapatos.
Güzel çoraplar.
Ahh, bonitos calcetines.
Çoraplar dikkatlice dolduruldu.
Las medias estan colocadas con cariño.
Saçma sapan desenleri olan çoraplarımı giymeyi unutmuşum. Buna içilir değil mi?
Bueno, olvidé que solía llevar calcetines graciosos, así que podemos hacer una por eso, ¿ eh?
Seni harika bir polis yapan şeyin.. .. çoraplarınla bir ilgisi yok.
Las cosas que te hacen ser un excelente policía no tienen nada que ver con los calcetines.
Meşhur çoraplarını giymişsin.
Bueno, llevas tus calcetines.
Sol çoraplar, sağ çoraplar.
Calcetines izquierdos, calcetines derechos.
Ama biz, Nijerya'da tüm çorapları bir arada yıkarız.
Pero en Nigeria, Lavamos todos nuestros calcetines juntos.
Tamam, insanoğlunun bildiği tüm köpekbalığı filmleri ile geldin ve bir ton çamaşır yıkamışsın ki ben senin çoraplarını bile kuru temizlemeye verdiğini biliyorum.
Está bien, Lois, te apareces con todas las películas conocidas sobre tiburones. ... y once cargas de lavado, cuando te he visto llevar calcetines a la tintorería.
Ailenin başına ne çoraplar ördün.
Estabas prácticamente construyendo un nido En este árbol familiar
Biliyorum ama zaten metroya, mesaiye kaldığımda taksiye bir servet harcıyorum. Üzerine oturacak gazete bulamazsam koltuk döşemeleri de çoraplarımı mahvediyor.
Lo sé, pero ya gasto una fortuna entre subterráneo taxis por la noche medias, si no encuentro un periódico, el mimbre de los asientos las destroza.
Birdaha birine kabadayılık etmek istersen, lameli çorapları olan arkadaşına sakla.
La próxima vez que quieras intimidar a alguien, hazlo con tu amigo de los calcetines a cuadros.
Uzun çoraplarının altında ayak bileğine bilezik takan bir kolej danışmanının, yoluma çıkmasına izin vermiycem
No voy a permitir que una orientadora académica que lleva una pulsera en el tobillo debajo de las medias, se meta en mi camino.
Sadece mutsuz olduğunda çorapları katlarsın.
Sólo doblas calcetines cuando estás enfadada.
Çorapları 80 dolardı biliyorum çünkü senin kredi kartınla daha yeni sipariş verdim.
Y se que sus calcetines cuestan 80 dolares, por que pedi unos hace poco tiempo, con tu tarjeta de credito.
Çorapları zaten biliyordum.
Sé las cosas que tienes allí.
Çoraplar tam oldu.
Sí las medias me quedaron perfectas.
Bu sabah çoraplarını koyduğunu sanıyordun ya?
¿ Te acuerdas de los calcetines que guardaste esta mañana?
Damar tıkanıklığına karşı çoraplar...
Las medias anti-embolia pueden comprarse...
- Artık vitamin peşinde koşmayacağım. - Senin çoraplarının peşinde koşmayacağım.
No voy a comprarte calcetines.
bu tüm vücut için çoraplar?
¿ Dónde estás?