English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Ö ] / Ölmeli

Ölmeli tradutor Espanhol

688 parallel translation
Ona talip olan erkek, üç kere en iyi becerisini göstermeli ya da ölmeli!
tres veces tendrá el pretendiente que superarla en fuerza, o morirá.
- Kaçak oyunu bu. - Jesse James ölmeli.
Pero así se juega a "los forajidos" Jesse James tiene que morir.
"Ama ölmeli, yoksa baştan çıkarır daha başka erkekleri."
Pero es preciso que ella muera. Si no, traicionaría a otros.
Yaş veya kuru, bir adam meyvesini vermeden ölmeli.
"Y, verde o seco, debe morir un hombre antes de dar su fruto."
Kişisel olarak söyleyecek hiçbir şeyim yok çünkü bir şey bilmiyorum, Çok ufak bir şey biliyorum, onu da bir günah çıkarmadan duydum... Ve o sırlar da benimle birlikte ölmeli.
Yo no tengo nada que decir, porque no sé nada, y lo poco que sé lo he oído en confesión y esos secretos deben morir conmigo, es nuestra disciplina.
"Gine de ölmeli, yoksa başkalarına da ihanet edecektir."
"Pero ha de morir o traicionaría a otros hombres".
Duvar ustası olduğum için açlıktan ölmeli miyim?
Sólo porque soy un albañil, ¿ debo morir de hambre?
İkinizden biri ölmeli.
Uno de ustedes debe morir.
# Katiller ölmeli.
Los asesinos deben morir.
- Ölmeli.
- Debe morir.
- Öldürün. - Ölmeli.
- Lapidado hasta morir.
Piskopos veya rahip fark etmez, suçlu ölmeli.
El culpable debe morir, ya sea obispo o sacerdote.
O ölmeli. Ellerini sürdü.
puso sus manos sobre ti.
Sana kalsa insanlar aynı yerde doğmalı, yaşamalı ve ölmeli!
¡ O sea, según tú la gente debería nacer, vivir y morir en el mismo lugar!
İlla biri ölmeli mi?
¿ Ha de morir alguien para que colabore?
Kraliçe Nailla ölmeli.
Esa Reina Nailla debe morir.
O zaman Hawkins ölmeli! Evet.
- ¡ Hawkins morirá!
Bu bir gelir değil ki. İkimizden biri ölmeli.
Pero sólo lo cobraríamos... si uno de los dos muriera.
Geleneklere göre kocasıyla birlikte ölmeli.
- La costumbre es que debe morir con él.
Bu kurtarıcı yeni doğanlar arasında olduğuna göre sadece yeni doğanlar ölmeli.
Ya que el libertador se encuentra entre sus recién nacidos, sólo ellos morirán.
Yeni doğan tüm erkek İbrani çocuklar ölmeli.
Todos los recién nacidos varones hebreos habrán de morir.
Karartma çanı çalarken,... Basil Underwood ölmeli. "
Al dar el toque de queda... Basil Underwood debía morir ".
- Aunt ölmeli.
La tía debería haber muerto.
Yarından önce bizden biri ölmeli.
Mañana sólo tiene que quedar uno.
Bir canlı ölmeli ki diğer canlı yaşayabilsin.
La carne debe morir para que la carne pueda vivir.
Kadın ölmeli ki ayı Inuk'un Asiak ve çocuğunu beslemek için onu avlayacağı gün için yaşayabilsin.
Debe morir para que el oso pueda vivir y el día que Inuk lo mate, alimentará a Asiak y a su hijo.
Ser sefil ölmeli miyiz öylece?
¿ O debo arrancarme la lengua?
Ve ölmeli.
Y morir.
Yasa katil ölmeli der.
La ley le condena a morir.
Hırsa hizmet için bir çocuk mu ölmeli?
¿ Tiene que morir un niño por la ambición de los poderosos?
Daha kaç çocuk ölmeli?
¿ Cuántos niños han de morir?
Altın postu çalanlar mutlaka ölmeli.
Los que roban el vellocino deben morir.
Hepimiz senin yüzünden ölmeli miyiz Balam?
¿ Debemos morir todos por ti, Balam?
Kör adam ölmeli, ama öncelikle Sakichi'ye şans vermeliyiz, değil mi?
Debe morir, pero debemos darle a Sakichi su primera oportunidad, no?
- O zaman ölmeli.
- Pues él morirá.
Genç bir kız ölmeli.
Una doncella debe morir.
Genç bir kız ölmeli!
¡ Una doncella debe morir!
Joe ölmeli.
Joe debe morir.
O entrikacı çiftçiler ölmeli.
Esos granjeros confabuladores deben morir.
Ama o bir samuray ve bir samuray gibi ölmeli.
Pero es un samurai, y debe morir como tal.
Hepsi ölmeli.
Deben morir todos.
Emin olmam için, Beytüllahim'de yeni doğmuş tüm erkek çocuklar ölmeli.
Para estar seguro, todo recién nacido en belén debe morir.
Sevinin o insanların öldüğüne, yarın daha fazlasıda ölmeli.
No os regocijéis con estas muertes, pues mañana han de producirse más.
Bahardan Temmuz'a... Şimdi Robespierre ölmeli...
" Eso fue en primavera, llega julio y el viejo Robespierre debe morir
Mücadele etmeliyiz, adam ölmeli.
Vamos a luchar, él tiene que morir.
- Belki de senin gibi sıçanlar ölmeli.
- Una rata como tú estaría mejor muerta.
Biz Klingonlulara göre de hastalar ölmeli.
Los klingon creemos, como ustedes, que los enfermos deben morir.
Sana sıra gelene kadar bir sürü adam ölmeli.
¡ Tendrían que morir muchos para que os tocase a vosotros!
Akhenaton ölmeli!
Akenaton debe morir.
Yaşayan her şey olmeli.
Todo lo que vive muere.
Ölmeli.
Él debe morir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]