Ölümsüzlük tradutor Espanhol
477 parallel translation
Bu belge benim ölümsüzlük biletim olur.
Este documento será mi entrada en la inmortalidad.
Ölümsüzlük uğruna ne feda etsek azdır.
No hay sacrificio demasiado grande para alcanzar la inmortalidad.
Evet, ölümsüzlük.
Sí, la inmortalidad.
Ölümsüzlük...
Inmortalidad.
Kadın burnunda ölümsüzlük nefesi ile topraktan yaratıldı.
La mujer fue creada de la tierra con un poco de eternidad en sus fosas nasales.
Sıçayım senin sanatına be... O böbürlenmeler, o ölümsüzlük hevesi, o aptalca erkeklik gösterileri...
¡ Y me cago en tu arte tu inmortalidad, tu chulería y tu completamente estúpida masculinidad!
Çocuğun açlıktan öldüğü zaman... ölümsüzlük hakkında konuşmanın yeri değildir.
Cuando su hija ha muerto de hambre... no es el momento de hablarle de inmortalidad.
Bazıları buna "ölümsüzlük" der.
Algunas personas lo llamarían inmortalidad.
Siz bana şu sözde ruhunuzu teslim edin, ben de size karşılığında ölümsüzlük vereyim. Ayrıca, dayanıklılık vereyim. Her şeye dayanıklılık.
Ud. me escritura lo que se llama su alma... y a cambio yo le doy inmortalidad,... por lo tanto, indestructibilidad, completa indestructibilidad.
Ruhum karşılığında bana ölümsüzlük verdi.
Me ha dado inmortalidad a cambio de mi alma.
Wordsworth'un "Duygu ve Ölümsüzlük" adlı lirik şiirinden bir pasaj okudum.
He citado unos versos de Wordsworth, de Ode on Intimations of Immortality. ¿ Los has oído?
Kiliseye o büyük ölümsüzlük vaadinde bulunulmuş.
La Iglesia tiene la explícita promesa de la inmortalidad.
Sanırım ölümsüzlük fikri çok istenen bir şey olduğundan.. herkesin hayatında belirli bir yeri vardır.
Existe un momento en la vida de todo hombre, en que la inmortalidad se convierte en un deseo.
Kanı bana ölümsüzlük iksirini verecek ama uygun kıvam için yeteri kadar korkmadı.
No resulta sencillo que su sangre destile la sustancia que necesito.
Ölümsüzlük.
La inmortalidad.
Sadece ölümsüzlük.
Tan sólo la inmortalidad.
Ölümsüzlük istiyorum.
- Quiero un cuerpo androide. Quiero la inmortalidad.
İnanın bana Kaptan, ölümsüzlük fazlasıyla sıkıntıdan ibaret.
Créame, capitán, la inmortalidad es básicamente aburrimiento.
Ölümsüzlük olmayacak.
No habrá inmortalidad.
Ölümsüzlük yok!
¡ Esto no tiene sentido!
Radamante onun ölümsüzlük gücüne sahip olmak istiyor.
Radamante quiere su poder de inmortalidad.
Bu kız büyük bir güce sahip. Ölümsüzlük gücüne.
Esta chica tiene un poder inmenso, la inmortalidad.
Ölümsüzlük!
inmortalidad!
- Tüm bu ölümsüzlük hikayelerini unut gitsin.
- Te olvidas de todos los inmortales.
Hepsi ölümsüzlük gücüne sahip olacak.
Todos tendrán el poder de la inmortalidad.
Aslında, ölümsüzlük- - Faust'un problemi.
En esencia, la inmoratalidad. ¡ El problema de Fausto!
Karanlıklar Prensi rahmine ölümsüzlük tohumları ekene dek, genç bakirelerin kalp ve gözleri kendisine bağışlanan bir ölümlü hayata yeniden döndürülebilir ancak.
Una amante muerta solo puede volver a la vida... si se le ofrece el corazón y los ojos de jóvenes vírgenes... hasta el día en que el Príncipe de las Tinieblas plante en su vientre... la semilla de su inmortalidad.
Karanlıklar Prensi rahmine ölümsüzlük tohumları ekene dek, genç bakirelerin kalp ve gözleri
Una amante solo puede volver a la vida... si se le ofrece el corazón y los ojos de jóvenes vírgenes.
Ama ölümsüzlük elde edilebilir.
Pero la inmortalidad puede conseguirse.
Biz kutsal dağa saldırmak ve oradaki bilgelerin ölümsüzlük sırrını çalmak için güçlerimizi birleştirmeliyiz.
Nosotros debemos unir nuestras fuerzas para asaltar la montaña sagrada y robar el secreto de la inmortalidad a sus sabios.
Biz ölümsüzlük içinde donmuş, yaşayan insanlarız.
Somos gente viviendo congelación por eternidad.
Ölümsüzlük geçip giderken.
Cuando en cardumen viajala inmortalidad.
Yunan mitolojisine göre, öldükten sonra cenaze töreni yapılmayanların ölümsüzlük cezasına çarptırıldığı cehennem ırmağı.
En la mitología Griega, la gente que no era enterrada era condenada a vagar en sus márgenes por la eternidad.
İnsan sütü benim ölümsüzlük iksirimdir
La leche humana es el elixir de la vida.
Zihinsel telepati. Zamanda yolculuk. Ölümsüzlük.
Telepatía mental viajes en el tiempo inmortalidad incluso Santa Claus.
Bir de ölümsüzlük arayanlar var.
Tambien hay personas que buscan la inmortalidad.
Ölümsüzlük mü?
¿ La inmortalidad?
Göklerde sürekli bir ölümsüzlük mevcuttur.
Los cielos eran una metáfora sobre la inmortalidad.
Biz şairler ölümsüzlük için can atarız, bilirsin.
Los poetas ansiamos la inmortalidad, ¿ Sabes?
Ölümsüzlük ve nihai gerçek ; benlikte, bireysel aklın içinde.
Es el Yo, la mente individual, quien contiene la inmortalidad y la verdad última.
Ölümsüzlük! Ölümsüzlük!
¡ Ser inmortal!
Ama korkma küçük sevgilim, her ne kadar ölmeye mahkum olsak da, ölümsüzlük rütbesinde sonsuza dek yaşayacağız.
Pero no temas, mi querida. Lejos estamos de morir. Viviremos por siempre en los aposentos de los que no ha muerto.
Ben gittim, geldim. Ölümsüzlük.
Ya he pasado por eso.
Ölümsüzlük, Chatterley ismiyle aynı olmalı.
Chatterley tiene que ser el nombre de la inmortalidad.
Bir ağacın aşkı dışında ölümsüzlük yoktur.
No hay inmortalidad salvo la del amor de un árbol.
Ölümsüzlük kapınızı çalarsa tanır mıydınız beyler?
¿ Reconocerían la inmortalidad si llamase a su puerta, caballeros?
Bu, dondo-yaki... Ueno'daki bebekler gibi ölümsüzlük üzerinde hak kazanmis kalintilari kutsayan bir sinto ritüeli.
Esto es el dondo-yaki, una bendición Shinto sobre los escombros que tienen derecho a la inmortalidad, como las muñecas en Ueno.
Ölümsüzlük!
¿ Inmortalidad?
Yaşamın kilidini açtığım anda ölümsüzlük avucumun içinde olacaktı.
La sangre es el único secreto. No es sólo la savia de la vida, también puede proporcionar la vida eterna.
Gerçek bir ölümsüzlük.
Casi la inmortalidad.
Bu ölümsüzlük.
Eso es inmortalidad.