Önceden tradutor Espanhol
16,132 parallel translation
Bulunamayan şu dördüncü bıçak, önceden kaybolmuş olabilir. Belki öğütücüye atılmıştır, Belki de çöpe fırlatılmıştır.
El cuarto cuchillo que falta, se podría haber perdido o caído en el triturador de basura, o lanzado en algún momento.
Sizinle daha önceden kardeşinizin bulunmasıyla ilgili konuşmuştuk. Hatılıyorum.
Hablamos después de que encontraran a su hermana.
Bu bakışı daha önceden görmüştüm.
He visto esa mirada antes.
- Daha önceden çoğu kez söyledin.
- Otras veces sí.
"Aşık, benden seni önceden sevdiğim gibi sevmemi isteme..."
"Oh amado, no me pidas amarte como lo hice como antes."
"önceden sevdiğim gibi sevmemi isteme."
"Amarte como lo hice antes."
Önceden de dediğim gibi uydularla bir bağlantısı olabileceğini düşündüm.
Como he dicho antes, creía que tendría algo que ver con satélites.
Ben de önceden olduğu gibi aynı şeyleri kurgulamaya başladım.
Así que empecé a fantasear con las mismas cosas que entonces.
Bir ay önceden tebligat...
Un aviso de 1 mes civil,
Önceden yaptığım işi tekrar yapmamı sağlayacak.
Me ayuda a volver a hacer lo que hacía antes.
Önceden yapılmış bir bağış hakkında konuşmak için buradayım.
Me gustaría hablar de una donación que ya se ha llevado a cabo.
Neredeyse 40 yıl önceden bahsediyoruz artık herhangi bir davada kullanıldığını sanmıyorum.
Estamos pensando en casi 40 años pasados, así que estoy pensando casos probablemente no hacen de la CI más.
Çünkü önceden Bollywood dansçisiydi. Ama Cece'nin babasinin ailesi onlarin evlenmesine izin vermemisti.
ya que ella solía ser una bailarina de Bollywood y los padres del señor P les prohibieron casarse.
Önceden ilan edilen 15 blokluk alan..
8 : 38 PM ESTE DE CAMBRIDGE Esa área de 15 cuadras que mencionamos antes.
Babam uzun ve refah içinde bir hayat sürmüş ve yıllardır sigara içmemiş olmasına rağmen, önceden otuz küsur yıl sigara içtiği için kronik obstrüktif akciğer hastalığından hayatını kaybetti.
A pesar que mi padre había tenido una vida larga y próspera y que no había fumado por años, murió debido a una obstrucción pulmonar crónica luego de haber fumado por más de 30 años.
Önceden yok etmeyi denemiştiniz Tuğamiral.
Ya intentó destruirla, comodoro.
Bunun böyle bir etki yaratacağı hiç aklıma gelmemişti çünkü önceden de televizyona çıkmış, filmlerde oynamıştım ve o zaman da telefon rehberindeydim.
Jamás soñé con esa clase de impacto, porque ya había hecho televisión, y también cine, e igual aparecía en la guía.
Spock imajımın önceden, mesela Kellogg's Mısır Gevreği kutusunda reklam amacıyla kullanıldığını görmüştüm.
Sabía que habían utilizado comercialmente mi imagen de Spock, en los copos de maíz de Kellogg's, por ejemplo.
Sanki şöyle bir hava vardı, "Önceden paramız yoktu. Artık parayı bulduğumuza göre efektlerle dolu bir film yapmalıyız."
La idea era : "Antes no teníamos el dinero, ahora lo tenemos, así que haremos una película con grandes efectos".
Bunu kişisel ilişkimiz bağlamında onunla paylaşmak, tartışmak ve keşfetmek, herhalde önceden son derece sağlam ve cesurca oluşturulmuş bir rolü üstlenmenin yaratıcı açıdan en tatmin edici yönlerinden biriydi.
Compartir eso con él, discutirlo y explorarlo en el contexto de nuestra relación personal fue uno de los aspectos más creativamente satisfactorios de interpretar un papel que ya estaba tan establecido, y tan audazmente creado.
Schmidt ve ben önceden sürekli beraber takılırdık ve şimdi takılmıyoruz. Ve bu garip geliyor.
Schmidt y yo solíamos estar juntos todo el tiempo y ahora no, y es raro.
oraya bu şekilde uçmanın bir yolu yok bu maceradaki her zorluk daha önceden belirlendi her adım ruhsal bir çalışma olacak olamaz.
Que no hay forma de volar allí de un solo golpe como éste. Cada padecimiento en el viaje está predestinado. Cada paso es práctica espiritual.
suratınızdaki endişeyi söyleyebilirim madam mutluluk karmadaykne ve keder de önceden belirlenmişken, neden kendinizi üzesiniz ki?
Permítame hablar de la preocupación en su rostro, señora. Ya que el karma del bienestar y el dolor están predestinados ¿ por qué se preocupa malamente, señora?
Kız kardeşin The Crown'da önceden oda ayarlamakla iyi etmiş.
Puedo confiar en que su hermana tuvo la previsión de reservar su habitación en la corona.
Dustin önceden korktuklarını söylemeye çalışıyor.
Lo que Dustin quiere decir es que estaban asustados. Antes.
- Önceden yenilmezdin.
Y antes eras invencible.
Önceden gördüğün gibi dikkatinin dağılması bizim işimizde tehlikelidir.
Como has visto antes, las distracciones son peligrosas en nuestro trabajo.
Joe. Joe, gerçekten, Anita Hill'in ifadesin önceden alınması konusunda ciddi değilsin değil mi?
Joe, no es en serio que Anita Hill va a testificar primero. ¿ O sí?
Stratejik bir hareket bu. Önceden çıkıp kendine göre hazırlarsın.
Estrategia, el que habla primero marca el tono.
Bay Cruz, - önceden dediğim gibi...
- Entonces, Sr. Cruz, como le decía...
Bu sabahlık önceden ev arkadaşım Josh ile birlikte olan Lisa isimli genç bayana ait.
Esta bata pertenece a una joven llamada Liza con quien mi compañero de cuarto Josh solía salir.
Önceden hepimiz yalan söyleyip, gluten yer, sigara içer ve birbirimizle takılırdık.
Nosotros solíamos mentir y comer gluten y fumar cigarrillos y colgarnos los unos de los otros.
Böyle şeylerin olduğunu önceden de görmüştüm ama hiç bu kadar hızlısını görmemiştim.
He visto que esto ha pasado una y otra vez, sólo en general, no con tanta dulzura.
- Önceden burada mı yaşıyordun? - Evet.
- ¿ Solías vivir aquí?
Önceden bu saçmalığın yüzüydüm.
Yo solía ser el niño del cartel para este desorden.
Aslında, odanız önceden Empirical Yayınevi tarafından ödenmiş.
En realidad, parece que su habitación ya ha sido pagada por Editorial Empirical.
- Muhtemelen beni önceden burada görmüşsündür...
Este es nuestro restaurante favorito. Probablemente me... - viste aquí antes...
Önceden kim olursan ol, burada hiç önemi yok.
Quien hayas sido antes, aquí no importa.
Önceden yerleştirilmiş küçük plastik boncuklar sayesinde parmaklarınızı baş parçasının altına sokup kapağı açabiliyordunuz öyle değil mi?
Para que pudieran meter sus dedos debajo de la pieza principal para abrir el ataúd, habían pequeñas cuentas de plástico bajo la tapa, ¿ cierto?
- Niye önceden haber vermedin?
¿ Por qué no avisaste? Bueno, llamé antes.
Baban ve ben önceden onun "Little Wing" şarkısını söylerdik.
Tu padre y yo solíamos cantar su canción "Little Wing".
Önceden seni sıçratır, bu şarkıyı söylerdim.
Solía despedirte así y decir eso.
Bu yarışa hazırlanan atlet Spitz'in önceden kazandığı 6 altın madalyonu var.
Spitz ha sido el atleta a quien tener en cuenta en esta carrera, habiendo ganado ya seis medallas de oro.
Ojeyi önceden sürebilirdin!
¡ Ya hiciste eso antes!
Önceden mi?
¡ Antes!
Bana önceden yaptığın gibi yapmayacaksın, değil mi?
¿ Por qué tengo que creer que no me la vas a jugar como ya hiciste antes?
Beni yolmaya başlamadan önce edeceğim küfürler için önceden özür dilerim.
Antes de que empieces a arrancar pelos, quisiera disculparme por los insultos que te diré.
Bu yerin önceden ne olduğunu biliyor musun?
¿ Sabes lo que era este sitio antes?
Önceden, Brett ile konuşmuştum ve o da Christy ve benim burada kalabileceğimizi söyledi.
Hablé antes con Brett y dijo que Christy y yo nos podíamos quedar aquí...
Biliyorsun, önceden...
Sabes, antes...
- Seni önceden gördüm.
- Ya te había visto.