Öylemi tradutor Espanhol
729 parallel translation
- Evet. Ona sürpriz yapmak istemiştim. - Gerçekten öylemi acaba?
- Sí, quise darle una sorpresa.
- Size öylemi görünüyor?
- ¿ Eso le parece?
Gerçekten öylemi düşünüyorsun?
¿ Te parece?
Öylemi, Ollie?
¿ No es así, 0llie?
Majestelerinin mallarını tahrib etmek, öylemi?
¡ Asesinos!
Öylemi?
- ¿ De verdad?
Aylak aylak geziyorsun, öylemi?
Te gusta holgazanear, ¿ eh?
Biri kaçtı öylemi?
Una fuga, ¿ eh?
Sende onu bırakıp gitmesine izin verdin öylemi.
Así que dejó que la señorita saliera del cuarto y se fuera, ¿ eh?
Öylemi?
¡ Y no lo haga!
Öylemi?
¿ De veras?
- Öylemi, özür dilerim.
- Ah, perdona.
Kardeşi telgraf göndermiş, öylemi?
Su hermano le ha enviado un telegrama?
Öylemi?
Lo entiendes?
Öylemi görünüyorum?
¿ Luzco satisfecho?
Öylemi?
- Ya veo.
Öylemi? O zaman Franz Joseph'i selamlamak için balkona çıkalım.
- Sí, entonces vayamos a saludar a Franz-Josef.
- Öylemi?
- Ah, ¿ Sí?
- Öylemi düşünüyorsun?
- ¿ Eso cree?
Kanunu kendi ellerine almak, Öylemi?
Y hacer justicia usted mismo, ¿ eh?
Mahkumlar desteklemiyecekler ve, generaller de bundan hoşlanmayacak öylemi?
¿ A los generales no les gustará? Es un hecho, se lo garantizo.
Oh, öylemi? Ne incelik!
Qué amable.
Woo yaşıyor ve parayı o aldı öylemi.
Te gustaría que Wada estuviera vivo para que él fuera el culpable.
Bunun anlamı, Sai Koo'nun oğlu öylemi.
¿ Nishi es el hijo de Furuya?
Yani, alkol, partiler ve kadınlar, öylemi.
Eso significa alcohol, fiestas y chicas, ¿ no es eso?
Demek yeni gelin bu, öylemi?
¿ Ésta es tu mujercita?
Anlıyorsun, öylemi?
¿ De veras?
- Oynamıyorsun, ha? - Kompliman diyorsun, öylemi?
¿ Un cumplido?
- Öylemi? - Kesinlikle. Wakapoogee gölünde balıkçılık turnuvasına giriyorsun.
Participará en el torneo de pesca del lago Wakapoogee.
Öylemi.Tabi. Dürüst olayım.Ben!
- ¿ Me? - En serio.
Çok kızgın görünüyordu. Öylemi düşünüyorsun?
Otro Vodka con arándano.
- Öylemi?
- ¿ Y? - ¿ No significa nada para ti?
Oh, ahmak öylemi?
¿ Así que estúpido?
Öylemi, ve nedir o?
¿ cuál?
Öylemi, Hanımefendi?
¿ De verdad Señora?
Bir şekerleme uzmanı öylemi?
¿ Una experta en dulces? - También sobre el bienestar de los niños. - Por...
Söylesene şerif, sadece bunu söylemek için geldin, öylemi?
Alguacil, pronto va a tener un pequeñín, ¿ no?
Öylemi düşünüyorsunuz?
¿ Estoy cargado? ¿ Y qué es eso?
Hadi bakalım. Kağıt parçası, öylemi?
Ahora bien, un pedazo de papel, ¿ eh?
- "Orasını bana bırak", ha öylemi?
Dejamelo a mi, ¿ eh?
Görebildiğim kadarıyla, tüm bu insanlarla paylaşmak zorundayız, öylemi?
Por lo que puedo ver ahora, tendremos que compartir con toda esta gente, ¿ eh?
Öylemi dedim?
- ¿ Eso dije? - Eso dijiste.
12 gün, öylemi?
12 días, ¿ eh?
- Oh, öylemi?
- ¿ Sí?
Her zaman, öylemi?
Así que desde el principio, ¿ eh?
Cevap vermeyi reddediyorsun, öylemi?
Te niegas a contestar, ¿ eh?
Öylemi dersin?
¿ De veras?
- Öylemi?
¿ Sí?
15 mil öylemi?
¿ Veinticuatro kilómetros, eh?
Öylemi yaptın.
Y aquí estás.
- Öylemi?
- ¿ Y?