Özlemişim tradutor Espanhol
976 parallel translation
Oliver, seni özlemişim.
Oliver, te he echado de menos.
Kendi evimi kendi yatağımı çok özlemişim.
Esta noche anhelaba acostarme en mi propio tienda.
Evimi özlemişim. Haydi! Kıpırdayın!
Me apetece estar con los míos. ¡ Vamos!
Bunu çok özlemişim.
Dios mío, cómo lo extraño.
Aslına bakarsan bunu özlemişim.
A propósito, extraño eso.
Ve şimdi yine beraberiz. Gerçekten çok memnunum. Sizi özlemişim.
Y ahora me alegra haber fallado.
Seni ne kadar özlemişim.
Cuánto te he echado de menos.
Onlara dokunmayı özlemişim.
¿ Lamentarás esta tarde?
Amerikan yemeklerini özlemişim.
Comida americana.
Tatili ne kadar da özlemişim.
¡ Oh, estaba deseando estas vacaciones!
Nörolojiyi özlemişim de haberim yokmuş.
Echaba de menos la neurología y no lo sabía.
Uzun zaman olmuştu. Sesini özlemişim.
Hace ya tiempo que echo de menos tu voz.
Hepimizi özlemişim. Seni ve beni ve Hank ile Charlie'yi.
Extraño a todos, tú y yo, Hank y Charlie.
Sanırım oturup, tadına bakıp, kendimden geçip, kadın yemeğini özlemişim demem gerekiyor herhalde.
Supongo que debo sentarme, probarlo, abrir los ojos y decir... "Comida femenina otra vez".
Seni çok özlemişim, sırığım benim.
Te extrañé mucho, muchacho alto.
Harikaydı... akşam yemeğinde... her zaman olduğu gibi,... bu izole edilmiş yerde ve bu adamlarla... karnımızı doyurmak yerine... sizin gibi güzel bayanlarla birlikte oturup... onlara eşlik edip, sohbet etmeyi özlemişim.
Será maravilloso cenar en vez de comer. ... que parece que es la norma cuando los hombres están aislados en un país como este. Añoro la conversación y la elegancia de cenar en compañía variada.
Böyle soğuk havaları özlemişim.
Con este frío, a veces lo echo de menos.
Çok özlemişim.
Os echaba de menos.
Burayı gerçekten de çok özlemişim.
Extrañé este lugar.
Sizi özlemişim.
Cuánto los extrañé.
Bu köfteleri en az seni özlediğim kadar özlemişim Earl.
He echado de menos esta comida casi tanto como a ti, Earl.
O kadar özlemişim ki.
¡ Cuánto Lo he echado de menos!
Ne kadar da özlemişim.
Sólo mírate.
Onlarla gitmek istiyorum. Çok özlemişim.
Quiero irme con ellos.
Nasıl da özlemişim.
Cómo lo extraño.
- Tanrım, seni özlemişim.
Cuánto te he echado en falta.
Seninle konuşamadığım konularda konuşmayı özlemişim.
Echo de menos hablar de las cosas No puedo hablar contigo.
Bu şehri ve işaretlerini özlemişim.
Me perdí esta ciudad y sus monumentos.
Tanrım, bu adamı özlemişim!
¡ Oh, Dios, me perdí este tipo!
Bu, hiçbir yere çıkmayan ve sonu olmayan koridorları özlemişim.
He echado de menos estos pasillos sin fin y que no van a ningún sitio.
Seni çok özlemişim!
¡ Qué ganas tenía de verte!
Bak, şöyle bir düşündüm de sanırım deniz kenarını ben de özlemişim!
estaba pensando y, pues yo también tengo ganas de ir a la playa.
Tanrım, Valerie'yi Ne Kadar da Çok Özlemişim.
Dios, te extrañé, Valerie.
Meğer Amerika'yı ne kadar özlemişim.
Nunca me dí cuenta cuánto había extrañado América.
Tanrım, seni özlemişim.
Cómo te he echado de menos.
ama Alman sınırındaki kalede çile çekmeye razı olmadım. Oh, Luise, bunu nasıl özlemişim.
Tenía ganas de volver a Berlín mucho antes, pero temía que en la frontera alemana me llevaran de nuevo al castillo.
Domuzların kokusunu özlemişim.
Yo extraño a los cerdos.
Çok özlemişim seni.
! Como te he echado de menos!
"İki Ronoidin 20,000 Yılı" nı locada izlemeyi nasıl özlemişim.
Anhelo para asistir a "20.000 años de las Dos Ronnoids" en la podule caja.
Bu manzarayı özlemişim.
Había olvidado esta vista.
Birincisi, bilardo oynamayı çok özlemişim.
One, I really miss shooting pool...
İnanamıyorum, seni ne çok özlemişim.
no sabes cuanto te hecho de menos.
Gerçekten özlemişim.
Lo echaba de menos.
Seni özlemişim.
Te he echado de menos.
Ne kadarda özlemişim.
¡ Cuánto la eché de menos!
Tanrım, seni özlemişim. Hassiktir bende seni özlemişim!
- Dios, cómo te extraño.
- Özlemişim seni!
- Yo también te extraño.
Seni çok özlemişim.
Te extrañe.
Seni çok özlemişim.
Realmente te extrañé.
Nasıl da özlemişim çocuk sesini.
Cómo echaba de menos la voz de un niño.
Sarıl bana, seni özlemişim.
Abrázame, te extrañé tanto.