Ööö tradutor Espanhol
1,410 parallel translation
Dişçim, kabarmış dilimi görünce, "ööö," diyor ve artık baş ve işaret parmağına minik kondomlar takıyor maske de takıyor. Nedense?
Mi dentista dice : "qué asco" cuando ve mi rara lengua... y usa condones pequeños en su pulgar y en el índice... y una máscara. ¿ Y qué?
Ööö, aslan tükürüğü.
Baba de leona.
Ööö, ben şey..., Keh keh,
Uh, no lo sabía. Uh, yo, uh...
- Ooo damat.
- Ahí esta el novio.
- Ooo, evet.
- Sí
- Ooo, her şey kontrolümdeydi.
- Yo tenía el control
Ooo, "Küçük" Winston.
Oh, "pequeño" Winston
- Ooo onları sildim. - Ne yaptın?
- Oh, esas las borré - ¿ Qué?
- Ooo evet, hadi Bo-Bo hakkında konuşalım. - Bo-Bo'da kim?
- Sí, hablemos de Bobo - ¿ Quién es Bobo?
Ooo Sana inanamıyorum.
No te puedo creer
Ooo hayır Jim, vazgeç artık o bu işlerde çok iyi.
- Jim, ríndete, ella es muy buena
- Arkadaşlar. - Ooo! Yani kamerayı saklamadın.
OH, así que tú tienes la cámara y no la botaste
Ooo gördüğünüz gibi....
Es pornografía que puede verte.
Ooo...
Y gritaban :
Ooo... ldu...
- Muy... bien.
Ooo, AID ( yardım ) S ( cılar ).
Ah, a-i-d-e-s, aides de ayuda.
Ooo, küçük bir oyun mu oynuyorsun?
Oh, estás algo juguetón, ¿ verdad?
Ooo, adamım, haline bak be!
Hey, mírese amigo.
Hatun kaldırdığına da hiç şüphem yok, ha? Ooo, evet.
Con razón consiguen tantos favores de ellas.
Ooo, özür dilerim. Seni üzdüm galiba. Çok özür dilerim.
Perdón si lo insulté.
Ooo, tanrım.
Está bien, armas.
Ooo, Tanrım, Jerry.
¡ Maldición, Jerry!
Yo-ooo, Hayır! Hayır tatlım.
No hagas trampa.
Yo-ooo!
¡ No!
Bu radyolu birmasa saati, ooo Steven!
¡ Es una radio!
Ooo, Steven!
Steven.
OOo, Çok üzgün görünüyorlar, değil mi? Ama gerçekte nasıl hissediyorlar?
Ése soy yo, Ray Adams... joven, talentoso y muerto.
Ooo, Hawaii'den Richard Runningbear.
Oh, Richard Runningbear de Hawai.
Ooo, evet Evet... Nefes nefese kaldı
Jadeó mientras conducía su palpitante... dentro de ella...
Ooo. Uzun zaman önce tanıdığım bir çocuk o.
Es un chico que conocí hace mucho tiempo.
Sessiz ol! Ooo, sesini kıs.
Eso fue lo que pensé.
Ooo, tanrım!
¡ Ay, Dios mío!
- Ooo, niyeymiş bakalım?
- ¿ Por qué dices eso?
Ooo, evet, işte yapmak istediğim bu.
Ah, sí, de eso mismo estoy hablando.
Ooo, olamaz.
- ¡ Oh, no!
Aa, ooo, evet.
- Es maravilloso.
- Ooo, yapma!
- Por favor.
Ooo, teşekkür ederim.
Oh, gracias.
- Ooo, gerçekten mi?
- Ay, ¿ en serio?
Ooo bak, plak firması bunları verdi.
Oh, mira. La compañía discográfica me dio éstas.
Bobby, haydi! Ooo!
¡ Bobby, anda!
- Ooo gerçekten mi?
- ¿ De verdad?
Sokakta bazı insanlara mikrofon uzattık. Ooo Danny!
Hablamos con algunas personas en la calle.
Öyle değil mi, Darren? Ooo bunu beğendim.
¿ No, Darren? Ooh, me gusta éste.
- Ooo, hadi ama dostum.
! - Oh, vamos, compañero.
Ooo... kayınpeder!
¡ Suegro!
* Ooo!
¡ Ooh!
* Ooo! Ahbap adın ne senin?
¿ Cómo te llamas, amigo?
* Ooo! Ahbap adın ne senin? *
¿ Cómo te llamas, amigo?
Ooo canım!
¡ Dios mío!
Ooo hayır, bizim başımız hiç derde girmez.
No, nunca tenemos problemas.