Ücretli tradutor Espanhol
477 parallel translation
Ben ücretli arkadaş olarak bilinenlerdenim.
Me paga por hacerle compañía.
Öte yandan, aklı başındaysa bir kaç yüksek ücretli işi kendim verebilirim ona.
Por otra parte, si fuese sensato podría facilitarle algunos asuntos con jugosos honorarios.
Haliyle, ücretli öğrenci olarak burada kalman mümkün değil.
Naturalmente, para ti es imposible quedarte como alumna que paga.
Dietrich mezun olmadan hemen önce Alman elçiligi görevlileri ona Almanya'ya ücretsiz bir gezi ve iyi ücretli bir isº önerdiler.
Justo antes de la graduación contactaron con él representantes alemanes que le ofrecieron ir gratis a Alemania y un trabajo bien pagado allí.
Hayır, ben astronomların akıl sağlığından şüphe etmeye başlayan yüksek ücretli bir kuryeyim sadece.
Sólo soy un recadero muy caro que está empezando a dudar de la cordura de los astrónomos.
Satın alamam, ücretli insanlar ev yaptıramaz.
No puedo comprarla, y los obreros no pueden construir un hogar
Yüksek ücretli mi?
Así que el precio es alto.
Yapım ve kurgu ekibine ise on gün ücretli izinli.
Tienen diez dias libres pagados.
- Dar gelirliler için düşük ücretli mükemmel kreşler var. - Öyleyse çocuğa kim...
- Y quién cuidaría...
Ama ücretli yola girmeden evvel otostop çekilebilir.
A uno le pueden coger antes de empezar la autopista.
Ayrıca ücretli odadakiler ya da koğuştaki ziyaretçiler de aynı muammeleyi görür.
Y la visita es la misma, ya sea en el pabellón o en la habitación de pago.
Dört, beş ve altı : ... mesai başlangıcı için beş dakika tolerans, ücretli grev ve kaza sigortası.
5 minutos de tolerancia a la mañana... huelga pagada y seguro contra accidentes.
Şu an hâlâ Ronin'iz, onun ücretli adamları değil.
Pero los ronin son los ronin... no recibimos ningún salario del Shogunato.
"Şu an hâlâ Ronin'iz, onun ücretli adamları değil."
Un ronin no es más que un ronin. Él no recibe ningún salario del Shogunato.
Bir hayli uzun süreli ücretli izin Bay Shannon.
Vaya periodo sabático, Sr. Shannon.
Hem de tam ücretli.
Además, con buen sueldo.
Ne düşünürsün iyi ücretli bir iş için?
¿ Qué te parecería un trabajo mejor pagado?
Bir köle mi yoksa ücretli işçi mi?
¿ Un esclavo o un obrero?
Meksika'yı ücretli tuvalet fikriyle tanıştıracaktı. Ama fahişelerle öyle çok eğlendi ki, son parasını harcayıp San Bernardino'da tuvalet görevlisi oldu.
Él introdujo la moda de los baños pagos y las prostitutas gastaron en esos baños hasta el último centavo, y, al final, se convirtió en el guardián de los baños de San Bernardino, pobrecito.
"Köle, serf ya da ücretli çalışan olsun kadınlar her zaman fevkalade birer hizmetli olmuşlardır."
Bien que el explotado sea un esclavo, un siervo o un asalariado... la mayoría de las mujeres... se convertirán en vasallas entre los vasallos.
Bununla birlikte, bu dava bitinceye değin, ücretli olarak açığa alınman gerekecek
Sin embargo, hasta que se aclare el caso tendremos que suspenderlo, conservando su salario.
- Halk Sağlığı mı yoksa ücretli mi?
- ¿ Salud Pública, o paga?
- Sen ücretli misin?
- ¿ Usted paga?
- Halk Sağlığı mı yoksa ücretli mi?
- Salud Pública o paga?
Ve senden ayda 700 $ ve iki haftalık ücretli tatilden çok daha fazlasını elde etmeğe niyetliyim.
Y tengo la intención de sacar de ti mucho más que $ 700 por mes y dos semanas de vacaciones.
Başından beri Jason'un ücretli adamıymış.
Ha estado en la nómina de Jason desde el principio.
Yaşadığım yerde, koridordaki bir ücretli telefondu.
Era un teléfono público, en el lugar donde vivía.
Bu hafta izinlisin. Hem de ücretli.
Tómate el resto de la semana libre.
Yeraltı dünyasının en yüksek ücretli kiralık katilleri
Los dos más grandes asesinos a sueldo del averno.
Hayır, düşük ücretli.
- No, estoy subpagado.
Sanırım ücretli telefon petrol istasyonunnun içerisinde idi.
Supongo que el teléfono de la estación de gasolina estaba adentro.
İyi ücretli bir ağır iş yapmak istemez misin?
¿ No te conformarías con un trabajo bien pagado de menor categoría?
Az önce rezil ücretli kölelikten bahsediyor ve hepimizin parya olduğunu söylüyordun.
Estabas hablando ahora mismo de la esclavitud del asalariado. Decías que somos unos renegados y que no podemos movernos.
Geleceğime bir bakıyorum da, tek gördüğüm ücretli geçiş gişeleriyle... dolu, karanlık, çıkışsız bir otoban.
Pienso en mi futuro y solo veo una autopista oscura e interminable franqueada por grandes barrancos.
Tabi ki öyle. Burası özel ücretli bir yol.
Claro que sí. ¿ Verdad que es una carretera de peaje, amigos?
"Birleşik Krallık'ta bulunma izni herhangi bir iş veya meslekte ücretli veya ücretsiz meşgul olmamak şartıyla bir aylığına verilir."
"Está autorizado para residir en el Reino Unido, sin ejercer trabajo alguno, remunerado o no remunerado, o cualquier otra profesión. Validez : un mes."
Sana iki hafta yarım ücretli izin öneriyorum.
Quedas suspendida a medio sueldo por dos semanas.
Laboratuvardaki iyi insanlar bana ücretli maluliyet izni veriyor. Süresi de belirsiz.
El laboratorio me paga el subsidio de invalidez por tiempo indefinido.
Yakınlarda yüksek ücretli bir iş var mı?
¿ Hay trabajos bien pagos en los alrededores?
Ülkede yüksek ücretli bir iş bilmiyorum. Sen biliyor musun?
No sé de ningún trabajo bien pago en todo el país. ¿ Y usted?
Ve bu kadar akıllı bir adamın da ücretli olarak... evimde çalışmasını isterim.
Y un sabio tal, deseo que trabaje en mi casa por un sueldo.
Sen ve karın ücretli muhbirlersiniz. Muhbirler.
Usted y su mujer son informadores a sueldo.
Artık asgari ücretli bir işim var.
I tener un trabajo ahora el que paga salario mà nimo.
Brezilya'da ücretli izne çıkamıyorum.
No puedo tomarme... un año sabatico e irme a Brazil.
Dakikası 2 dolar olan sabit ücretli aramaları kim yaptı? 10 kez üst üste. 555-AYGIR'ı kim aradı?
Sí, parecen dos gatitos jugando debajo de una tela.
İkinci müfreze tarafından korunan ücretli geçiş gişesinin oradan geldi.
Eso fue cercano al puesto de control defendido por el Pelotón 2.
Ve de, asgari ücretli.
Y, hey, salario mínimo.
Yayıncıların yazarları vardır. Yetenekli. ve ücretli.
Los editores están llenos de escritores talentosos y pobres.
- Yarım ücretli olsa bile...
- Y con la mitad de las comisiones...
ücretli tatil ve ve öğle tatili yok... çok makul duruyor.
Recargo por ser fiesta y sin parar para comer. Todo se suma.
- Bir günlük ücretli izin veririm. Ýddiaya girdiler.
Te voy a dar un día dado sus frutos.