Üslup tradutor Espanhol
66 parallel translation
Kendine özgü bir üslup diyebilirim.
Y algo más, tiene "su" estilo.
Nüktedeki üslup işte böyle değişir.
Styles in wit change so.
Sanatsal açıdan romanın, şekil ve üslup bakımından yetersiz, yavan ve vasat.
Su novela, desde un punto de vista, artístico, es mediocre, no tiene interés, ni estilo, ni la forma está cuidada.
Belki bir tavan, geleneksel bir üslup sağlasın diye.
Y tal vez un techo, lo suficiente para darle un toque tradicional.
Hikayenin bu gibi kısımlarını es geçeceğiz ki edep, üslup ve sansür bunu gerektiriyor.
Acostumbraremos a dejar de lado esas escenas en las cuales se imponen el decoro y la censura.
Yansıma sesler. Yıkıntılardan doğan şairane üslup. "
La poesía brota de las ruinas.
İşe biraz üslup kat.
Con estilo. La mano en la cadera.
Politik bir üslup kullanıyordu.
Ha empleado un concepto político.
Merhum kocamla birlikte edebi üslup gelişmeleri konusunda kaygılıyız Almanya'da... İngiltere'de görülen.
Mi difunto marido y yo estamos preocupados... por el estilo literario desarrollado en Alemania...
Ton, üslup ve kelimeler, hepsi tanıdık her yayın, aynı bildik markanın ürünü.
El tono, el estilo y el vocabulario, siempre nos resultan familiares, todas las emisiones llevan la misma marca de fábrica.
Bu üslup sizce de sert sayılmaz mı?
- ¿ No es un lenguaje bastante fuerte?
Ve sonra... üslup oturur, ve size bilmeniz gereken şeyleri anlatmaya başlar, mesela Bethselamin isimli güzel gezegenin sakinleri, yılda gelen on milyar turistin yaratacağı toplam erozyondan o kadar endişelidirler ki gezegen üzerindeyken, yediğiniz ve çıkardığınız arasındaki net fark,
Después de un rato, el estilo se calma un poco, y empieza a decirte cosas que realmente necesitas saber, como el hecho de que el fabulosamente hermoso planeta de Bethselamin está ahora tan preocupado a cerca de la erosión acumulable causada por 10 billones de turistas al año, que cualquier desequilibrio neto entre la cantidad que comes y la cantidad que excretas durante tu estancia en el planeta es extirpada quirúrgicamente de tu peso corporal al marcharte
Diane, bu denli uygunsuz bir üslup kullanmaya cüret etmişsin ama...
Diane, que tomó algunas libertades con el tiempo allí, pero... despectivos
Ben özellikle, Bayan Fletcher, kitabınızın ana temasına feminist bir üslup katabilmiş olmanıza çok sevindim.
Sra. Fletcher, me encantó el impulso feminista que le dio a su historia.
Bir üslup.
Es un estilo, no una persona.
Ben olsaydım zarif bir üslup seçerdim, ama tarzın değil.
Yo habría buscado una solución más delicada, pero no es su estilo.
Resim yok, üslup yeterli.
Nada de dibujos. Con el tono basta.
Evet, üslup. Tamam, söyle.
Ah, eso es, el tono basta.
Anlarsın üslup olarak eksikliğini, üstü kapalılıkla tamamlayan bir lisana bağlıyız.
Estamos atados a un lenguaje que compensa con oscuridad la falta de estilo.
Yıkıntılardan doğan şairane üslup. "
La poesía brota de las ruinas.
Dave Ferrie'ye göre bayağı süslü bir üslup.
Demasiado florido para ser de Dave Ferrie.
Ve Simeon Lee'nin bazı sözlerindeki üslup onu huzursuz ediyordu.
Y las palabras que dijo Simeón Lee debieron preocuparla.
O bana bunun etkileyici bir üslup katacağını söylemişti.
Ha dicho que le daría un toque espectacular.
bir memurla konuşmak için hiç de kibar olmayan bir üslup. efendim?
No es muy respetuoso hablar así enfrente de un policía.
- Çok güzel bir üslup.
- Oh, sí. Nos pareció que tenía un bonito estilo.
Ben daha az atılgan bir üslup kullanacaktım.
Yo iba por la versión menos animada.
Güzel üslup.
Buen toque.
Bu üslup senin.
Ahora sí diste en la tecla.
Yeni bir üslup yaratmış.
Creó un nuevo género.
Görüyorsunuz, buraya, sizin geldiğiniz kamplardakilerin aksine, farklı bir üslup hakim.
Verán, aquí hay una actitud y una atmósfera diferentes que en los campos de donde vienen.
Doğru dürüst isyan edebileceğiniz... gerçek bir felsefe, üslup, ideoloji yoktu.
No había ninguna filosofía, estilo... o ideología a la que enfrentarse.
- İtiraz ediyorum, saldırgan bir üslup.
- Objeción. Argumentativo.
Bu bildiğim tek üslup.
Es la única lengua que sé.
- İyi üslup.
- Qué lindo detalle.
Hayır! Hayır buna üslup derler!
Esto es estilo.
Görüyorsunuz, buraya, sizin geldiğiniz kamplardakilerin aksine, farklı bir üslup hakim.
Como ustedes verán, aquí hay una diferente actitud y atmósfera... que la de los campos de donde acaban de llegar.
Affedersiniz ama bunun insanlarla konuşmak için uygun bir üslup olduğunu sanmıyorum.
Perdone, pero no me parece que le deba hablar así a la gente.
Bu gerçekten agresif bir üslup.
- Es un giro agresivo a la frase.
Aralarında belli bir üslup mu varmış?
¿ Tenían algún tipo de relación?
İlginç bir üslup.
Interesante giro de la frase.
Netleştirici bir üslup.
Lenguaje clarificador. Defensivo.
Beynimde mantıklı geliyor ama sözcüklere dökünce o kadar da mantıklı olmuyor, üslup olarak tabii.
Suenan bien en mi cerebro, pero, oficialmente, mi lengua hace que no suenen muy bien.
Chapman'la benim ilgilenmeme izin ver. Kadınsı üslup kullanacağım.
Voy a utilizar el toque femenino.
Çok ilginç bir üslup.
Esa es una respuesta interesante.
Muhtemelen geçerken Bay Delory'ye uğradı. İlginç bir üslup Henry.
¿ Tal vez estaba consultándole al Sr. Delory su camino?
Kadın sesi. Genç. Oldukça modern üslup.
Voz femenina, joven, algo elegante.
Çok belirgin bir üslup kullanmışsın, her zamanki gibi değil.
¿ Ni siquiera un cambio de tono?
Doğru değil. Bana göre üslup gayet normaldi.
- El tono es normal para mí.
Suçlu, elverişli bir üslûp kullanırken psikolojik bir imza bırakarak kucağımıza düştü.
Por utilizar un modo de operar práctico. El su-des ha desarrollado una firma psicológica.
Çok küçük bir üslup farkı.
Yace la verdad. Una pequeña diferencia transforma la frase.
Kadınsı üslup kullanacağım.
Voy a utilizar el toque femenino.