English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Ü ] / Üstadım

Üstadım tradutor Espanhol

137 parallel translation
Demek üstadımız burada çalışıyor.
Así que aquí es donde trabaja el maestro.
Duyularım birkaç kadeh devirdiğini söylüyor üstadım.
Mi instinto me dice que ya has bebido bastante.
Ama önce birkaç üstadımızı tanıştırmak istiyorum :
Antes de seguir, quisiera presentar a los especialistas.
Oh, üstadım, sizi hayatta ve sağlıklı görmek ne büyük bir zevk.
Querido amigo, qué placer verte vivo y con buena salud.
En tepede, yaşlı maestro, üstadımız.
en lo más alto, el viejo maestro, nuestro Maestre.
Nihayet, yoksa kaderin bir cilvesi mi, yeni üstadımız Amsterdam'da.
Creyendo que era su destino. El joven maestro, llegó a Ámsterdam.
Oo, üstadım. Nasılsınız?
Hola maestro, ¿ Como está usted?
Hayır, teşekkürler, üstadım.
- Gracias, maestro. Ya lo he leído.
Onlar kimdi üstadım?
¿ Quiénes eran, Maestro?
- Hiçbir şey, üstadım.
- Nada, Maestro.
Üçüncü borazan, üstadım. Ubertino'nun dediği gibi.
La tercera trompeta, como dijo Ubertino.
Kutsal Annemiz yıllar önce, üstadımı kurtararak bir mucize gerçekleştirmişsin.
Madre bendita hace muchos años hiciste un milagro al salvar a mi maestro.
- Bu taraftan üstadım.
- Por aquí, maestro.
Kararıma asla pişman olmadım çünkü üstadımdan akıllıca, iyi ve gerçek olan çok şey öğrendim.
Nunca he lamentado mi decisión porque aprendí de mi maestro lo que era sabio, bueno y verdadero.
Son üstadımıza yeniden kavuştuk!
¡ Juntos de nuevo al último amo!
Ne istiyorsunuz, üstadım?
¿ Qué desea, Maestro?
Bir üstadım vardı... gölgeler aldı onu.
Yo tenía un maestro... y las sombras se lo llevaron.
Adamlarına, müzisyeni rahat bırakmalarını söyledi ve onu müzik topluluğuna almamalarını... emretti çünkü üstadım dik kafalı biriydi ve kral onları dağıtmadan önce... Kraliyet Sarayı'ndaki insanlarla birlikte yaşamıştı.
Pidió que dejaran al músico... y ordenó a sus cortesanos que no volvieran a sus conciertos... porque mi maestro era un recalcitrante... y había sido parte de esos Sres. de Port Royal... antes de que él los dispersara.
En önemlisi, üstadımın yaptığı süslemeleri ve akort tercihlerini dinleyebilmem için... beni kulübesinin altına götürürdü.
Juntos, nos escondíamos bajo la cabaña... para escuchar los virtuosismos del maestro... y aprender sus acordes preferidos.
Kusuruma bakmayın, üstadım. Beni ilgilendirmeyen işlere burnumu...
No debería meterme en lo que no me importa.
Unutmak kabahat mi? Beni kandırmayın, üstadım.
¿ Me está tomando el pelo?
Size söz verdim, üstadım.
Le di mi palabra.
İyi yolculuklar, üstadım.
Buen viaje, señor Onoff.
Ben bu işte bir üstadım, efendim.
Soy un amo en eso, señor.
Büyük üstadımız Dave'e koca bir alkış.
Aplausos para nuestro MC, Dave.
Nerede bizim, eğlence üstadımız?
¿ Dónde está nuestro director de las fiestas?
Ne kadar zor olursa olsun Logan benim üstadım olacak!
¡ Logan será mi maestro! ¡ Conseguiré una medalla olímpica!
Logan benim üstadım olacak!
"Bollos grandotes, cómete un par más..."
Üstat, ne olur üstadım ol!
¡ O déjeme aquí de rodillas para siempre!
Annem, yeni üstadım onuruna ziyafet verdi.
Mamá da un banquete. Como soy el último discípulo del maestro...
İlk üstadım Papa VI. Alexander'dı.
Mi primer maestro fue el Papa Alejandro VI.
Şimdiye kadar hiç farkına varamamıştım,... aniden, efendimiz bana Iütfunu gösterdi,... ve yaşlı üstadın dudaklarında ortaya çıktı.
No me había dado cuenta hasta ese momento. Y de repente, Dios me concedía la gracia de revelarme por boca de mi maestro que habría de ocupar eternamente el lugar elegido para mí,
Ben bir karate üstadıyım.
Soy un experto entrenado en el karate.
İhtiyar, dövüşmesini biliyorsun... sanırım bir kung fu üstadı olmalısın
Tienes mucha destreza, anciano, debes ser un gran luchador.
Sana yardım etmek istiyorum üstad.
Quiero ayudarle, maestro.
Yargıç kendini bu oyunun üstadı sayıyordu. Sonra üstat olmadığını düşünen hiç bir Teksaslı tanımadım.
El Juez se consideraba a si mismo un maestro consumado, pero nunca conocí un texano que no pensara lo mismo de si.
- Bu üstadın çalışması mı?
¿ Ése es el trabajo del maestro?
Kendisi üstadımız. Aynı zamanda doktordur.
Este es nuestro maestro.
- Efendim, üstadım?
- ¿ Sí?
Şimdiki yarışmacımız bu müsabakada yeni, ama ileride... kendisinden çok şey bekliyoruz : Genç üstad David Hogan.
Este nuevo participante en el concurso es alguien de quien esperamos mucho en el futuro ¡ el joven David Hogan!
Kılık değiştirme ve taklit çevreler üstadı, ölümsüz bir varlığım.
Un ser inmortal enmascarado que vive en ambientes falsos.
Kendimi bir üçkağıt üstadının huzurundaymışım gibi hissettim.
Parece que estamos ante una... prestidigitadora, digamos.
Küçük üstad, son kez bize yardım ettin biz de şimdi sana yardım ederiz.
Pequeño Maestro, tú nos ayudaste. Nosotros te ayudaremos ahora.
Doğum gününüzde üretilmiş, üstadım. 3 Şubat.
Es su cumpleaños, ¿ no?
Akademi günlerimde, iyi bir fikir bir üstadıydım. Ah...
Cuando iba a la Academia yo era una experta en eso.
Hey dur bakalım orada, üstad.
Más despacio, maestro.
Sanırım bu bir çok büyük üstadın aradığı... Kan mağarası olmalı!
creo que esta debe de ser la cueva de sangre muchos grandes maestros la han buscado.
Uslu ol, işi üstadından öğren, atalarımızı onurlandır.
Honra a nuestros ancestros y aprende con el maestro.
O da içip üstadım oluyor.
Todos los invitados parecen felices.
Tek yaptığım üstadın evine gidip raflara tırmanmak.
Y trepar por la estantería. ¡ mi premio! ¡ Sigue, vago!
Şüphesiz ki, bu işi sen olmadan başaramazdım, üstad, araştırmalarının çok faydası oldu.
Claro que no podría haberlos hecho sin tu ayuda, maestro. Tu brillante investigación fue muy útil para mí.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]