Üsüyor tradutor Espanhol
181 parallel translation
Kafan mı üşüyor?
¿ Tienes fría la cabeza?
Parmaklarım üşüyor.
Tengo los dedos fríos.
Elinizin üstüne oturun Bayan Kirby. Bir süre oturunca insanın içi üşüyor.
Será mejor que se siente sobre las manos, Sra. Kirby, o se le enfriará el trasero.
- Sorun nedir, üşüyor musun?
¿ Qué le ocurre, tiene frío?
Kaldırımda ayaklarım üşüyor.
Si espero mucho en la acera, se me enfrían los pies.
- Başın mı üşüyor?
- ¿ Tiene frío en la cabeza?
Biraz üşüyor.
Tiene frío.
Sen üşüyor musun?
¿ Y tú?
- Başınız mı üşüyor?
- ¿ Tiene la cabeza fría?
- Sürekli üşüyor.
Siempre tiene frío.
- Sen üşüyor musun?
¿ Tienes tú?
Ayaklarım üşüyor.
Tengo frío en los pies.
- Steve üşüyor. Ya sen?
- Steve tiene frío. ¿ Tú también?
Çok üşüyor.
Siente mucho frío.
Hala üşüyor musun?
¿ Todavia tienes frío?
- Hâlâ üşüyor musun?
- ¿ Tienes frío todavía?
Hasta üşüyor, doktor terliyor.
El paciente tiene frío y el médico suda.
Başın mı üşüyor?
¿ Tiene frío en la cabeza?
Kollarım üşüyor.
- Tengo el brazo frío.
Ateşinin başında bile üşüyor... herşeyi yeni bakanının ellerine teslim etmiş. Bakanın adı Grima Solucandil.
Ahora tiembla junto al fuego y lo deja todo en manos de su nuevo ministro, Grima Lengua de Gusano.
- Hâlâ üşüyor musun?
- ¿ Aún tienes frío?
Hücresi soğuk, ayakları üşüyor.
Su celda es fría, tiene frío en los pies.
Bu,'şeyler'arasında bir bağıntı kurar. Başkaları için merhamet duy... Peki yanındaki kişi üşüyor mu?
Y esto tiene unas consecuencias... si piensas en quien duerme a tu lado : " ¿ Tendrá frío?
İçim üşüyor ama terliyorum.
Estoy helado por dentro. Y caliente... Creo que me encuentro mal.
Çok üşüyor olmalısın.
¡ Es verdad, nieva!
Ayakların mı üşüyor?
¿ Te acobardas?
Dışarı çıkınca insan üşüyor.
Quiero decir que hace frío cuando sales.
Üşüyorum üşüyor musun?
Tengo frio, mucho frio... Maestro, tengo frio. - ¿ Aun tienes frio?
Geri kalan nüfus zayıf, aç ve üşüyor.
Población sobreviviente débil, sufriendo de frío y hambre.
Amiral üşüyor musunuz?
Almirante, ¿ tiene frío?
Üşüyorum, Randy, Her yerim üşüyor.
Estoy congelada, no siento el cuerpo.
- Wallace, üşüyor musun?
- Wallace, ¿ tiene frío?
Ve eğer hala üşüyor olursan seni kemerle boydan boya kalorifere bağlarım.
Y si todavía tienes frío, Podría atarte con una correa al águila de extensión del radiador.
Port, üşüyor musun?
¿ Tienes frío?
- Ayaklarım üşüyor.
- Tengo los pies fríos.
Çok üşüyor olmalı.
Debe estar helado. Tiene mucho valor.
Aynı yemeklerle besleniyor aynı silahlarla yaralanıyor aynı hastalıklara yakalanıp, aynı ilaçlarla iyileşiyor aynı kışta üşüyor, aynı yazda terlemiyorlar mı tıpkı bir Hıristiyan gibi?
¿ No se nutre de los mismos alimentos? ¿ No lo hieren las mismas armas? No esta sujeto a las mismas enfermedades y curado por los mismos medios
- Hastanede üşüyor.
Pasa frío en el hospital.
- Pek çok kişi... üşüyor, geceleri titriyor.
- Y tantos pasan frío cada noche.
Hiç önemi yok, insan duştan çıkınca çok üşüyor.
- No es nada. Cuando sales de la ducha, tienes frió.
- Ama arkadaşım çok üşüyor.
- Pero mi amigo tiene hipotermia.
- Çok üşüyor.
- Hipotermia.
O üşüyor.
Tiene frío.
- Bayan Woodhouse üşüyor musunuz?
- Srita. Woodhouse, ¿ está acalorada?
Her neyse. Peki üşüyor musun?
Sí, lo que Ud. diga.
Şu anda çok üşüyor olmalısın.
Debes estar quedándote muy frío para ahora.
Orada iyi olduklarını, aç veya... üşüyor olmadıklarını biliyorum.
Sé que están bien allí,... que no tienen frío ni hambre.
Derim yandı ama içim üşüyor.
Rayos, mi piel arde pero estoy congelado por dentro.
Üstündeki ceketle üşüyor musun?
Tienes frío con el abrigo puesto?
Oh, üşüyor musun?
Oh, estas un poco frio?
Şu eşyalara bakın, şu an birinin keli fena halde üşüyor olmalı.
Tenemos que averiguar de quién es todo esto. Alguien tiene la cabeza muy fría en este momento.