Indır tradutor Espanhol
15,261 parallel translation
Elbette ustalaşmışsındır.
Por supuesto que sí.
İnsanları dünyadan nasıl arındırırsınız?
Cómo limpiar un mundo de gente?
Öyleyse şantiyede sigara içen insanları görmeye alışkınsındır.
Entonces estás acostumbrada a que fumen.
Bilmiyorum, belki müziğini kulüpte bırakmışsındır.
- No lo sé. ¿ Quizá dejaste tu música en el club?
Sadece güçle birlikte büyüyen bir kötülüğü barındırıyor.
Hay un mal dentro del Espejo que ha aumentado su poder.
Sporların bütün tehlikelerini şiddet içermeden barındırıyor.
Tiene todos los peligros del deporte sin ningún tipo de rigor.
O zaman umut etmek için çok geç kalmışsındır.
Entonces serás demasiado lenta para esperar.
Ve gece her zaman yakındır.
Y la noche siempre llega.
Tanrının gözünde kadın kadındır, silahta silah.
Una mujer es una mujer, y un arma es un arma, para el Señor.
Belki de, dönüp sana bakmışımdır gözlerimiz yapış yapış olsa da, sen de dönüp bana bakmışsındır.
Bueno, tal vez en algún punto me voltee y te mire y tú te diste la vuelta y me miraste, nuestros ojos con lágrimas y tal, nos hicimos una promesa, justo en ese momento.
Eminim sevgili Kelly Campbell'a ait bu sesi tanımışsındır.
Creo que reconoces que esa voz pertenece a la adorable Kelly Campbell.
O da yok olup gidecek, çok yakındır.
Y él se habrá ido... En poco tiempo.
Umarım geride başkalarını bırakmamışsındır.
Ojalá no hayas dejado otros cabos sueltos.
- Biliyorum, muhtemelen öğretmen falansındır.
Lo sé, probablemente seas... Un maestro de escuela o algo.
Tek başına sokaklardasındır, yaklaşan bir tren görürsün ve başlarsın şarkı söylemeye...
Andaba solo por el camino, veía venir un tren y decía...
Fıstıklı çikolatalar kaşındırıyor!
¡ ¿ Me estás rasguñando con las nueces?
Umarım bunu bulmak için kariyerini ortaya koymamışsındır. Pekala.
Espero que no hayas arriesgado tu carrera por resolver esto.
Havuç çiftliğinde kalmadığına pişmansındır şimdi.
Debiste haberte quedado en la granja de zanahorias.
Eeee, Ne derler bilirsin, karakter, birileri görmüyorken neler yaptığındır.
Bueno, ya sabes lo que dicen, el carácter es lo que haces cuando nadie está mirando.
Herhalde tuhaf tiplere meraklı yaşlı bir hayırsever kadındır.
Seguro es una vieja caritativa que aprecia a los tontos.
Umarım haklısındır.
Espero que tengas razón.
- Belki de ıskalamışsındır.
- Tal vez fallaste.
Burada ne olduğunu anlamışsındır.
Puedes entender lo que pasó aquí.
Umarım beni izlerken bir iki şey kapmışsındır.
Ojalá hayas aprendido algo de verme.
Umarım ne yaptığının farkındasındır Tripp.
Ojalá sepas lo que haces.
Düşündüğünüzden daha da yaygındır.
Es más común de lo que crees.
Umarım vedalaşmışsındır. Çünkü geri dönemeyeceksin.
Espero que hayas podido despedirte, porque no vas a volver.
Şu ana kadar girdiğin delikten sürünerek çıkmakla ilgili bir ders almışsındır diye düşünüyordum.
Pensé que ya había aprendido la lección... sobre salir de su agujero.
Belki başka bir yere saklamışsındır.
Tal vez está oculta en otro lugar.
- Umarım hazırsındır.
Espero que estés listo.
Bu dünya... Arındırılmalı.
Este mundo necesita... una limpieza.
Görünüşe göre tüm dünya nükleer silahlardan arındırıldı.
UU. Al parecer, el mundo entero se ha quedado sin armamento nuclear.
Dünyamızı saran zehirlerden arındırılacaksın.
Serás descontaminada de las toxinas que plagan nuestro mundo.
Umarım bu çocuğun ciddi problemleri olduğunun farkındasındır. Neyi farkında olacağıma bırak da ben karar vereyim.
El senador Cates no fue el único en disentir.
Çok kaşındırıyor.
Como pica, Dios.
Tel örgülü kapılı bir denizaltıdan daha ıslaksındır şimdi.
Apuesto a que ahora estás más mojada que un submarino sellado.
Bazen, onların sahip olduğu her şeye karşı senin olduğun şeyleri koymak zorundasındır.
A veces, tienes que poner todo lo que eres contra todo lo que tienen.
Hindular ruhun arındırılması ve reenkarnasyonuna inanırlar.
Los hindúes creen en la purificación y reencarnación del alma.
Bahse girerim bir gün önce büyük bir plan yapmışsındır.
Apuesto a que deseabas programar el gran paso un día antes, ¿ eh?
Elektriğin gitmesi yakındır Bird.
Sería de noche pronto, Pajarito.
Karnını doyurmak zorundasın, farkındasındır.
Tienes que alimentar tu estómago, sabes.
Anne yapmamışsındır umarım.
Mamá, ¡ no lo hiciste!
Derin uykudasındır biliyorum.
Sé que estarás adormilada.
"Senin varlığındır benim varlığımın sebebi."
Tu ser es mi ser.
Umarım, bu konuda haklısındır ve bu çocuklar hemen ortaya çıkarlar da hepimiz rahatlarız.
Espero tenga razón y cuando los chicos reaparezcan, podremos relajarnos.
Ve benimle değilsen, karşımdasındır.
Y si no estás conmigo, estás en mi contra.
Derken bu muhteşem komşularımız taşındı. Kendimi bu kadar kırılgan hissederken... şüphelenmem ve kabahati onlarda aramam çok normal.
Luego se mudan unos vecinos asombrosos y como estoy tan vulnerable, es natural que sospeche de ellos y les busque defectos.
umarım hazırsındır bana #
¿ Cuándo?
Sanırım taşındı.
Supongo que se mudaron tambien.
Bahse girerim bunu da kendin kazanmışsındır.
Tienes un nombre admirable, amigo.
Hayır, taşındıkdan beri mahalle sessiz kaldı.
No, el vecindario ha sido siempre tranquilo desde que nos mudamos.
indir 124
indir beni 159
indirin 91
indirin beni 60
indir onu 121
indir o silahı 27
indirin onu 35
indir şunu 72
indir silahı 21
indir silahını 54
indir beni 159
indirin 91
indirin beni 60
indir onu 121
indir o silahı 27
indirin onu 35
indir şunu 72
indir silahı 21
indir silahını 54