Şaman tradutor Espanhol
1,633 parallel translation
Şaman büyücülerinin yaptığı bir tören.
Es una ceremonia realizada por algunos hechizeros.
Taş Meclisi süresince, kötü şaman büyücüleri, Bekçiyi avlaması için totem hayvanlarını çağırırlar.
Durante el concilio de la piedra, Hechizeros malvados encarnan su totem animal para casar al Observador.
Senin tüm kabileler içinde en zeki şaman olduğunu söylüyorlar.
Dicen que de todas las tribus, t eres la shaman ms sabia,
Yüce ruhlar şamanımıza bu amuletin ikimizi birleştirdiğini söyledi.
Los grandes espritus le dijeron a la shamana que este amuleto nos una,
Şaman suyu.
Se llama Jugo de Chaman.
- Yarım litre şaman suyu.
- Una pinta de Jugo de Chaman.
Evrendeki en güçlü sıvıyı, yarım litre şaman suyunu, kaybetmekle suçlanıyorsun.
Has sido acusado de perder una pinta de Jugo de Chaman, El liquido mas increíblemente poderoso del universo.
Şaman suyu sadece dolunayda işe yarar, böyle karmaşık bir etkileşimi bir sivilin bilmesi imkansız.
El jugo de chaman solo se activa bajo la luna llena... un proceso complejo... del cual ningún civil tendría manera de saberlo.
Bunlar nesilden nesile geçen şaman sırları.
Son secretos chamánicos,... transmitidos de generación en generación.
Bırakın da şaman suyu olayına geri dönelim.
Regresemos al asunto de la justicia chamánica.
- Baş Şaman, yapabileceğiniz bir şey yok mu?
- Shaman, ¿ no hay nada que podamos hacer?
İlk şaman olduğunda sana verdiğim hediyeleri hatırla.
Piensa en los obsequios que te dí... cuando te convertiste en chaman.
Dolunay çıkmadan o şaman sıvısını geri getirmelisin yoksa öleceğim.
Tienes que recuperar ese Jugo de chaman... antes de la luna llena, o estoy muerto.
Ben dolunayım, şaman sıvısını aktif hale getiririm, evet.
Yo soy la luna llena. Sí. Puedo activar el jugo.
Yıllar sonrasında Dusty... Boşanmak ve 9 yaşındaki oğlu Sven'in velayeti için dava açtığında... Malezya'lı Şamanın yaptığı evlilik töreninin...
Para gran sorpresa de Dusty años después al tramitar el divorcio y la custodia de su hijo de 8 años Sven quedó perturbada al descubrir que el shaman de Malasia no era reconocido como oficiante en EE.UU.
Bu yüzden de kendilerini aydınlatmak için şaman ya da guru... gibi dış güçlere yönelirler.
Y buscan fuerzas exteriores que los iluminen, como brujos o gurús.
Evet, önce saman, sonra pislik!
¡ Sí, al revés!
Gözleri düğme ve saçı da saman.
Sus ojos son botones. Y su pelo es de paja.
Yakında saman balyası yaparak çalışabileceğim.
Es probable que consiga trabajo con el quita nieves.
Saman balyası...
¿ Quita nieves?
- Saman balyası yapmak zor iştir.
Un trabajo duro.
Tadı saman gibi olur.
y va a quedar como una suela de zapato
Bende saman gibi yemeği tatmam bile.
Aunque no va a saber como una suela de zapato
Saman nezlem var.
Tengo fiebre del heno.
- Çiğ sarı olmasın diye, o zaman saman gibi duruyor.
Amarillo pajizo, parezco marica.
- Saman gibi tadı var.
- Sabe a madera.
Önde saman var. " dedi.
Y dice, "No, está en la parte de atrás ; delante está la paja."
Futbol ve Joey başarısız, saman alevi gibi bir şeydi. Ama sen farklıydın.
El fútbol americano y Joey... perdedor, estrella fugaz... pero tú no.
Billy Camp gördüğüm saman nezleleri içerisinde en berbatına sahip.
Billy Camp tiene la peor fiebre del heno que haya visto.
Çünkü aşçımızın ayakkabısında saman vardı, kömür tozu değil.
Porque nuestro cocinero tiene estiércol en los zapatos, y no polvo de carbón.
Bu teşhisin, saman kaplı, korkuluk kafanın içinden çıkmış olmasına imkân yok.
No hay manera de que haya sabido eso en el momento en tu cabeza de espantapájaros.
Çocuklara kalıtım yoluyla geçirdiğin şey saman nezlesi olsaydı keşke.
Sólo que éste es uno de los momentos en que pienso que hubiese preferido que ellas heredaran tu alergia a los helechos.
Hayatı kullanılmış saman yığınına benziyor ve... sütlü bir şeye.
Tiene pinta de trabajar con paja y ordeñar cosas.
Ama trapez, kızak ya da saman balyalama işi varsa, o zaman varım.
Pero si eso implica usar trapecios, trineos o fardos de paja, cuenta conmigo.
Bende saman nezlesi yapıyor.
Me da la fiebre del heno.
Saman nezlesi.
Fiebre de heno.
Düşündüm de Eflatun'un'Mağara Miti'nde olduğu gibi insanlar güneşle ateşi, birbirine karıştırdıkları zaman benim bir gazeteci olarak sormak görevimdir. Bir mağarayı, bir diğeri için daha büyüğü için mi terk ettik? Ve bunun karşılığında, bir saman aleviyle güneşi birbirine mi karıştırdık?
Bueno, yo creo que cuando la gente confundió un incendio con el sol mi deber como periodista es preguntar si es que no dejamos una cueva por otra por una más grande y si es que no estamos confundiendo el incendio de un pajar con el sol.
Sana güzel bir ahır, biraz yulaf ve saman bulacağız.
Te conseguiré un establo bonito y caliente y avena y heno.
Saçında saman tanesi kalmış.
Fue grandioso. Tienes un poco de heno en el cabello.
Bu saman yığını bende alerji atağına neden oluyor ve bir balkabağı tarlasında daireler çizerek ilerliyoruz.
Este heno dándome un ataque de alergia y dando vueltas a un campo de calabazas en círculos.
Bunu engellemek için saman altından da olsa, insan harekete geçmelidir!
Para evitar eso, de ser necesario aun fuera del escenario, uno daría pasos por su propia cuenta.
Saman yığını... gibi.
A las ballenas.
Hadi yürüyün, ot bacak, saman bacak.
Vamos, caminen, marchando, marchando.
İmansız olanlar ise rüzgar tarafından sürüklenen saman gibi olacaklardır.
No son así los impíos ; Son como paja... volando en el viento.
Vay sinsi, saman altından su yürüten yılan vay.
¡ Es una serpiente engañosa!
Samanlıkta iğne aramak, her saman çöpü bilgisayara aktarılmışsa o kadar da zor değil.
Encontrar una aguja en un pajar no es dificil cuando todo esta informatizado.
Görünen o ki, saman balyalarını kaldırmayla o kadar meşgulsün ki
Aparentemente, estuviste muy ocupado usando tus poderes para enfardar heno...
Gerçekten rahat olan saman yataklarda saman çöplerinin sizi dürtmesine alışıyorsunuz.
... tenían colchones de paja que en realidad eran cómodos una vez que te acostumbras a la paja picándote la espalda.
Aman Tanrım, saman gibi bu.
Dios mío. Están como cartulina.
Çünkü sonrasında bir çift kelepçe ve saman ile soyunma odasına dönerler.
Vuelven al vestuario con un par de esposas y dos pajillas.
Evet, ama bahsettiğimiz şey çıkışmak değil, çünkü o saman alevi gibidir.
Sí, pero eso no es de lo que estoy hablando porque eso es muy explosivo también.