Şeyden tradutor Espanhol
23,046 parallel translation
O sırada hiçbir şeyden haberim yoktu.
En ese momento, no sabía nada.
- O şeyden tekrar mı içmeyi düşünüyorsun? - Evet.
¿ Estás considerando hacerlo otra vez?
Hiçbir şeyden korkmayın ama şeytanın ihanetinden korkun.
Sólo deben temerle a la perfidia del diablo.
Beni yaptığım şeyden dolayı tutuklayabileceğinizi sanmıyorum. Her belediye başkanını, rahibi ve hahamı tutuklayacaksanız buyurun.
No creo que puedan arrestarme por lo que hago, a menos que planeen arrestar a todos los ministros, sacerdotes y rabinos.
Bir şeyden haberi olmadığını az önce söyledi ya.
Ya les ha dicho que no sabe nada.
Ona şeyden sonra ulaşamadım...
No he podido contactar con él desde que...
Ama bir şeyden eminim.
Pero... hay una cosa que es segura.
Seni başka bir şeyden enseleyebilirdim yani.
Así que te atraparía por otra cosa.
Görünüşe göre, bu özel toz granit parçacıklarından ve solunabilir kristal silikat denen bir şeyden oluşuyor.
Resulta, que este polvo en particular está compuesto de partículas de granito y algo llamado sílice cristalina respirable.
Yani yaklaşık yüz yıllık mezar taşı gibi bir şeyden.
Al igual que, por lo menos cien años, cuando era el principal bloque de construcción de lápidas.
Yapamazdım. Bulduğu şeyden sonra olmazdı.
- ¡ No después de lo que descubrió!
Rüyadayken vazgeçmeyi bile düşündüm sanırım birçok şeyden.
En un sueño, Tal vez había tratado de renunciar a muchas cosas en mi vida.
demek istediğim bu yaralar başka bir şeyden de olabilir kurban istismar bildirimi yapmış mı hayır fakat bazı kültürlerde mesela senin ki gibi erkek bundan utanır ve itiraf etmez o yüzden rapor etmemesi süpriz değil
Todo lo que digo es que las lesiones podrían ser de cualquier otra cosa. - ¿ La víctima reportó algún abuso? - No, pero eso no me sorprende, dados los sesgos culturales, como los de usted, los hombres a menudo se avergüenzan de admitirlo.
- Evet. Her şeyden uzaklaşmak için bir fırsat.
Es una oportunidad para alejarme de todo.
Her şeyden uzaklaşmak istediğinde her zaman bekleriz.
Aquí eres bienvenida cuando quieras alejarte de todo. Se hartarían de mí.
Yaşadığı onca şeyden sonra olmaz.
No después de todo lo que pasó.
Aileme yaptığı onca şeyden sonra.
Después de lo que le ha hecho a mi familia.
Ben yüce Floransa şehrimizi seviyorum. Her şeyden öte.
Amo a la ciudad de Florencia por encima de todo.
Benim için yaptığın her şeyden haberim var, Kontes.
Sé todo lo que has hecho por mí, Contessina.
Sahip olduğum her şeyden dünya için vazgeçtim.
Tengo todo lo que me queda.
Hiçbir şeyden haberin yok.
No tenéis ni idea.
O lanet şeyden kurtulmalıydım.
Debería haber tirado esa cosa.
Her şeyden dört parça var.
Hay cuatro juegos de todo.
İçten içe, ülkesini her şeyden daha çok seviyor aslında.
En el fondo, el ama a su país más que a nada.
Gerçekten oradaki şeyden kurtulabileceğimizi mi düşünüyorsun?
¿ De verdad crees que sobreviviremos, teniendo en cuenta lo que debe de haber ahí?
Benim kitabımda tecrübe her şeyden rütbelidir.
Según mi libro, la experiencia está por encima de todo.
İmparatorluk bir şeyden şüphelendiğinde hemen bize haber var.
¡ Oye! En el momento que el Imperio sospeche algo, nos avisas.
Nöbetini tut ve İmparatorluk bir şeyden şüphelenirse bize haber ver.
Ya la has oído. Quédate vigilando al Imperio y mantén quietas tus piernas.
Hem başladığımız şeyden bu kadar kolay vazgeçince seninle bunları tartışmaya gelmedim.
Además, no me interesa discutir esto contigo, que olvidaste nuestro propósito tan fácilmente.
Benim için yaptığın onca şeyden sonra Ivan'la konuşup babana göz kulak olmasını rica edeceğim.
Después de todo de lo que has hecho por mí. Me aseguraré de que Ivan mantenga a tu padre seguro.
İsrail'de asker eğitimi alırken, her şeyden önce bir şeyi öğretmişlerdi.
Mira, cuando me entrenaba para ser un soldado en Israel, me enseñaron una cosa sobre todas las demás.
- Yaptığım onca şeyden sonra mı?
¿ Después de toda la mierda que he hecho?
Sen, kadının ne giydiğine bakmıyorsundur... Şeyden önce...
Probablemente tú ni siquiera te percates de lo que una mujer lleva puesto antes de...
- Şeyden önce...
- ya sabes...
Bankalar her şeyden çok paraya değer veriyor.
Los bancos lo quieren más que nada en el mundo.
Haberlerde, mahkeme salonunda E Corp'u aklamalarından sonra aileme yaptığınız onca şeyden sonra.
En las noticias, en el tribunal cuando absolvieron a E Corp de todo lo que le hicieron pasar a mi familia.
- Jeff getirdiğin şeyden biraz bahsetti.
- Jeff me ha contado un poco sobre lo que nos has traído.
O kadar şeyden sonra o kasayı açmazsın, değil mi?
Supongo que no vas a abrir esa caja para mí, después de todo, ¿ verdad?
Onca şeyden sonra?
Después de todo eso?
Son zamanlarda birçok şeyden korkar oldu ama.
Últimamente le dan miedo muchas cosas.
Her şeyden korkarsa nasıl bir hayatı olacak peki?
¿ Y qué tipo de vida tendrá si le da miedo todo?
Her zaman hayalini kurduğum pek çok şeyden vazgeçmem gerekecekti çünkü. Mesela gelinliği içinde onu damada teslim etmek gibi.
A ver, habría muchas cosas a las que renunciaría que siempre he imaginado que haría, como llevarla al altar con su vestido de novia.
Her şeyden haberim var.
¡ Correcto! ¡ Lo sé todo!
Öldürülmeden önce işkenceye maruz kaldılarsa çaldıkları şeyden vazgeçmiş olabilirler.
Bueno, si fueron torturados antes de ser ejecutados, quizá ya hubieran entregado lo que robaron.
Ellerini o şeyden ayıramadı bir türlü.
Él no podía mantener sus manos fuera de esa cosa.
- Elindeki her şeyden birer tane.
- ¿ Qué vas a tomar?
Charles'ı öldüren kişinin bizim işte yaptığımız şeyden dolayı öldürüldüğünü mü düşünüyorsunuz gerçekten?
De verdad crees que alguien mató a Charles debido al trabajo que estábamos haciendo?
Jack beni Fountains'e götürdü ve istediğim her şeyden yedim.
Jack me llevó a Fountains, y podía comer lo que quisiera.
Şeyden başka...
Cualquier cosa que no sea...
Böyle bir şeyden kaçılmaz.
No de algo así.
Az önce benim mürebbiyeliğimi rahatlatmak için yaptığın şeyden bahsetmiyorum.
Quizá debo hacer algunos cambios en mi discurso.