Aibileen tradutor Francês
39 parallel translation
Aibileen, briç oyunu bir saat sonra.
Aibileen! Club de bridge dans une heure La salade de poulet est faite?
Aibileen, kızlar geliyor ama masa hazır değil.
Les filles arrivent et la table n'est pas mise!
Aibileen'e sorar mısın, o leziz şeyden kalmış mı?
Demandez à Aibileen si elle a de son élixir.
Elizabeth, Aibileen ile konuşabilir miyim?
Je peux parler à Aibileen?
Benim Aibileen'im mi?
Mon Aibileen?
Hâlâ yiyorum Aibileen.
Je n'ai pas fini.
Teşekkür ederim Aibileen.
Merci, Aibileen.
Aibileen, Mae Mobley'i kontrol et.
Aibileen, allez voir Mae Mobley.
Aibileen konuk tuvaletini kullanıyorsa eminim ki sizinkini de kullanıyordur.
Si Aibileen va en bas, elle va sûrement en haut.
- Aibileen? - Evet efendim.
Aibileen?
Bayan Myrna mektuplarına başlamak için yarın geleceğim Aibileen.
À demain, pour les lettres à "Miss Myrna".
Bana bir sandviç ver Aibileen.
Faites-moi un sandwich, Aibileen.
Aibileen, Mae Mobley çok ağlıyor.
Aibileen, Mae Mobley pleure.
Elbette. Ve şu Bayan Myrna meselesi Aibileen'le yürümeyecek.
Ce truc de "Miss Myrna", ça ne va pas fonctionner.
Çabuk Aibileen!
Vite, Aibileen!
Kendi tuvaletinin olması çok hoş değil mi Aibileen?
C'est bien d'avoir les vôtres, non?
Seninle röportaj yapmayı gerçekten istiyorum Aibileen.
J'aimerais vous interviewer.
Aibileen, gittim ve hallettim.
Là, je me suis mise dans de beaux draps!
Minny. O, layığını buldu Aibileen.
Elle a eu ce qu'elle méritait!
Aibileen zamanında geleceğini söyledi.
Aibileen a dit que vous seriez à l'heure.
Aibileen, Aibileen. Medgar Ever'ın garajına bomba koymuşlar.
Ils ont mis une bombe chez Medgar Evers!
- Minny. Belki Aibileen'in başını derde sokmak istiyorsunuz.
C'est pour attirer des ennuis à Aibileen?
Aibileen ve ben tanıdığımız bütün hizmetçilere sorduk. 31 kişi.
On a demandé à toutes celles qu'on connaît, en tout, 31 bonnes.
Aibileen, Elizabeth'in evindeki yeni tuvaletini sevdin mi?
Vous aimez vos nouvelles toilettes, chez Elizabeth?
Kendi tuvaletine sahip olmak güzel, değil mi Aibileen?
C'est bien d'avoir les vôtres, n'est-ce pas, Aibileen?
Minny ve Aibileen anlattılar.
Minny et Aibileen m'ont demandé.
Çocuklarının önünde Aibileen.
Devant ses enfants.
Bayan Skeeter, en iyisi Bayan Aibileen'in evine gidin.
Vous devriez aller chez Miss Aibileen.
Aibileen söyle bir daha zavallı arkadaşım Elizabeth'i yazacaksa...
Dis à Aibileen que la prochaine fois qu'elle parlera de mon amie Elizabeth...
Aibileen zavallı Elizabeth'in yemek masasına o L şeklindeki çiziği atmadan önce biraz daha akıllı olsun mesela.
Aibileen aurait pu être plus maligne et ne pas mentionner la fente en forme de L dans la table de cette pauvre Elizabeth.
Ben Aibileen'e bakarım.
Je prendrai soin d'Aibileen.
Aibileen, gelebilir misin lütfen?
Aibileen, vous pouvez venir?
Aibileen, geçen hafta Elizabeth'e ödünç verdiğim gümüş.
L'argenterie que j'ai prêtée à Elizabeth la semaine dernière.
Bu durumda kovulduğunu bildiriyorum Aibileen.
Alors je dois vous informer que vous êtes virée.
Aibileen, dur!
Aibileen, arrêtez.
Aibileen, artık gitmelisin.
Vous devez partir.
Aibileen. Yazmak istediğim başka bir şey var.
Je veux écrire autre chose.
Doğru değil mi Aibileen?
Pas vrai?