English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ A ] / Aklım almıyor

Aklım almıyor tradutor Francês

458 parallel translation
Aklım almıyor!
C'est grotesque!
Sırf onu 90 gün sonra serbest bırakacaklarına öz verdikleri için buraya geri dönenen bir insanı aklım almıyor.
Je n'arrive pas à imaginer qu'un mec revienne ici juste parce qu'on lui a promis de le libérer dans 90 jours.
Sadece aklım almıyor. Bir kadın kendini pencereden atarsa ya da bir adam beynini dağıtırsa, şu banka müdürünün yaptığı gibi şantaj mektupları pek yararlı olmaz.
Mais ça rapporte quoi, quand une femme saute du 4e ou qu'un type se tire une balle, comme ce banquier?
Neden bu kadar gecikti aklım almıyor.
Je ne sais pas ce qui l'a retenu.
Bunu nasıl tahmin ettin, aklım almıyor.
Je ne sais pas comment tu as deviné.
Ne diye böyle insanları birinci sınıfa kabul ederler, aklım almıyor.
Je me demande pourquoi ils admettent de telles gens en première classe.
Bana doğru gelirken nereden esti de kenara çekildim hala aklım almıyor.
Je ne sais quel instinct m'a fait me pousser lorsqu'il a foncé sur moi.
Patronunun onu neden bıraktığını aklım almıyor
Son patron l'a laissé partir?
Onun fıçıdan nasıl kurtulduğunu aklım almıyor.
Comment a-t-il pu faire?
Nereden geldi aklım almıyor.
Je me demande d'où cela peut bien venir.
Aklım almıyor.
Je pige pas.
Aklım almıyor.
Je ne pige pas.
Evet, hiç aklım almıyor.
Non. Je ne pige pas.
Aklım almıyor.
Je ne comprends pas...
O zaman nasıl oldu da uyuyakaldınız, aklım almıyor.
Alors, comment vous avez pu vous endormir, cela me dépasse.
Sör John bunu önerdiyse- - Bunu nasıl önerir, aklım almıyor.
Sir John suggère... je ne puis croire qu'il le suggère.
Aklım almıyor, volkan olabilir mi?
C'est étrange... Est-ce que ça pourrait être un volcan?
Sadece... - Aklım almıyor.
- Je ne comprends pas.
Fogg'un İngiltere Bankasını soyduğunu aklım almıyor.
Je ne puis croire que Fogg soit le voleur.
- Hangi ofis olduğunu biliyorum. - Aklım almıyor.
Mais je ne peux pas imaginer...
Vickie'nin, hayatının en güzel yıllarını böyle boşa harcamasını aklım almıyor. Bay Stanford'u kastetmiyorum tabii.
Et je pense que Vickie perdait les meilleures années de sa vie.
Werner gibi zararsız bir herifi kim öldürmek ister aklım almıyor.
Je n'arrive pas à croire qu'on puisse tuer un brave type inoffensif comme Werner.
Açıkçası, Bayan Cooper bu tür saygısızlıkları nasıl hoş karşılıyor hiç aklım almıyor.
Franchement, je dois vous dire que je ne comprends pas comment vous acceptez autant de grossiéreté, et ce depuis si longtemps.
İnsan böyle birşeyin içinde nasıl uyuyabilir, aklım almıyor. Sallayıp duruyor.
On dort bien à bord, le roulis nous berce.
Sadece aklım almıyor.
Je ne sais pas.
Aklım almıyor.
Franchement, je ne comprends pas.
Bunu nasıl yapabildim, aklım almıyor.
Comment ai-je pu...?
Nasıl olur da hiçbir şey söylemeden kaçar, aklım almıyor.
Comment a-t-il pu partir sans rien dire?
Aklım almıyor!
Incroyable!
Nasıl oldu aklım almıyor.
Je ne comprends pas!
Bir insanın hiç iğrenmeden köpek yiyebilmesini aklım almıyor.
Moi, je ne me vois pas mangeant du chien.
İşlenen suçlar bir hayaldeki olaylardan nasıl bu kadar farksız oluyor aklım almıyor.
Le Japon était en guerre. Pour ça, on m'a jugé comme criminel de guerre.
Abraham Lincoln'ın reenkarne olmasını aklım almıyor.
Je ne conçois pas que Lincoln ait pu être réincarné.
Ben ise seni buraya çıkarmama nasıl izin verdiğini, aklım almıyor.
Je me demande comment toi, tu m'as laissé le faire.
Bir şeyi bir türlü aklım almıyor bir insanın bu kadar müthiş bir müzik altyapısı varken nasıl düşünmeden herşeyi bırakıverir.
J'ai du mal... à imaginer... que quelqu'un soit aussi doué pour la musique... et laisse tout tomber sans réfléchir.
Bırakın olayı çözmeyi, neyi rapor edeceğinizi aklım almıyor.
Je me demande comment vous allez résoudre l'affaire.
Yüce Shogun'un adamına kılıç doğrultmanı aklım almıyor.
Je ne peux croire que tu aies pu pointer ton katana... en direction du Shogun!
Aklım almıyor.
Je ne comprends pas.
Onun tavanı niçin aşağıda bıraktığını aklım almıyor.
Et il a laissé la capote baissée.
Hayatım hakkı için, aklım almıyor, nasıl oldu da Eddie Kane Mallory'yi vurduktan sonraki gün benim talimatlarımla kapıya takılan kilide ait bir anahtara sahip oldu.
Je ne vois pas comment Eddie Kane aurait pu posséder la clé d'une serrure installée à ma demande le lendemain du crime.
Sizin gibi zeki birinin batıl inançlarının olmasını aklım almıyor doğrusu.
Je n'aurais pas cru, que vous, un homme intelligent croirait à ces superstitions idiotes.
Böyle bir şeyin olmasına aklım almıyor.
Tout ça est invraisemblable.
Aklım almıyor.
Quelle mouche l'a piquée?
İnanılmaz bir şey. Martha'nın beni terk etmesini aklım hayalim almıyor.
Martha... qui me quitte...
Kafam sıcaktan şiştikçe, aklım birşey almıyor.
La tête double de volume.
Dün gece geç vakte kadar çalıştım, o yüzden bu sabah aklım fazla almıyor ama deneyeceğim.
Je ne suis pas très éveillée, mais je vais essayer.
Aklım hiç almıyor.
Stupidité! Je ne comprends pas.
- Deniyorum, ama aklım mesajı almıyor.
J'essaie. Mais ma tête ne veut rien entendre.
Aklım bunu almıyor.
Je n'avais pas peur.
Yani aklım hafızam almıyor dostum ya, ne kadar çok insan var burada dostum ya.
Je me demande si vous réalisez vraiment combien vous êtes.
Aptal gibi görünmemek adına şu adamı yakalamanın tek yolunu görmezden gelmenizi aklım hayalim almıyor.
Si je comprends bien, vos hommes ont tellement peur du ridicule que vous allez renoncer au seul moyen de l'attraper!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]